Kılıçdaroğlu: Ne yapacaksın bu kadar villayı?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları:
"Dün Maltepe’de bir aile kavgasını önlemek için çaba gösteren bir polis arkadaşımız şehit oldu. Allahtan rahmet diliyoruz ailesine başsağlığı diliyoruz. Aynı şekilde Afrika’da kupa için mücadele eden sporcumuz kalp krizi neticesinde hayatını kaybetti. Allahtan rahmet diliyoruz ailesine başsağlığı diliyoruz. Taksim’de bir patlama oldu vatandaşlarımız yaralandı. Yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Bugün konuya ahlakla başlayalım. Ahlak soylu bir kavramdır bütün dinlerin ve insanlığın ortak alanıdır. Ahlak eğer bir insanda içselleştirilmişse o insan güzel insandır. İnsanların en hayırlısı en ahlaklı olanıdır diyor Hz. Muhammed. Yalanla iman bir arda olmaz diyor yine Hz. Muhammed. Bu kadar önemli. Ahlakı simgeleyen temel norm yalan söylememektir. Her koşulda vatandaşa doğruyu söylemektir.
Toplumu derinden sarsa derinden kutuplaştıran yalanlar vardır bunlar kabul edilemez. Bir siyasetçinin ahlakı yalanlarla ölçülür. Eğer bir siyasetçi dokuz köyde konulmayı alınıp doğruları söylüyorsa o siyasetçi başımın üstündedir. Siyasetçi halkın kanaat önderidir. Siyasetçi ülkeyi belediyeyi yönetmeye talip olur. O nedenle siyasetçi kimlik olarak halka örnek olmak durumundadır. Eğer siyasetçi yalan söylüyorsa toplumun siyasete olan güveni sarsılır. Bugün sokaktaki vatandaşa siyasete güveniyor musunuz diye soralım yüzde 90’ı güvenmiyorum der. Çünkü halka yalan söylendi. Ben siyasete girerken halka ‘hangi koşulda olursa olsun halka doğruları söyleyeceği’ diye söz verdim.
ALO FATİH DÖNEMİ BAŞLADI
Halkıma sesleniyorum buradan, kim size yalan söylüyorsa onun eli sizin cebinizdedir. Çünkü sizi kandırmak için o yalanları söylüyordur. Ahlaklı olan gizli kapaklı işler yapmaz medyaya müdahale etmez, dümen çevirmez. Onun haberini yapmayın onu bir yerde göstermeyin demez. Son günlerde bir Alo Fatih dönemi başladı. Alo fatih diyor Fatih daha cümle bitirmeden emredersiniz diyor. Burada size dinlettiğin tapeler mahkeme kararı işle alınmış dinlemelerdir.
“O FEZLEKE ARTIK KAMUNUN MALIDIR”
Bir savcı fezlekesini imzalayıp gönderdikten sonra o fezleke artık kamunun malıdır. Gizli kapaklı değildir. Dün bir tape düştü yine Alo Fatih ile ilgili ama bu kez Mustafa Sarıgül’ü göstermeyin diyor. Biliyorsunuz sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz diyor. Sarıgül ile ilgili haberlere yer verilmemesini istiyor.
Kılıçdaroğlu daha sonra internete düşen ve Başbakan Erdoğan ile Fatih Saraç arasında geçtiği iddia edilen konuşmayı salonda dinletti.
Evet arkadaşlar… Neden birinci sayfaya koyuyorsunuz diyor. Çıksın yalanlasın bakalım. Kendi sesinden. Mahkeme kararıyla yapılmış bir dinleme.
“GÜRSEL TEKİN İSTANBUL’DA SARIGÜL’ÜN ELİNİ KALDIRACAK”
Ama onların bilmediği bir şey var. Öteki de diyor ki Sarıgül’ün karşısına Gürsel Tekin’i çıkartıyoruz kavga edecekler diyor. Gürsel Tekin gidecek İstanbul’da Mustafa Sarıgül’ün elini kaldıracak. Onlar bizim kültürümüzü bilmiyor. Bizde özgürlük var. Biz onlar gibi düşünmüyoruz biz demokrasiye, kadın erkek eşitliğine, medya özgürlüğüne güzel Türkiye’ye inanıyoruz. Biz bu ülkede yolsuzluk, hırsızlık olmasın istiyoruz.
URLA’DAKİ VİLLALAR İDDİASI
Siyasetçinin ahlaklısına güveneceğiz. Katakulli işler yapan siyasetçiye yüz vermeyeceğiz. Yalan söyleyen siyasetçiye prim vermeyeceğiz. Biz halkı düşündüğümüz için o telefon konuşmalarında özel yaşamla ilgili bölümleri bilerek çıkardı.
