Serdar YALÇIN
Ne Öcalan çıkar, ne de terör biter…
Maya takvimini ciddiye alsın veya almasın, milyonlarca insanın “kıyamet” beklediği 2012 yılının bitip de 2013’e girilmesiyle birlikte Türkiye “müzakere” şokuyla karşı karşıya geldi. Hoş, Oslo skandalından itibaren bu “müzakere”, “görüşme”, “pazarlık” gibi kavramlar gündeme misafir olmuştu; lâkin, yeni yılın başlangıç günlerinde İmralı’daki caniyle “görüşmelerin” ya da “müzakerelerin” resmiyet kazandığının açıklanması hem şaşkınlık, hem de buna ilaveten şok etkisi meydana getirdi.
Sahi, neler oluyordu? Nereden çıkmıştı Apo itiyle görüşme yapmak? Nereden icap etmişti, terörün sona erdirilmesi için o cani ile masaya oturmak? Amaç, niyet, hedef neydi?
Hükümetin (ve sözcülerinin) açıklamasına göre, PKK terörünün tamamen bitirilmesi ve PKK örgütünün tamamen pasifize edilerek yurtdışına çıkarılması için her türlü gayret gösterilecekti ve İmralı’daki elebaşıyla bu yönde görüşmelerin yapılması normal ve hatta zaruriydi. Çünkü, neticede Öcalan, hâlâ PKK’nın “önderi” ve yöneticisiydi. Madem ki, bu elebaşının örgüt üzerinde süregelen bir etkisi ve rolü vardı, onun bu etkinliğinden faydalanılmalı; terörün sonlandırılması hedefinde, bu görüşmeler başlatılmalıydı.
Ta Oslo sürecinden beri, örgütle bu tür görüşmelerin yapılmasına karşı çıkan, muhalefet edenler, bu kez de İmralı ile masaya oturulmasına şiddetle tepki gösterdiler ve şu soruyu haklı olarak sordular: “Neyin karşılığında?”
Yani, Apo itiyle masaya oturacaksınız, görüşmeler yapacaksınız ve diyelim ki istediğinizi ondan alacaksınız, ama bunun karşılığında ona ne vereceksiniz? Ona veya örgüte veya BDP’ye, KCK’ya..?
Başbakan’ın bu tür sorulara verdiği cevaptaki “kırmızı çizgilere” göre, İmralı’daki elebaşına ne ev hapsi verilecek ne de genel af ilan edilecek… Erdoğan bunu sık sık vurguluyor. Üniter devlet yapısından da kesinlikle taviz verilmeyeceğinin altını da özellikle çiziyor…
Hükümetin başının ve diğer sözcülerinin bu taahhütlerine diyelim ki inandık.. Peki o halde, İmralı’daki elebaşı ve örgüt niçin sizin istediğinizi yerine getirsin? Ne diye, durup dururken silah bıraksın da “tamam ben bırakıyorum” desin? Kısacası, ne tür bir taviz vereceksiniz ki, terör duracak ve örgüt silah bırakacak?
Başta MHP olmak üzere, iktidara muhalif çevreler, Başbakan’ın ve hükümet yetkililerinin bu taahhütlerine ve kırmızı çizgilerine inanmıyor ve önünde sonunda Öcalan katiline ya ev hapsi ya da genel af uygulanacağını ileri sürüyorlar. Hükümetin Apo’ya ve PKK’ya teslim olduğunu, bu sebeple müzakere masasına oturduğunu da ilave ediyorlar.
Peki, ilerleyen süreçte kim haklı çıkacak? Bu görüşmeler başarılı olur da terörü sonlandıran ve buna rağmen İmralı canisinin yine İmralı’da ömür boyu kalması sağlayacak olan iktidar mı, yoksa, görüşmeler sonrasında Apo itinin salıverileceğini ileri sürenler mi?
Bunun cevabını illâki yakın gelecekte göreceğiz, anlayacağız, bileceğiz. Kimbiir belki de, her ikisi de olmayacak; yani ne terör bitecek, ne de Apo İmralı’dan çıkacak… Her şey eskisi gibi devam edecek… Bekleyip göreceğiz…
Burada hangi sonucun ortaka çıkacağını belirleyen, yani şöyle olacak böyle olacak diyenlerin kanaatlerini belirleyen, her zaman olduğu gibi, onların siyasi yelpazesinde nerede durdukları oluyor… İktidardan yanaysanız iktidarın söylediklerini; muhalifseniz de diğerlerinin söylediklerini baz alıyor ve ona göre tavır belirliyor, söylem geliştiriyorsunuz.
Kendi kanaatime ve düşünceme gelince: Terörün bitmesini, kanın durmasını elbette can ü gönülden istiyorum ve fakat bunun karşılığında ne Apo itine ne de PKK eşkiyalarına en ufak taviz verilmesini de kesinlikle istemiyorum. Ki, böyle olacağına da şahsen inanmıyorum. Ne Apo iti ev hapsi ya da af görür; ne Kürtlere özerklik verilir, ne de üniter devlet yapısından bir santim taviz verilir…
Dolayısıyla, İmralı ile yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmaz. Ne terör biter, ne de taviz verilir. Bir süre görüşmeler devam eder; muhtemeldir ki (inşallah olmaz) örgütün şahin kanadı Silvan benzeri bir provokasyon eylemi düzenler ve bu süreç bıçak gibi kesilir. Başka bir ifadeyle, eski tas eski hamam olur her şey…
O halde, iktidar taviz vermeyeceğini söylediğine göre Apo iti ve taifesi niçin bu tür görüşmelere giriyor? Cevabı basıt: Kış ayındayız. Örgütün dağ kadrosu her zaman olduğu gibi kış aylarında dinlenme ve toparlanma fırsatı bulacak. TSK’nın sık arılıklarla yaptığı hava operasyonlarında çokça zayiat verdiği kesin. Yani azımsanmayacak ölçüde yıpranan ve köşeye sıkışan örgütün bir dinlenme ve nefes almaya ihtiyacı var. İmralı ile yapılması planlanan görüşmeler, işte, hem güvenlik güçlerinin bir süreliğine operasyonlara ara vermesini sağlayacak hem de bunun sayesinde örgütün bahar aylarına kadar toparlanmasını sağlayacak…
Sözün özü: PKK terörü. PKK’nın kendisi istemediği sürece bitmez… Apo itinin, bu terörün bitirilmesinde oynayacağı rol de, figüranlıktan öteye gitmez…