Kılcallardaki gerçek derinler...

Kılcallardaki gerçek derinler...

Twitter'in fenomeni @fuatavni, Rotahaber'de ikinci yazısını kaleme aldı ve...

Selam - Tevhid / Kudüs Ordusu operasyonu Türkiye tarihinin en önemli operasyonu olacaktı. Ancak 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarının gölgesinde kaldı.

Yedi bin kişilik dinleme yalanı neden ortaya atıldı?

Selam-Tevhid Kudüs Ordusu soruşturması ne anlama geliyordu?

Selam - Tevhid / Kudüs Ordusu operasyonu Türkiye tarihinin en önemli operasyonu olacaktı. Ancak 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarının gölgesinde kaldı.

"Paralel yapıyı dağıtıyoruz" diyerek yargı ve emniyet mensupları dağıtılırken, bu operasyonun tüm birimleri de diskalifiye edilecekti. '7 bin kişilik dinleme' haberi, MİT tarafından bazı medya kuruluşlarına manşet yaptırılarak operasyonun üstü örtülmeye çalışıldı. Bunda da başarılı olundu.

"Herkesi dinlemişler" yalanıyla operasyonu deşifre ettiler ve zaman içerisinde operasyonu yönetenleri de başka yerlere sürdüler. Oysa İstanbul merkezli Selam - Tevhid soruşturması kapsamında inanılmaz bilgi ve belgelere ulaşılmıştı.

Soruşturmanın ucu AKP'nin kuruluşundan itibaren parti kadrolarında yer alan ve iki dönem Ankara milletvekilliği yapan Faruk Koca, iş adamı Selçuk Şanlı ve en önemlisi de MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a uzanıyordu.

2000 yılında başlatılan 'Umut Davası Soruşturması' neticesinde elde edilen belgelerden; doğrudan İran dini liderine bağlı çalışan İran Devrim Muhafızları Ordusu - Kudüs Gücü mensubu İranlı istihbaratçıların yönlendirmesiyle ülkemizde bir çok faili meçhul cinayetin işlendiği ortaya çıktı.

1990'lı yıllarda işlenen siyasi cinayetler yakalanan ve yargılanan şahıslar arasında Faruk Koca'nın yeğeni Musa Koca, Mehmet Gürova ve Tekin kod adlı Ferhan Özmen de vardı. Adı geçenler Faruk Koca ile beraber Ankara - Aydınlıkevler'de oto galerisi işletiyordu. Bu mekan ise İrancı örgütlerin buluşma ve görüşme mekanıydı.

İran'da askeri ve dini eğitim alan Hakkı Selçuk Şahin, Faruk Koca ile birlikte İran İslam Devrimi'ne benzer bir devrim yapma düşüncesindeydi. Ayrıca daha sonra AKP bünyesinde milletvekilliği ve üst düzey yöneticilik yapan M. İhsan Aslan ve pek çok isim gibi Faruk Koca da 1990'larda Mazlum-Der bünyesinde görev almıştır. AKP'nin kuruluşu esnasında partiye angaje olan bu gruplar Başbakan'ın yakın çevresinde konumlandılar.

Faruk Koca'nın en önemli özelliklerinden biri de; Erdoğan'ın Ankara - Subayevleri'ndeki evinin sahibi ve aynı zamanda komşusu olmasıdır.

2011 yılında başlayan ve hassas bir şekilde sürdürülen Selam - Tevhid / Kudüs Ordusu soruşturmasında Faruk Koca'nın 1990'lı yıllardan beri Hakkı Selçuk Şahin ve Hakan Fidan'la (O dönem Ankara - Keçiören'de oturuyordu) irtibatlı olduğu ve birlikte hareket ettiği ortaya çıktı.

Hakan Fidan henüz 28 yaşındayken İran DMO-KG tarafından İran hesabına çalışmak üzere angaje edilmiş, 2011-2014 yılında istihbaratçı General Seyed Ali Akbar Mirkavali'ye bağlı olarak bu 3'lü çok gizli hücresel yapı içinde hareket etmiştir.

Belli bir disiplin içinde İran menfaati için hareket eden bu hücrede Fidan ile Seyed Ali Akbar arasında Faruk Koca ve Selçuk Şanlı köprü görevi görüyorlar. Hücre içerisinde Faruk Koca 'Furkan', Hakan Fidan 'Emin', Seyed Ali ise 'Hamit ve Hüseyin' kod isimlerini kullanıyordu.

Gündelik telefonların dışında örgütsel ve istihbarı paylaşımlar için sahte isimler üzerinden temin edilmiş hatlar kullanıyorlardı.

Faruk Koca'nın sahibi olduğu S'LO Nargile Cafe'nin izole edilmiş üst katı örgütsel ve istihbari amaçlı buluşma ve görüşmeler için kullanıldığı, Koca'nın en yakın nargile arkadaşının da Hakan Fidan olduğu ortaya çıkmıştır.

Faruk Koca milletvekili olduğu dönemde sıklıkla İran'a gider, ülkemizdeki İran'lılarla görüşür ve İran'da hatırı sayılır ticari yatırımları Başbakan'ın yakın çevresinden Sıtkı Ayan'la birlikte takip eder.

Başbakan İran ajanı birinin kiracısıdır. Beşir Atalay "H. Fidan'ı bürokrasiye ben kazandırdım" diye sürekli övünür.

Başbakan'ın Subayevleri'ndeki ofisine böcek koyanlar Başbakan tarafından çok iyi bilinir ancak sessiz kalınır. Etrafındaki ajanlara müsamaha gösterilir. Onları deşifre eden operasyona engel olup bütün yargı mensupları dağıtılırsa akla şu soru geliyor; 'Erdoğan'ı ne ile bağladılar?'

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN - TIKLA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler