Yavuz PEHLİVANOĞLU

Yavuz PEHLİVANOĞLU

Neden mi istifa ettim?!

- Neden?
- Ne neden?
- Neden Ankara'ya geldin?
 
- Ben gelmek istememiştim ki.. Ben köyden giderken ardıma baka baka gittim. Belki bir daha dönemem korkusu ile... Hala da o korkuyu yaşarım içimde. Babam rahmetli bir söz söylerdi: 'Sineğin akıllısı, yoğurt torbasına konar şehire gider, sineğin salağı da boş torbaya konar köye geri döner' derdi. 
 
Akıllı babamın bence en akılsız laflarından biridir bana göre bu söz.. Ne kadar da kötü bir benzetme. Sinek üzerinden insanın yaşam şeklini değerlendirmek.
 
Kör vurduğunda tarlalarımızdaki başakları, tarlalarımız satma kararı aldıklarında babam ve üç ağbeyim bana sormadılar 'sen ne düşünüyorsun?' diye.
 
Traktörümüzü satarken de bana sormadılar. Nasıl üzülmüştüm hepsi bir bir elimizden çıkarken, hele damdaki hayvanlarımızla kara malağımızı Ormancıgil'in Hıfsı önüne katıp götürüken kahrolmuştum..
 
'Hayvan' der geçeriz. Hayvan deyip geçtiğimiz kara malak sığır dağılınca epeyce dönüp dönüp geri bizim avluya girdi hayvanlığı ile.. Köpegimizi hiç anlatmayacağım çünkü çok canım yanıyor, anlatırsam sizleri de ortak etmiş olurum acıma..
 
Şimdi gelelim konuya. Ben köylü doğdum sonradan şehirli yapmaya kalktılar hiç bir zaman şehirli olmadım. Olmayacağım da...
 
Her yerde aşağıladılar köylüyü, aşağıladılar yırtık ceketi, suvari vurulmuş pantolonunu, aşağıladılar ayağındaki samsun marka gıslavet lastik ayakkabıyı.
 
Aşağıladılar ilk kez gördüğü yüksek teknoloji bir ürüne hayretle bakışını.
 
Çok bilmişler.. En çok da bizim evin aristograt özentileri aşağıladı kendi köylülüğünü. Onların şehirli edalarıyla okuduğu kitapları ben köylülüğümle okudum. Onların şehirlilikle gezdiği gördüğü yerleri ben köylülüğümle gördüm ve gezdim. Ne dilimi ne de kıyafetimi hiç değiştirmedim.. Her şeyimle köylü kalmaya özen gösterdim..
 
Nasıl bir köylüyüm ki; 4 tane modelleme programını uzmanlık derecesinde kulanırım ve öğretirim. İki tane cam programını uzmanlık derecesinde kullanır ve öğretirim. Sayılı 5 eksencilerden biriyim, bilmedigim kaynak yoktur. Elektrik işlerinde sınıfta kalmam, bir tek tren kullanmadım o da zaten kendi yolunda kendisi gidiyor ellam.
 
Donamımlarımı köylümle paylaşmak en büyük arzum..
 
Düşünsenize yırtık ayakkabısı, yamalı pantolonu ile şehirli çocuklarına bilgisi, sanatı, göreneği, geleneği, ahlakı ile kök söktüren köylü çocuklarını.
 
Hayali bile beni uçuruyor.. Bu yüzden hayalperestim galiba.. Nedenlerimden  biri de budur..
 
Benim köylü de hemen hemen herkes sağ kökenlidir. Eskiden Adalet Partli Demirelci, Refah Partili Erbakancı, Milliyetçi Harekett Partili Türkeşci... Bu gelenek bugün bile sinsile yolu ile devam ediyor, değişecek de hali yok.. Bir de benim gibi birkaç kelnaynak olarak sol görüşlü var. Bu böyle gelmiş böyle gider..
 
