Vedat BEKİ
Mevcut sistemi eleştirmeye devam (2)
Ancak, konuya girmeden önce “bir önceki yazıma” tepki gösteren başta kulübün Altyapı Sorumlusuna (tartışmaya nereden girdi hala anlamış değilim) bundan sonraki bütün yazılarımda “altyapı” kelimesini kullanmayacağımın bilinmesini isteyeceğim!
Neden derseniz, bir önceki yazımda “… deplasman giderlerinde, altyapı masraflarında vesair giderlerde geçmişin rakamlarıyla mukayese edilmeyecek önemli bir düzeyde ‘tasarrufun’ ortaya çıktığı gün gibi aşikar” cümlesine istinaden bana telefonla ulaşarak “dakikalarca” başımın etini yemesi karşısındaki şaşkınlığım hala geçmiş değil!
Umarım şu saatler itibariyle “Meşhur alt yapı sorumlusu” arkadaş, bana karşı göstermiş olduğu haksız tepkiyle içine düşmüş olduğu durumun vehametine varmıştır!
Kaleme aldığım yazının içeriğinde yer alan bazı bölümlere de kulübün uzun yıllar (beni bağışlasın) “görevlendirme” yöntemiyle başkanlığını yapan Sayın Celal Kaman’ tepki gösterdi!
Sayın Celal Kaman’ın tepkilerini “Sevda Karaali Şireci”nin yapmış olduğu basın toplantısında gündeme getirdiği iddiaları çerçevesinde bir dereceye kadar anlamak mümkün! Ancak sayın Şireci'nin gündeme taşıdığı iddialar bugüne kadar “hiç kimsenin” (ben dahil) Celal Kaman’ı “hedef alan” bir suçlama içerisinde değil, bizatihi "sistem içerisinde ortaya çıkan sorunları dillendirmenin" ötesine geçmediğini düşünüyorum!
Ancak ne hikmetse Sayın Celal Kaman “Çankırı Belediyespor” üzerine yapılan “eleştirileri” sürekli olarak “kendi şahsıyla” özdeşleştiriyor ve ister istemez ben de bu yoldan "prim" yapma gayreti içerisine girdiğini düşünmeme neden olduğunu belirtmek istiyorum! Ya da bütün bunların dışında yeri geldiğinde "O işleri Celal biliyor" şeklinde kendini "savunan" Başkan İ.D'ye giden yolları kapatma gayreti olarak yorumluyorum! Bu iki düşüncemin de kaynağı "üzülerek belirteyim ki" yine Sayın Celal Kaman'ın göstermiş olduğu tepkilerdir!
Ve böylesi durumu da, beynimde hiç mi hiç belirmeyecek düşünceleri de "ortaya çıkardığı için" Celal Kaman adına üzüntülerimi belirtmek istiyorum.
İŞLEYİŞİ TARTIŞMAK, KİŞİLERİ KONUŞMA GEREĞİNİ GETİRMEZ
Uzun süreden bu yana "kişisel olarak" yaşadığım temel sıkıntı, Çankırı Belediyespor tartışmasına dahil olmamdan bu yana "iyiden iyiye" kendini gösterdi!
Vedat Beki olarak bugüne kadar, buna "Sayın Çankırı Valisi Şemsettin Uzun" da dahil olmak üzere “kimsenin” özel kimliği ile herhangi bir "sürtüşme" ve "mücadele" gailesi içerisinde bulunmadığım gibi, bu konuda da özel bir çaba sarfetmedim!
Ama her nedense, kişisel olarak büyük zorluk ve emekle ortaya koyduğum haberlerin “özü” konuşulacağına, önüne gelen “benimle” uğraşmayı kendisine “meslek” edindi!
İçimde az da olsa “siyaset yapma” dürtüsü olsaydı, bu durum oldukça işime yarayabilirdi! Ancak benim böylesi bir düşüncem olmadığı için, yaptığım haberlerle ilgili olarak gündeme taşıdığım konuları “konuşmak ve tartışmak” yerine ahalinin “şahsımı” konuşması hem benim için “kayıp hanesinin” çoğalmasına, hem de Çankırı’nın “zaman kaybetmesine” vesile oldular!
Hoş, bir çoğu bu durumu bilerek “kasıtlı” yapmış olmasına karşın, birçoğu da “esen rüzgarın” etkisinde kalarak “sürü psikolojisi” içerisinde davranış göstererek, gündeme taşıdığım konuyu bir yana bırakarak “özellikle beni” konuşmayı tercih etti!
ÇANKIRI BELEDİYESPOR YANLIŞ SİSTEM ÜZERİNE OTURTULUNCA…
Bugün itibariyle Çankırı Belediyespor’un içinde bulunduğu durum başta Belediye Başkanı İ.D. dahil olmak üzere sokaktaki vatandaşca da “acınacak” bir durumda!
Bunun sorumlusu ne Kulüp Başkanlığını 4 ay gibi bir süre sonra bırakan Sevda Karaali Şireci, ne de 6 yıl boyunca kulübü yöneten Celal Kaman!
Sorumlu aranıyorsa, (son 6 yıl için) fatura, Çankırı Belediyespor'u bu süre içerisinde “şirketleşme”ye götürmeyen, “şirketleşme”ye gidilemiyorsa da “kapatmayan” Belediye Başkanı İ.D’dir!
Neden mi? Yerel yönetimlerin profesyonel kulüplere “1 TL” dahi yardım edemeyeceğini sokaktaki vatandaş bilmese de, Belediye Başkanı biliyor!
