İbrahim ZENCİRCİ
MHP Çankırı’da “Devr-i sabık” yaratacak mı?
Geçtiğimiz günlerde, Vedat Beki ile seçim öncesi, Çankırı’nın nabzını yokladık, dağ, bayır dolaştık. Adaylarda, aday adaylarında bi telaş bi telaş sormayın gitsin. Siyasete soyunanların nabızlarının üç buçuk attığını gördük.
Kimi aday adayının, ne olur, ne olmaz aday gösterilmezsem, partimin gösterdiği aday ile aman aram bozulmasın, bari meclis üyeliğini kaçırmayım, iktidarın nimetlerinden faydalanayım, yağma sofrasına oturamazsam halim nice olur, diye düşünenini, nabzı” yusuf, yusuf” diye atanı da gördük, çok şükür.
Köyün birinde, belediye bahçesindeki kahvede, bende görmüş geçirmiş izlenimi bırakan, aksakallı dedenin birine sordum;
“Dayı ne olacak bu memleketin hali? Bu seçimlerde kim kazanır. Aday, adayları size ne vaatlerde bulunuyor. Hele bi yol diyiver” dedim.
Görmüş, geçirmiş aksakallı dayı, cigarasından derin bir nefes çekti, sade kahvesinden höpürdeterek bir yudum aldı, manalı, manalı yüzüme baktı ve “Efendi ağa bizim bu köyün karasığır malı ile goyunu, geçisi menşurdur, bugünlerde gelip giden siyasetçiler yüzünden bizim mallar ürktü, senin bu sorduklarının bizim mala, davara faydası, hayrı var mıdır? Önce sen onu bi diyiver hele” dedi.
Şeerli birine sorulacak soru muydu bu? Siyasetçinin mala, davara faydasının, zararının olup olmayacağını ben nerden bilebilirdim?
Altta kalmamak için; “Peki söyleyen gitti dayı, sen şuna cevap verebilir misin? MHP Çankırı'da 'Devr-i sabık yaratacak mı?” dedim.
Dayı; "Lan gardaşlığım sen benle aaleniyon mu, sabık, mabık o ne dimek? Bu laflar nasıl laf?"
"Dur hele dayı sen beni yanlış anladın, az bi müsaade edersen açıklayım" dedim.
"Devr-i sabık yaratmak" bir iktidarın, kendinden önceki iktidarın ve o iktidarın icraatının üzerine üzerine gitmesi, eski iktidar ne yaptıysa hemen hepsini yeniden gündeme getirerek hesap sorması, yani önceki iktidar dönemini sorgulamak, yapılan haksızlıkların, yolsuzlukların üzerine gitmek anlamına gelir.
MHP bu anlamda Çankırı'da geçmiş on yılın hesabını soracak mı? Bu on yıldır muhalefet olarak iddia ettikleri, ayyuka çıkan yeme-yutma işleri yine birilerinin yanına kâr mı kalacak?
Çıraklığı, kalfalığı malum, ustalığa soyunan kifayetsiz müsterihlere geçen dönemde olduğu gibi başkanlığını altın tepsi ile tekrar sunacaklar mı?
Yoksa geçen seçim öncesi olduğu gibi yaren evinde karşılıklı kıvrak Çankırı havası mı oynayacaklar?
O günlerde gördük ve ikisine de 'bravo' dedik, her ikisi de kıvrak havanın irfanını, hakkını veriyorlar. Maşallah...
O dogülden şey ettiydim…
Görmüş, geçirmiş aksakallı dayı, sağ elini göğsünün üstüne koyarak, eyvallah dercesine, yüzüme baktı.
Senin derdinle dertlenemeyiz efendi ağa, senin uğraştığın bu işlerin; mala davara faydası yoktur.
Böyle gelmiş böyle gider…