Eee ben de köyümde köylü olarak yaşamak istiyorum.. Yok mu kardeşim bunun bir ortası?
 
Elbette var. Ne ben onları değiştirebilirim ne de onlar beni. Bunu herkes bal gibi de biliyor ben de biliyorum. Ama asgari bir müşterekde birleşmemiz lazım. Bu neyle olur?
 
Değiştiremediğim ödün, verince kayıbı olmayan siyasi görüşümü bir tarafa koymakla olurdu.
 
Bu yüzden AK saflarına katılmak istedim.. Köyüm için... Nasıl ki şehrin rantından, mesleğimin getirilerinden, yine şehrin kolay yaşamından, refahı ve getirilerinden vazgeçebiliyorum. Siyasi görüşümdende sırf onlarla bir olabilmek için vazgeçtim ben..
 
AK Parti'ye katılmamın da nedeni budur.. Köyüm, köylülerim ve köyüm üzerinde gerçekleştireceğim hayallerimdi nedenim. Kaybedilmiş zamanı unutarak yeni zaman dilimlerini beraber yaşamak içindi..
 
Çankırı'da kendimizi veyapacaklarımız anlatırken adamın biri dedi ki; 'Senin Orta'da yaptığın her iyi şey solun hanesine yazılacak.. Buna ne diyeceksin' dediğinde; 'Sizin de Karapazar ülkesinde her yaptığınız kötü işin sorumlusu sizsiniz ama nedense üstlenmiyorsunuz' demek geldi içimden ama sırf uzlaşmak adına demedim, diyemedim..
 
Hala uzlaşı adına suskunluğumun nedeni budur. Ben Karapazar ülkesini karşılıksız sevdim.. Benim Karapazar ülkemin kaynakları boldur. Bu kaynakları harekete geçirdiğimizde kimseye ihtiyaç da yoktur, gölge etmesinler yeter. Karapazarlı olarak Karapazar için sağ ve sol bir uzlaşı istedim yine de isteğimde ısracıyım, bu Karapazar ülkesinin çocuklarını bir birine boğduranları yenmek istedim beraberce.. Bunu gören Çankırı aristokrasisi galiba 'yükün altında eziliriz' korkusu ile sokağı iyi dinlemedi. Manuple edilmiş bir sokağa yenilmem ben...
 
Benim sağım solum yoktur. Benim rantı yok edilmek istenen, peşkeş çekilmek istenen Karapazar ülkem vardır.. Ömrüm oldukça da bu sevdamdan vazgeçmeyeceğim.
 
Tam burada Ahmet Arif'in 'Anadolu' adlı şiiri geliyor aklıma. Yine hayelerim depreşiyor..
 
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
   Yürü üstüne - üstüne,
   Tükür yüzüne celladın,
   Fırsatçının, fesatçının, hayının...
   Dayan kitap ile
   Dayan iş ile.
   Tırnak ile, diş ile,
   Umut ile, sevda ile, düş ile
   Dayan rüsva etme beni.
 
   Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
   Namuslu, genç ellerinle.
   Kızlarım,
   Oğullarım var gelecekte,
   Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
   Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
  Öyle yıkma kendini,
   Öyle mahzun, öyle garip...
   Nerede olursan ol,
   İçerde, dışarda, derste, sırada,
   Yürü üstüne - üstüne,
   Tükür yüzüne celladın,
   Fırsatçının, fesatçının, hayının...
   Dayan kitap ile
   Dayan iş ile.
   Tırnak ile, diş ile,
   Umut ile, sevda ile, düş ile
   Dayan rüsva etme beni.
 
   Gör, nasıl yeniden yaratılırım,
   Namuslu, genç ellerinle.
   Kızlarım,
   Oğullarım var gelecekte,
   Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.
   Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
   Gözlerinden,
   Gözlerinden öperim,
   Bir umudum sende,
   Anlıyor musun ?
   Gözlerinden,
   Gözlerinden öperim,
   Bir umudum sende,
   Anlıyor musun ?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.