Kemal Kurkut cinayetini fotoğraflayan gazeteci hakim karşısında
Kemal Kurkut cinayetini fotoğraflayan Gazeteci Abdurrahman Gök hakkında açılan davanın duruşması bugün görülecek. Gök için 20 yıl hapis cezası isteniyor.
Diyarbakır'da 2017 yılında Newroz kutlamasına giderken polis tarafından öldürülen Kemal Kurkut’un vurulma anını fotoğraflayan gazeteci Abdurrahman Gök, bugün tekrar hakim karşısına çıkacak. Kurkut'un vurulma anını fotoğraflayarak soruşturmanın seyrini değiştiren Gök, "terör örgütüne üye olmak" ve "örgüt propagandası yapmak" suçlarından yargılanıyor.
Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmada, gizli tanık beyanı ve yaptığı haberler ile çektiği fotoğraflar gerekçe gösterilerek Gök hakkında "Silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "Terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından 20 yıla kadar hapis cezası istenmişti.
‘BEN GAZETECİYİM’
Gazete Duvar'dan Vecdi Erbay'ın haberine göre; Daha önceki duruşmada savunma yapan Gök, 17 yıldır gazetecilik yaptığını ve meslek hayatı boyunca hiçbir haberinin tekzip edilmediğini ve yargılama konusu olmadığını söyledi.
Bir gizli tanığın hakkındaki, "örgüte bağlı çalışıyor" iddiasını da reddeden Gök, "Evrensel gazetecilik ilkelerine bağlı kalarak çalışıyorum. Benim PKK ile irtibatım yoktur. Ben gazeteciyim ve gazetecilik yapıyorum" diye konuştu.
ASIL NEDEN, KURKUT CİNAYETİNİN BELGELENMESİ
Yarın görülecek duruşma öncesi konuştuğumuz Gök’ün avukatı Resul Tamur, “Abdurrahman Gök’e açılan davanın asıl nedeni, Kemal Kurkut cinayetine dair yapılan belgelemeyi cezalandırmaktır” dedi.
Tamur, Gök’e yönelik suçlamalarla ilgili şunları söyledi:
"Açılan davanın soruşturması tamamen Abdurrahman Gök’ün gazetecilik faaliyetlerinin sorgulandığı, gazeteci meslektaşları ve haber kaynakları ile yaptığı görüşmelerin sorgulandığı, yaptığı haberler ile bu haberlerde kullanılan ve neredeyse tamamı kendisinin fotoğrafladığı haber görsellerinin sorgulandığı bir süreçti. Özellikle çatışmalı alanlardan geçtiği haber ve fotoğraflar üzerinden cezalandırılması yönünde harcanan çaba, Gök’ün gazetecilik faaliyetinin cezalandırılmasına dönük amacı ortaya koymaktadır. Soruşturmanın en çarpık delillerinden olan uydurulmuş gizli tanık beyanında Abdurrahman Gök’ün Kemal Kurkut cinayetini örgüt talimatı ile fotoğraflayıp yaydığını belirtmesi soruşturma ve kovuşturmadaki asıl amacı ortaya koymaktadır. Tüm Kürt gazetecilere mesleki faaliyetlerinden kaynaklı gerçekleştirilen hukuksuz yönelimler bu dosyada da örgüt üyeliği ve propaganda suçlamaları ile perdelenmeye çalışılıyor."
'GAZETECİLİK CEZALANDIRILMAK İSTENİYOR'
Abdurrahman Gök’ün davasıyla ilgili konuşan DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren, Kemal Kurkut’un öldürüldüğü Newroz gününü hatırlattı. "Ajanslar 21 Mart 2017'de Diyarbakır'daki Newroz kutlamalarında bir canlı bombanın polis tarafından vurularak etkisiz hale getirildiği haberini geçti” diyen Eren, şöyle devam etti:
"Haberin kaynağı polis ve Diyarbakır Valiliği idi. Ama ertesi gün Kemal Kurkut'un üstü çıplak koşarken polisler tarafından vurulduğu anın fotoğrafları gündeme damgasını vurdu. Eğer Abdurrahman Gök o fotoğrafı çekmeseydi biz Kemal Kurkut'un Newroz'u kana bulamaya giden bir canlı bomba sanacaktık. Abdurrahman Gök tarihi bir iş yapmıştı. Ama bu gazetecilik cezasız kalmadı. Gözaltına alındı, hakkında davalar açıldı. Beraat etti. Sonra bir dava daha açıldı. Şimdi örgüt üyeliği ile suçlanıyor. Ama iddianame bu tür davaların büyük çoğunluğunda olduğu gibi boş. Umarım mahkeme bu iddianameyi ciddiye almaz. Aslında cezalandırılmak istenen gazeteciliğin kendisi. Polisin işlediği suçların bir daha haber yapılmaması için yürütülüyor bu yargılama."