Ama villayı yapan adam diyor ki “o villalar 35 yıldır orda duruyor” diyor. Ama Allah büyük… Google’a girip baktık geçen sene bile yok o villalar orada. Ve diyor ki Başbakan gelsin 2-5 gün tatil yapsın diye konuştuk diyor. Kızının konuşmalarını yayınlamak istemiyorum. Havuzu şöyle yapacaksın, tuvaleti şöyle yapacaksın diyor 3-5 gün kalacak adam için bunlar yapılır mı?
NE YAPACAKSIN BU KADAR VİLLAYI?
Biz ne dedik? 2 villa uğruna devletin valisini sattın sen. Nasıl bir anlayıştır bu Allah aşkına. Zaten bir villan var, 2,3 villan var. Ne yapacaksın bu kadar villayı. Öbür dünyaya götürmeyeceksin. Dünya malına bu kadar sarılan bir adamı daha önce hiç görmedim. Mal mülk desen var dolar desen var, yalan iftira deseniz o da var… Ama her konuşmanın arkasına Allah’ı ilave ediyor. En büyük günahtır. En temiz inancımızı siyasetine çıkarlarına alet ediyor. Onun için diyorum Allah büyüktür diye. Rahmetli Babam derdi ki “sen doğru dur, eğri belasını bulur”… İşte parça parça buluyorlar.
YALAN ÇIKTI
Başbakanın elbisesinde leke olsa önemli değil. Alnında leke var. Bu villayı nereye yapıyorsun? Birinci derece sit alanı olan yerde yapıyorsun. Vali ne diyor? Buraya yapamazsın diyor. Arıyor “O vali izin vermiyor” diyor. Doğru Diyarbakır’a sürülüyor. İşin özü 30-35 yıldır o villalar orada dendi yalan çıktı. Başbakan’ı misafir edecektim dendi o da yalan çıktı.
"YALAN SÖYLEYEN ERDOĞAN"
Kadınlara saygı duyarız. Hz. Muhammed “cennet anaların ayağının altındadır” der. Kocaman adamken bile ben gider başımı onun dizine koyardım. o kadar huzur bulurdum. Kabataş ile ilgili bir yalan söylendi. Yalanı söyleyen Erdoğan. “başörtülü bacımızı dövdüler” dedi. Çıkıp bir grup toplantısında “söylendiği gibi dövülmüşse üstelik çocuk arabasındaki çocuğuyla beraber bunu yapanlar insan değildir. Onu yapanların derhal bulunması ve yargılanması lazım. Yok eğer böyle değilse Başbakan yalan söylüyor” dedi. Bu konuşmamadan sonra bulamaları lazım. Nasıl olmuş, üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlı 70-100 kadar adamın ortasında kaldım” Kabataş iskelesinde.. dövüyorlar bayıltıncaya kadar, üzerine idrarlarını yapıyorlar ve bu kadın kendine geldikten sonra çocuğunu buluyor ve eşi gelince gidiyorlar.
SİZE SANİYE SANİYE ANLATACAĞIM
Böyle bir olay olduğunda o iskelede bulunan herhangi birisi “ne yapıyorsunuz” demez mi? Bu konuşmadan sonra Başbakan’ın danışmanı Şenol Kazancı apar topar emniyete gidiyor. Görüntüleri izliyor. Emniyete büyük baskılar yapılıyor ama ortada hiçbir şey yok. Kanal D olağanüstü bir habercilik başarısı yapıyor. Görüntüleri buluyor ve yayınlıyor. Şimdi be size saniye saniye ne olduğunu anlatacağım.
1 Haziran 2013. 19:33… Güvenlik harekat merkezinin önünden bu bayan kardeşimiz geçiyor.
19:35 iskele ile güvenlik harekat merkezi arasından geçiyor.
19:37 şehir hatları iskelesi önünde bekliyor.
19:43 Kabataş tramvay durağı ışıklar mevkiinde bekliyor
19:59 Eşliyle beraber ayrılıyorlar.
'BEN BURADAN HALKIMI KUTLUYORUM'
Ne kavga ne dövüş hiçbir şey yok. Bir ülkeyi yöneten Başbakan’ı düşünün. Olmayan bir olayı, varmış gibi gösterdi, “benim başörtülü bacımız yerlerde sürüklediler” dedi. Ben halkımı kutluyorum. Bu yalancıya inanıp galeyana gelmedikleri için. Ve bütün başörtülü kardeşlerime sesleniyorum. Artık sizin başörtünüzü siyasetin dışında kaldın. İstediğiniz kıyafeti giyin. Ama birileri sizin başörtünüzü siyasete alet etti. Neden böyle yapıyor? Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları örtülsün diye. Buradan o yalancıya sesleniyorum. Kadınlarımızın başörtüsü senin yolsuzluklarını örtemez. Bu, halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktır.