Şehrin gerek sanayicisi, gerekse tüccarı, daha da ötesi sokaktaki vatandaşı “ekonomik yönden” kulübü desteklemiyor, sen de Belediye Başkanı olarak “mecburen” gayri ihtiyari “al takke ver külah” hesabı ile kulübü yönetmeye kalkıyorsun! Bu tercih sonucu sağında solunda “kendince” güvenilir bir isim tespit ederek “işi ona havale” ediyorsun!
Sonrası! İsmi “Celal” olduğu için söylüyorum: “Celal halleder!” (Bu isim Ahmet de olabilirdi Mehmet de)
Günlük yaşantımızda “al takke ver külah” yöntemini tercih edenlerin belli bir süre geçtikten sonra ne hallere düştüğünü herhalde hepimiz biliriz! Al takke ver külah yaşam tarzı belli bir süre bu yöntemi uygulayan(lar)a “geçici bir hoşluk” sağlayabilir! Hatta hatta onları "olduğundan daha da güçlü" gösterebilir! Çünkü bu işleyiş yönteminde “uzun vadeli hesap” yoktur! Böylesi bir yaşam tercihleri olanların, bütün hesapları yalnızca “günü kurtarma” üzerinedir! Böylesi hesap üzerine yaşamlarını idame ettirenler düşündükleri şekilde "bazı günleri" kurtarabilirler! Ya sonrası?
İşte aylardır Çankırı gündemini, Çankırı insanını meşgul eden ve bugünlerde iyiden iyiye tavan yapan Çankırı Belediyespor’un yaşadığı sıkıntı “ya sonrası?” döneminin canlı, kanlı, somut örneğidir!
Konu ile ilgili olarak kendisini “muhatap” görenlerin, öncelikle yaptığım bu tespitte “hemfikir” olmalarını ya da düşüncelerini yazının altına “yorum” olarak belirtmelerini isteyeceğim.
Şimdilik bu kadar!... Saygılarımla… (devam edecek)
Bu ve başka konularla ile ilgili olarak "yorum yapmam" diyerek "özel bilgi" gönderme düşüncesinde olanlar için e-mail:[email protected]
SON DAKİKA BİLGİSİ: Yazıyı tamamlarken masama düşen bilgi notunu okuyucularımla paylaşmak istiyorum! Halen Fas gezisini sürdüren Belediye Başkanı İ.D'nin Perşembe günü Çankırı'ya döndükten sonra Sevda Karaali Şireci ile yan yana gelerek Çankırı Belediyespor'un geleceği konusunda görüşme yapacağını öğrendim! Görüşmeden ne çıkar derseniz; benim kişisel düşüncem Çankırı'nın menfaatleri ve "elini taşın altına sokanların" mağduriyet yaşamaması yönünde "bir uzlaşma sağlanacağı" ve kulüp başkanlığına Sevda Karaali Şireci'nin devam edeceği şeklinde bir kanaata sahibim! Sonucu izleyecek ve birlikte göreceğiz...
BİRAZ TEBESSÜM EDELİM
Çankırı/Çerkeş’te yaşayan ve hemen hemen 7’den 70’e her Çerkeşli’nin rahmetle andığı bir “Deli Sadık Amca” varmış! Deli dediklerine bakmayın güçlü bir feylezof yanı da var imiş Sadık Amcanın. Sadık amca yaşadığı sürece yörede çobanlık yaparak yaşamını sürdürmüş!
Herkesin bildiği Deli Sadık gün ışığı görmemiş, özlü sözler ve derin bir düşünce alemine sahipmiş.
Adı “Deli Sadık” ya, bunun getirisi olarak da çok şakacı bir insanmış!
Günün birinde köye yeni bir imam tayin olmuş. Ve köylüler yeni gelen imamı Deli Sadığa karşı tembihlemişler:
- Aman bu adam sakattır! Sakın ona uyma!
Bizim genç imam Deli Sadık’ı görünce yolunu değiştirirmiş! Olabildiğince ondan uzak durur, bulaşmamaya çalışırmış!
Ancak kendisine kurulan tezgahtan haberdar olmadığı için, İmamın dışında bu durumu bilen köylülerin kendisi ile ilgili düşüncelerinden de bihaber işini yapmanın gayreti içerisindeymiş bizim İmam efendi!
Bütün bunlardan imam efendi gibi Deli Sadık da habersiz olduğu için, ne zaman Deli Sadık hocaya doğru gitse, hoca kaçar!
Bir gün oldukça kalabalığın olduğu bir anda köy meydanında Deli Sadık ile İmam karşı karşıya gelirler:
Tabii bu durumu değerlendirmek isteyen köylüler Deli Sadık’a:
- Hoca nasıl bir adam? Bir sınav yapsan?
Deli Sadık da bu istek üzerine başlar imam efendiye sormaya:
- Benim kafam bugün bozuk! Akşam içsem ne olur?
İmam efendi korkudan ne diyeceğini bilemez! Biraz çapraşık olur ama:
- İçmezsen iyi ama büyüğümüzsün! Sen bilirsin!
Deli Sadık devam ediyor:
- Benim eşek hasta! Kesip yersem olur mu?
Bizim imam efendi yine ne olup bittiğini anlama gayretinde..
Deli Sadık sormaya devam ediyor:
- Benim hatun yaşlı ve hasta! Bir kadın kiralasam nasıl olur?
Hoca yine “kem küm” gevelemekte!
Bizim Deli Sadık dayanamıyor ve ahaliye dönüp sesleniyor:
- İşte şimdi işinize(!) göre bir imam bulmuşsunuz!