'GÖK, BU ‘MANİDAR’ DAVADA AKLANMALIDIR'
Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) Twitter hesabında da, Abdurrahman Gök davasıyla ilgili RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun açıklamasına yer verildi. Önderoğlu’nun açıklaması şöyle:
"Yineliyoruz. Polisin Kemal Kurkut’u vurmasını görüntülemiş gazeteci Abdurrahman Gök’e açılan ‘örgüt üyeliği’ dosyasında 20 yıl hapisle açıklanabilecek bir delil yok. ‘Gizli’ tanık, ‘Bilinmeyen erkek’ ile telefon konuşması, haber twitleri... Yargı, yarın Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nde karara çıkabilecek dosyada, hukuka aykırı delil ve soruşturma araçlarına meşruiyet kazandırmamalı, bu ‘manidar’ davadan Abdurrahman Gök’ü aklamalıdır."
Gazeteci Abdurrahman Gök'e
1 yıl 6 ay hapis cezası
Diyarbakır'da 2017 yılındaki Newroz kutlaması sırasında polis tarafından katledilen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut'un öldürülme anını fotoğraflayan Gazeteci Abdurrahman Gök hakkında "örgüt üyesi olmak" ve "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla açılan davanın duruşması, Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Gazeteci Gök esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasında, "Suçlama konusu yapılan fotoğrafların altına Kobane yerine Libya veya Azerbaycan yazsaydım bugün burada 8 yıl sonra yargılanacak mıydım?" diye sordu.
Gök savunmasında şunları dile getirdi:
"İddia makamının 31 Mart 2022 tarihinde görülen duruşmada mahkemenize sunduğu mütalaasında paylaştığım fotoğraflar nedeniyle propaganda yaptığımı iddia etmesini kabul etmiyorum. Bu fotoğrafların tamamının çatışmalı alanlarda savaş muhabiri olarak çalıştığım dönemde çektiğim haber fotoğrafları olduğunu ve daha önce bunların haber olarak hem çalıştığım ajanslarda, hem de bu ajanslara abone olan-olmayan, gazete, internet siteleri ve televizyonlarda yayınlandığını beyan etmiştim. Ancak iddia makamı hala yaptığım paylaşımları beni; gazetecilik mesleğimden ayrı tutarak bir değerlendirmeye gitmekte ısrar ediyor. Yaptığım paylaşımlarda fotoğrafların nerede ve ne zaman çekildiği dışında herhangi bir bilgi yok. Dolayısıyla merak ediyorum acaba bu fotoğrafların altına Kobanê yerine “Libya”, “El Bab”, “İdlib” “Lazkiye”, “Azerbaycan” yazmış olsaydım iddia makamı yine de bu fotoğraflarla “örgüt propagandası” yaptığımı savunabilecek miydi. Sanmıyorum çünkü; çatışmalı bölgelerde sırf yaptıkları haberler nedeniyle, ya da çektikleri fotoğraflarda silahlı savaşçılar bulunduğu gerekçesiyle bu şekilde yargılanan herhangi bir gazeteci bilmiyorum. Gazetecilerin silahlı çatışmaları kamuoyuna yansıtmasının önemi göz ardı edilemez. Gazeteci savaşların savaşmayan tarafıdır. Silahlı çatışmalar hakkında güvenilir bilgi toplayarak ve yayarak, kamu yararına çok önemli bir görevi yerine getirir.