'BOYUNDAN UTAN'
Ne diyor “görüntüler öyle ama bir de rapor var” diyor. Ne zaman rapor beş gün sonra. Nerede yara var. Dizin üstünde var. Hani yerlerde sürüklenmişti. Hani 100 kişi saldırmıştı üzeri çıplak. Ya üzeri çıplak 100 kjişiyi Kabataş iskelesinde kim görmez. Böyle bir şey açık mekanda zaten mümkün değil. Şimdi hala diyor ki başörtülü bacımı sürüklediler. Utan utan… Boyundan utan… Asıl başörtülü kardeşimize nerede hakaret ettiler biliyor musunuz Gezi olaylarında…
MAHKEMEYE GİTMEDİ
1998 yılında sanat müziği sanatçısı Sevim Tanürek trafik kazası sonucu hastanede vefat etti. O dönem ilk raporda sekizde üç oranında yaya kusurludur denildi. Arabayı kim kullanıyordu? Başbakan’ın oğlu Burak Erdoğan. Sevim Tanürek hayatını kaybedince ölüm olayı olduğu için savcı yeni bir iddianame hazırlandı dava açıldı… Burak Erdoğan mahkemeye gitmedi. Çünkü İngiltere’ye dil öğrenmeye gitmişti. Mahkeme daha sonra ne hikmetse Adli Tıp’tan bir rapor daha istedi ve o raporda 8'de 8 yaya kusurludur denildi. O raporu veren heyetin başkanı daha sonra Türkiye Denizcilik İşletmelerine genel müdür olarak atandı.
"ÜLKEYİ YÖNETİYOR..."
Bunu yapan adam bu ülkeyi yönetiyor şimdi. Siz eğer hala bu gerçekleri görmüyorsanız yalan ve ahlaksızlık üzerin inşa edilen siyaset anlayışını içinize sindiriyorsanız gidip AKP’ye oy verin. Siyasetçi halkına yalan söylemesin diyorsanız adresi, yeri belli.. O adres CHP’dir…
"ANAYASANIN GEREĞİNİ YAPACAKSINIZ"
Gazetelerde bugün okuduk. Cumhurbaşkanı yasaları onaylamaya hazırlanıyormuş… Kendisine sorulunca ne demişti “görevdeyim” demişti… Eğer sayın cumhurbaşkanı siz görevdeyseniz anayasanın gereğini yapacaksınız. Güçler ayrılığı ilkesini koruyacaksınız. Bunu yapmıyorsanız “ben görevdeyim” demeyeceksiniz. Ben birinin emrindeyim diyeceksiniz. Fezlekeler geldi bakanlarla ilgili olarak ve fezlekeler geri gönderildi. HSYK’yı düzenleyecekler sansür getirecekler yolsuzluk dosyalarını engellemek için.
Peki o fezlekelerde ne vardı? Zafer Çağlayan… 28 kez toplam 52 milyon dolar rüşvet almaktan hakkında iddianame var. Muammer Güler… 10 kez toplam 10 milyon dolar. Egemen Bağış.. İçlerinde en mütevazı olan o… Ötekilere paraları çuvalla götürürlerken ona çikolata kutusunda götürmüşler… 3 kez 1,5 milyon dolar. 17 Aralık’tan bu yana ağzından bir kez yolsuzluk lafı düşmedi. İçlerinden biri “başbakan öyle istedi” dedi… Yani yolsuzlukların kaynağını söyledi.
"SORULARIMA CEVAP VER"
Bugün çıktı ne dedi? “Her soruya verilecek cevabımız var” dedi. Eğer ahlaklı bir adamsan, adam gibi adamsan, kul hakkı yemediğini kabul ediyorsan bu sorularıma cevap ver…
1- Bir bakana 700 bin liralık saati paralele devlet mi verdi?
2- Ayakkabı kutusundaki 4,5 milyon doları paralel devleti mi koydu?
3- Bakanların çocukların yatak odalarına senin boyunda kasaları paralel devlet mi koydu?
4- O kasaların içindeki milyon dolarları Euroları paralel devlet mi yerleştirdi?
5- Yatak odalarındaki para sayma makinelerini paralel devlet mi oraya koydu?
6- Ailece Zarrab’ın uçağına binip Umre’ye sizi paralel devlet mi götürdü?
7- 4 bakan adı yolsuzluğa bulaşınca istifa ettiler o 4 bakanı paralel devlet mi istifa ettirdi?
8- Senin lehine deklarasyon imzalanmasını paralel devlet mi istedi.
9- Kendine özel medya oluşturmak için bir havuz oluşturdun. 630 milyon dolarlık havuzu paralel devlet mi oluşturdu?
10- Oğlun Türgev diye bir vakıf kurdu. O vakfı paralele devlet mi kurdurdu?
11- İki villaya valiyi satmanı senden paralele devlet mi istedi?
Diyorsun ki her soruya cevap var. Benim bu sorularını cevapla… Cevaplar mı? Cevaplayamaz. Her biri demir leblebi gibi hangisini cevaplayacak…