Öğretmenler sorunlarına kalıcı çözüm istiyor
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü nedeniyle Eğitim-Sen Çankırı İl Temsilciliği yazılı bir mesaj yaymladı.
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü nedeniyle Eğitim-Sen Çankırı İl Temsilciliği Nurcan Yanık imzasıyla yazılı bir açıklama yaptı. Sözcü18 Haber Merkezi olarak yazılı açıklamayı sizlere sunuyoruz.
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nde Sorunlarımıza
Kalıcı Çözümler Üretilmesini Talep Ediyoruz!
"Öğretmenlik mesleği açısından uluslararası genel kabullerin simgesi sayılan ve dünyanın çok sayıda ülkesinde her yıl 5 Ekim’de kutlanan Dünya Öğretmenler Günü’nü Türkiye’deki öğretmenler, her gün biraz daha zorlaşan ekonomik, sosyal, mesleki, özlük ve demokratik sorunlarla karşılıyor.
Eğitimde yaşanan sorunlara çözüm üretileceği yerde bu sorunların her yıl katlanarak artması, öğretmenlerimizi olumsuz yönde etkilemeyi sürdürüyor. Çalışma ve yaşam koşullarımız sürekli olarak zorlaşırken, giderek daha fazla sayıda öğretmen farklı statülerde esnek ve güvencesiz çalıştırılarak birbirine rakip haline getirilmeye çalışılıyor. Öğretmenlerin yıllardır çözüm bekleyen sorunlarının çözülmediği, 300 bini aşkın işsiz öğretmenin atamasının hala yapılmadığı, TKY, İKS gibi uygulamalarla öğretmenlere asli görevleri dışında işler yaptırılarak angarya çalışmanın dayatıldığı koşullarda nitelikli bir eğitim hizmetinden bahsetmemiz mümkün değildir.
Geçtiğimiz yıllarda Milli Eğitim Bakanları, Eğitim Sen’in her yıl 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü raporlarında belirttiği çalışma saatlerinin gerçeği yansıtmadığını belirtmiş, hatta Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik “öğretmenler iki gün çalışıyor, üç gün okey oynuyor!” diyerek tüm eğitim emekçilerinin harcadığı emeği aşağılamıştır. Oysa öğretmenlerin yıllık zorunlu çalışma saati Türkiye’de 1808 saat olarak hesaplanmıştır. Türkiye’nin de üyesi olduğu OECD ortalaması 1663 saattir. Türkiye’de öğretmenler, OECD ortalamasından her yıl 145 saat daha fazla çalışmakta, söz konusu fazla çalışmaya karşılık daha düşük ücret almaktadır.
Eğitimin asli unsuru olan öğretmenlerimiz yıllardır çözülmeyen, kalıcı çözümler üretilmeyen sorunlardan doğrudan etkilenmektedir. Dolayısıyla eğitim sistemi mesleğine küsmüş, yabancılaştırılmış öğretmenler aracılığıyla sürdürülmeye çalışılmaktadır. Bütün bunların üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in öğretmenlerin “üç ay” tatil yaptığını iddia etmesi ve öğretmenleri üç yılda bir sınava tabi tutarak bir yeterliliklerini ve performanslarını ölçmeyi planladıklarını açıklaması bardağı taşıran son damla olmuştur. Bugün eğitim sisteminde yaşanan sorunların sorumluları, ülkenin dört bir yanında fedakarca çalışan öğretmenlerimiz değil; eğitimin ve öğretmenlerin sorunlarının çözüm taleplerine kulaklarını tıkayan siyasi iktidardır.
Eğitim Sen üye ve yöneticilerine yönelik soruşturma, baskı ve sürgünler, 9 yıllık AKP iktidarı döneminde daha da yoğunlaşmış; çok sayıda üye ve yöneticimizin en temel sendikal ve demokratik eylemleri soruşturmalara, sürgünlere, gözaltı ve tutuklamalara gerekçe olarak gösterilmiştir.
Öğretmenlerimize insanca yaşayabilecekleri, nitelikli hizmet verebilecekleri çalışma ve yaşama koşulları yaratılmalı; bunun için de başta maaşlar olmak üzere mesleki ve özlük hakları insan onuruna yaraşır düzeye yükseltilmelidir. Kaybedilme noktasına gelen mesleki saygınlığın yeniden kazanılması için, öğretmen yetiştirme ve istihdam politikalarının uluslararası standartlara uygun ve bilimsel bir anlayışla ele alınması ve tüm eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, mesleki ve özlük sorunlarının çözülmesi gerekmektedir.
652 Sayılı KHK ile MEB Teşkilat Kanunu’nda sınırlı sayıdaki üst düzey yöneticilerin maaş ve çalışma koşullarında yapılan iyileştirmelerin bütün öğretmenlerin sorunlarını çözecekmiş gibi sunulmaya çalışılması doğru olmadığı gibi, kabul edilebilir de değildir. Bütün bunların yanı sıra MEB, kamu özel ortaklığı uygulamaları ile eğitim hizmetlerini tamamen özel sektöre açmakta, özel sektörün yapacağı okulların 49 yıllığına kiralanmasını gündeme getirerek eğitimde yaşanan piyasalaştırma uygulamalarını daha da derinleştirmek istemektedir.
Eğitim Sen olarak, sistem tarafından dayatılan her türlü haksız ve hukuksuz uygulamanın ancak tüm öğretmenlerin birleşik ve örgütlü mücadelesiyle kırılabileceğine inanıyoruz. Öğretmenler, hem eğitim sisteminden kaynaklanan olumsuzlukları hem de kendi hakları ile ilgili yaşadıkları sıkıntıları sendikaları aracılığıyla çözebilir, alternatif bir eğitim sisteminin oluşturulmasına katkı sağlayabilirler.
Eğitim Sen olarak, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü öğretmenlerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak görüyoruz. Bu durumun bir gereği olarak, yaşadığımız sorunlara kalıcı çözümler üretilmesi, parasız, bilimsel, demokratik ve anadilinde eğitim hakkının yaşam bulması için; özgür ve demokratik bir Türkiye talep eden herkesi 8 Ekim’de KESK, DİSK, TMMOB ve TTB öncülüğünde Ankara’da yapılacak olan mitinge davet ediyoruz."