Maden faciasında taşerona 10 yıl ceza
17 Mayıs 2010'da meydana gelen ve 30 madencinin hayatını kaybettiği grizu faciasına ...
Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) maden ocağında 17 Mayıs 2010'da meydana gelen, 30 madencinin hayatını kaybettiği grizu faciasına ilişkin davada yargılanan 3 TTK yöneticisinin de aralarında bulunduğu 5 sanığa, 5 ile 10 yıl arasında hapis cezası verdi.
GRİZU DAVASINDA 5 SANIĞA HAPİS, 23 SANIĞA BERAAT
Zonguldak’ta, 17 Mayıs 2010’da meydana gelen 30 maden işçisinin yaşamını yitirdiği grizu faciasıyla ilgili ceza davasında 4.5 yıl sonra karar çıktı. Tutuksuz yargılanan 28 sanıktan taşeron firma ortaklarından Halim Köse ve proje sorumlusu Kadir İpek 10’ar yıl, dönemin müessese müdürü 6 yıl 3 ay, müdür yardımcısı Yusuf Ünlütürk ile İnşaat Emlak Daire Başkanı Mustafa Küçük 5’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Diğer 23 sanık ise beraat etti.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında yerin 540 metre altında meydana gelen grizu patlamasında, galeri açma hazırlık işlerini yürüten taşeron firma Yapı-Tek’te çalışan 30 işçinin ölmesiyle ilgili ceza davasının 16’ncı duruşmasında karar çıktı. 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, ’Birden çok kişinin ölmesine ve yaralanmasına neden olmak’ suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle tutuksuz yargılanan sanıklardan İsmail Güner, Halim Köse, Kadir İpek, Yusuf Ünlütürk, Vedat Küçükbükücü, Ertekin Sayın, Mustafa Küçük ve Murat Taşcı hazır bulundu, diğerleri katılmadı.
’CEZA ÜST SINIRDAN VERİLSİN’
Ölen madencilerin yakınlarının avukatlarından Ünal Demirtaş, davanın 4.5 yıldır sürdüğünü hatırlatarak, "İş kazaları toplumun kanayan yarası oldu. Büyük maden kazaları gündemde. Sanıkların tutuklu yargılanmasını talep etmiştik. Ama olmadı. Yargılama bu şekilde olsaydı bu tür iş kazalarında caydırıcı olurdu. Cezanın üst sınırdan verilmesi, yine bu tür iş kazalarının caydırıcı olması açısından önemli" dedi.
Diğer avukatlar da sanıkların cezalandırılmasını istedi.
BERAAT TALEP ETTİLER
Son sözleri sorulan sanıklardan Yapı-Tek ortağı Halim Köse, suçlamayı kabul etmedi. Köse, "Olayın meydana gelmesinde hiçbir eylemim yoktur. Alınan ekipmanlar, tesisatlar TTK’nın onayıyla alınmıştır. İşletim ve ruhsatı TTK’ya aittir. Ocağa giriş ve çıkışlar TTK’nın sorumluluğundadır. Her şey onların kontrolü altındadır. 14 aylıkken babası 38 yaşında ölen madencinin oğluyum. Çok üzgünüm" dedi.
Yapı-Tek Proje Sorumlusu Kadir İpek ise işyerinin TTK’nın ruhsat sahası içinde yer aldığını ifade ederek, "Bu konuda çok kusurlu olduğumu düşünmüyorum" dedi. Ölen madencilerin yakınları İpek’e tepki gösterdi.
Dönemin Karadon Müessese Müdürü olan TTK Genel Müdür Yardımcısı İsmail Güner ise kazada sorumluluğun taşeron firmada olduğunu savunarak kusuru olmadığını söyledi ve beraatini talep etti. Diğer sanıklar da beraatlerini istedi.
Sanıkların avukatları da müvekkillerinin beraatlerini, ceza verilecekse de alt sınırdan verilemesini talep etti.
MADENCİ AİLELERİ KARARA TEPKİ GÖSTERDİ
Ölen madencilerin yakınlarından bazıları cezayı az bulurken, bazıları da karardan memnun olduklarını söyledi. Adliye çıkışı açıklama yapan ölen işçilerden Sadık Kocakaya’nın annesi Sebahat Kocakaya, "Çok güzel değildi karar. İstediğimiz gibi olmadı" dedi.
Ölen Hüseyin Arslan’ın eşi Fatma Arslan da kararı az bulduğunu belirterek, "5-10 yıl arasında ceza verildi. 30 kişi öldü bu olayda. Verilen bu cezalar bizim ateşimizi söndürmeyecek. Daha fazla ceza alsalardı belki acımız hafiflerdi" dedi.
Ölen Ekrem Akkaya’nın babası Ramazan Akkaya, "25 yaşında bir evlat verdim. Kişi başı 30 yıl ceza verilecek ki dünyanın halini görsün. Ölen geri gelmiyor. Bu adalet mi? Bu cezayı kabul etmiyorum. Temyize gideceğiz. Benim 4 yaşında torunum var. Bana, ’baba’ diyor" diye konuştu.
Ölen işçilerden Şeref Akdoğan’ın eşi Nezahat Akdoğan ise, "Hak yerini azda olsu buldu. Allah razı olsun devletin hakiminden de savcısından da" dedi.
AVUKAT: YARGITAY’A GİDECEĞİZ
Ailelerin avukatlarından Ünal Demirtaş da verilen cezanın az olduğunu söyledi. Demirtaş, şöyle konuştu:
"Biz üst sınırdan ceza verilmesini talep etmiştik. ’Bilinçli taksir’ uygulanmasını talep etmiştik. Maalesef sayın heyet bizim görüşümüzden farklı bir görüşle kararını tescil etmiş oldu. Temyiz hakkını kullanacağız. Yargıtay’a gittiğinde dosyanın gelişimini hep beraber göreceğiz. Oradan da netice alınmaz ise Anayasa Mahkemesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar davayı götürmeyi düşünüyor müvekkillerim. Biz de müvekkillerimizin talebi üzerine gereğini yapacağız. Ceza verilen 5 kişi hakkında sayın mahkeme tutuklama kararı vermedi. Yargıtay sonucuna kadar beklenecek."