Koray Aydın: Öcalan Cumhur İttifakı'na katıldı
Öcalan’ın mektubu tartışılırken, bir çıkış da İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’dan geldi.
Dün Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, PKK terör örgütünün İmralı’daki lideri Abdullah Öcalan ile görüştüğünü söyledi ve Öcalan’a ait olduğu iddia edilen mektubu kamuoyuna açıkladı.
Söz konusu mektupta Öcalan, HDP’ye çağrıda bulunarak “Demokratik ittifakın önemi ikilemlere kendini angaje etmemesi, seçimlerdeki tarafsız çizgisinde ısrar etmesidir” açıklaması yaptı.
Öcalan’ın mektubu gündeme bomba gibi düştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin önde gelen isimleri, Öcalan’ın mektubunu gündeme getirdi.
“BU İTTİFAKIN BİR PAYDAŞI OLDUĞU ARTIK TESCİLLENMİŞTİR”
Öcalan’ın mektubu tartışılırken, bir çıkış da İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın’dan geldi. Aydın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Cumhur İttifakı’nın küçük ortağının Öcalan’ın mektubunu mazur görüp, onaylamasıyla; bebek katilinin bu ittifakın bir paydaşı olduğu artık tescillenmiştir.
Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın dün dil sürçmesi sandığımız ‘terör örgütü zihniyetinin desteklediği Cumhur İttifakı’ şeklindeki söylemi şimdi gerçek olmuş, terör örgütünün başı ittifaklarının paydaşı olmuştur.
Kaybettiği seçimi iptal ettirmek için hukuku katleden, kurumları tahrip eden, milletin aklıyla alay eden ve her yolu deneyen AK Parti iktidarının, yenilenen seçimi ne pahasına olursa olsun kazanmak için sahneye koyduğu son oyun artık deşifre olmuştur.
Sözde yerli ve milli, özde ise gayrı milli olanlar; ülkücüleri aşağılayan ve milliyetçiliği ayaklar altına alanlar, sırf seçim kazanabilmek için terör örgütü PKK'ya ‘PeKeKe’ demişler, ‘Kürdistan ve Lazistan’ söylemlerini yeniden dillendirmişlerdir.”
“ÖCALAN’I KULLANMAYA YÖNELİK STRATEJİK BİR İŞBİRLİĞİ OLMASA…”
İYİ Partili Aydın açıklamasını şöyle sürdürdü:
“AK Parti'nin bu riyakar siyasetini bilen feraset sahibi ülkücü, milliyetçi, vatansever, demokrat velhasıl aklı başında herkes, bu gidişatın İmralı Canisi Öcalan'a çıkacağını net olarak tahmin etmiştir.
İktidar, terör örgütü lideri ile açıkça işbirliği yapıyor, inandırıcı olsun diye devletin ajansı haber yapıyor, devletin başı da o mektubu uzun uzun değerlendiriyor. Yandaş medya ‘son dakika’ diyor, ‘önemli gelişme’ diyor, mesajı yenine ulaştırmak için çırpınıyor!
Şimdi hep birlikte soralım:
Bölücübaşı Öcalan'la iktidarın izni olmadan görüşmek mümkün müdür?
Görüşmenin içeriğini veya mektubunu iktidarın izni olmadan herhangi birinin açıklaması mümkün müdür?
İmralı canisinin mesajını iktidarın izni olmadan devletin ajansının haber yapıp servis etmesi mümkün müdür?
Ortada planlı, sistemli ve Öcalan’ı kullanmaya yönelik stratejik bir işbirliği olmasa bütün bunları ciddiye alıp Sn. Cumhurbaşkanının değerlendirme yapması mümkün müdür?
Seçim kazanabilmek için Millet İttifakı'na zillet, illet ve terörist diyenlerin, açıkça demediğini bırakmayanların tescilli terörist Öcalan'dan medet umması ve küçük ortağın da bu söylemler karşısında uzun süre susması ama nihayetinde mektubu onaylaması asla kabul edilemez.”
“ÜLKÜCÜ, MİLLİYETÇİ VE TÜM VATANSEVER KARDEŞLERİMİZ ARASINDA İNFİAL YARATMIŞTIR”
Koray Aydın sözlerini şöyle tamamladı:
“’PeKeKe’ dediler sustunuz! ‘Kürdistan’ dediler sustunuz! ‘Lazistan’ dediler sustunuz! Barzani'gillerle yeniden dost oldular sustunuz! Son umutlarını terörist Öcalan'ın mektubuna bağladılar!
Buraya kadar sustunuz, sonra çıkıp mektubu mazur gördünüz, şimdi vicdanınız rahat mı?
Bizim kendilerine tavsiyemiz, ‘ya hayır söyleyin ya da susun’ olacaktı. Ancak Cumhur İttifakı’nın küçük ortağından son dakikada gelen açıklama, ülkücü, milliyetçi ve tüm vatansever kardeşlerimiz arasında infial yaratmıştır.
Milliyetçi bir partinin oy uğruna bölücü örgütün liderinin mektubunu ve mesajlarını mazur görmesi ne hazin bir tavırdır? Ülkücülerin ezici çoğunluğu ‘keşke sussaydınız, bu talihsiz ve skandal açıklamayı yapmasaydınız’ diyecek ve gerekli tepkiyi mutlaka gösterecektir.
Ülkücü, milliyetçi, mukaddesatçı, demokrat ve nihayet ülkenin birliğinden bütünlüğünden yana olan herkes oynanan oyunun farkındadır.
Artık açık ve net olarak ortaya çıkmıştır ki Cumhur İttifakı İstanbul seçimlerini kazanmak için son umudunu terör örgütü liderinin mektubuna bağlamıştır. Bu politika iktidar için sonun başlangıcı, tükenmişliğin, çaresizliğin ve 23 Haziran 2019'daki hüsranın açık bir işaretidir.
Türk milleti, önce 23 Haziran'da İstanbul’da, daha sonra da ilk seçimde; kazanmak için her yolu mübah görenlere, yalandan ‘Türkiye İttifakı’ deyip ülkenin yarısını ‘hain’ ve ‘terörist yandaşı’ ilan edenlere ve onlarla işbirliği yapanlara karşı gerekli cevabı sandıkta verecektir.”