'GAZETECİLER SUÇLARI BELGELEYEBİLİRLER'
İnsan hakları ihlalleri, savaş suçları ve diğer korkunç olayların kamuoyunun ve karar vericilerin dikkatine sunulması genellikle gazeteciler sayesinde olur. Başkalarının gitmediği yerlere giderek, insanlarla röportaj yaparak, gerçekleri doğrulayarak, haberleri yayarak durumu gözler önüne sererler. Geçmişte çatışmaları haber yapan gazeteciler, mahkemelerin savaş suçlularından hesap sorması için önemli kanıtlar elde etmesine de yardımcı oldular. Gazeteciler bu anlamıyla suçları belgeleyebilir, insan haklarının korunmasına yardımcı olabilir, hesap verebilirlik sağlayabilir ve uluslararası dayanışmayı teşvik edebilir. Tabi bunun da bir bedeli var. Savaş alanında görev yapan gazeteciler, bazen savaşan tarafların karşılaştıkları tehlikelerin benzerleriyle karşı karşıya kalabilirler, yaşamlarından olabilirler. Bütün bu tehlikelere rağmen kamuoyuna doğru bilgiyi aktarmak için görevlerini icra ederler. Ben de bu bedelleri göze alarak çatışmalı alanlarda gazetecilik yaptım ve başıma bir şey gelmeden kurtuldum. 8 sene sonra yaptığım habercilik nedeniyle yargılanıyorum, cezalandırılmak isteniyorum.
Hem de uzun yıllar yaptığım yüzlerce haberden sadece birkaç fotoğraf seçilerek propaganda yaptığım şeklinde gerçeklerden uzak zorlama bir yorum ile. Aksi takdirde iddia makamı eğer hala propaganda yaptığımda ısrar ediyorsa o zaman bu propagandadan kimlerin etkilendiğini ve bu etkilenme sonucu nasıl bir suça bulaştıklarını da ispat etmek zorunda kalmaz mı?.. Bu davanın başlama aşaması ve geldiği nokta itibariyle kolluk ve iddia makamına göre, ben cezalandırılmalıyım ve bunun için elle tutulur herhangi bir delilin varlığına ihtiyaç duymaya gerek yok.
'YARGILANAN GAZETECİLİKTİR'
İddialardan da anlaşılacağı üzere yargılanan gazeteciliğimdir. Bu gazetecilik faaliyetlerim çerçevesinde suçlanmamın en büyük gerekçesi Diyarbakır'da 21 Mart 2017'de Newroz alanında polis tarafından öldürülen Kemal Kurkut'un cinayet anını fotoğraflamamdan kaynaklıdır.
Burada kolluk ve devamında iddia makamı “canlı bomba” diye kamuoyuna duyurulan Kemal Kurkut'un fotoğraflarını yayınlayarak gerçeği ortaya çıkardığım için benden intikam almaya çalışıyor. Çünkü Emniyet Müdürlüğü yetkililerini, emniyetin gerçeği yansıtmayan beyanını olduğu gibi kamuoyuna duyuran dönemin Diyarbakır Valisi’ni ve bu cinayetin sorumlularını savunan İçişleri Bakanlığı'nı yalanlayan fotoğraflar yayınlamıştım. Gözaltına alındığım tarihten bugüne kadar yaşanan tüm safhalarda mesnetsiz iddialarla cezalandırılamayacağımı anlamış olacak ki iddia makamı, sırf gazetecilik faaliyetlerim nedeniyle yargılandığımı perdelemek için, özel olarak silah bulunan fotoğrafları seçerek “örgüt propagandası” yaptığımı iddia ediyor.
Yargılanmamın başından beri yaptığım savunma ile bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını tüm samimiyetimle ve sahip olduğum tüm bilgilerle anlatmaya çalıştım."
Gök'ün avukatları Resul Temur ve Mehmet Emin Aktar'ın savunmalarının ardından duruşmaya karar arası verildi.
Gazeteci Gök’e, 1 yıl 6 ay 22 gün ceza verildi. Heyet cezanın ertelenmesine yer olmadığına da oy birliğiyle karar verdi.