Kemal Kılıçdaroğlu yeniden ‘Genel Başkan’ seçildi
CHP'de 35. Olağan Kurultay'da tek aday olarak seçime giden Kemal Kılıçdaroğlu, aldığı oylar sonucu yeniden Genel Başkan seçildi.
Ankara’da gerçekleştirilen CHP 35. Olağan Kurultayı’nda mevcut Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, tek aday olarak girdiği oylamada 990 geçerli oyun tamamını alarak yeniden genel başkan seçildi. 248 oy geçersiz sayıldı.
CHP kurultayında seçime tek aday olarak giren Kemal Kılıçdaroğlu geçerli 990 oyun tamamını alarak yeniden Genel Başkan seçildi. Ancak seçimlerde 248 oy geçersiz çıktı. Bu oyların büyük bölümünün Kılıçdaroğlu’na tepki oyları olduğu belirtildi.
Seçimde bin 238 delege oy kullandı ve 990 oy geçerli sayıldı. Kılıçdaroğlu 990 oyun tamamını aldı. CHP’de toplam bin 275 delege bulunuyor. Buna göre 248 oy geçersiz sayıldı ve 37 delege oy kullanmadı.
Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce ile yarıştığı bir önceki kurultayda 944 imza ile aday gösterilmiş ve 740 oy ile seçilmişti. Kılıçdaroğlu bu kurultayda, yeni delege yapısıyla daha fazla oy almış oldu.
CHP’NİN SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI
CHP 35. Kurultay Sonuç Bildirgesi açıklandı. Türkiye’nin bugün ihtiyacını duyduğu dördüncü devrimin ‘özgürlükçü demokrasi’ olduğu vurgulanan bildirgede önümüzdeki dönem için 21 hedef belirlendi. Bildirgede “parlamenter sistem” vurgusu yapıldı, teröre karşı insan haklarına saygılı bir güvenlik politikasının oluşturulması gerektiği belirtildi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Arena Spor Salonu’nda gerçekleştirilen 35. Olağan Kurultay Sonuç Bildirgesi açıklandı. Bildirgede CHP’nin önümüzdeki dönemde belirlediği hedefler;
“-Parti devleti düzenine son verilecek, saydam ve hesap verebilir bir hukuk devleti kurulmalıdır.
-Yargı, siyasetin ve her türlü güç odağının kontrolünden kurtarılmalı, ‘özel güdümlü’ yargı uygulamalarına son verilmeli , yargı bağımsızlığı tam olarak sağlanmalıdır.
-Darbe hukuku ve onu tahkim eden tüm düzenlemeler kaldırılmalı, hak ve özgürlükler hiçbir ayrım yapmaksızın tüm yurttaşlarımız için kesin güvence altına alınmalıdır.
-Siyasi Partiler Yasası ve seçim yasaları, milli iradenin kusursuz temsilini sağlamak üzere değiştirilmeli, lider sultasına son verilerek milletin vekilini milletin seçeceği, halkın iradesinin Meclis’te baraja takılmadan temsil edilebileceği demokratik siyaset rejimi getirilmelidir.
-Kuvvetleri tek elde toplamaya dönük girişimler boşa çıkarılarak, kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter demokrasi güçlü ve etkin kılınmalıdır. Parlamento güçlendirilmeli, parlamento üzerindeki her türlü vesayete son verilmelidir.
-Merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluk paylaşımı, halkın ihtiyaçlarını gözeterek, en üst düzeyde katılım sağlanabilecek şekilde belirlenmelidir. Yerel yönetimler güçlendirilmeli, bu doğrultuda ilk adım olarak Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı üzerindeki şerhler kaldırılmalıdır.
-Cumhurbaşkanlığı makamı, Anayasayı çiğneyen pozisyondan kurtarılmalı, Anayasal sınırlar içine çekilerek, demokratik süreç içerisinde anayasaya saygılı bir Cumhurbaşkanı’nın göreve gelmesi sağlanmalıdır.
-Düşünce ve ifade özgürlüğü, örgütlenme, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlükleri başta olmak üzere temel hak ve özgürlükler önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
-Aileden başlayarak, hayatın her alanında ve devlette her türlü otoriterleşmeye son verilmelidir.
-Basın özgürlüğü önündeki tüm engeller kaldırılmalı, tutuklu gazeteciler ayıbına son verilmeli, medya 4. kuvvet olarak anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.
-Kürt sorunu salt güvenlikçi politikalarla çözülemez. Toplumsal barış, yalancı çözüm süreçleri ile inşa edilemez. Etnik köken ve inanç temelinde siyaset kıskacına alınmış olan sorun, barışın toplumsallaştırılmasını hedefleyen Üçüncü Yol Perspektifi ile aşılmalıdır. Kürt sorunu eşit yurttaşlık temelinde, milletin temsil edildiği TBMM zemininde toplumsal uzlaşma ve ortak akıl ekseninde çözülmelidir.
-Laiklik, inançların ve yaşam tarzlarının güvencesidir. Devletin tüm inançlara saygılı, tüm inançlara eşit mesafede olacağı bir laiklik anlayışı güçlü bir şekilde kurulmalıdır.
-Her türlü ayrımcılığa ve ekonomik, toplumsal, siyasal eşitsizliklere karşı topyekûn mücadele edilmelidir. Hak ve eşitlik temelinde kadınlar ve gençler desteklenmeli, engellilere ve toplumun dezavantajlı kesimlerine fırsat eşitliği sağlanmalıdır.
-Kalkınmayı yalnızca zenginleşme olarak anlayan yaklaşıma son verilmeli, insani kalkınma öncelikleri gözetilmelidir. Yüksek teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli üretim yapan, kalkınmanın merkezine insanı koyan, güçlü ekonomi ile zengin bir refah toplumu yaratılmalıdır.
-İnsanı, çevreyi ve doğal yaşamı yok sayan, para kazanma hırsını her türlü toplumsal, insani değerin önüne koyan üretim anlayışına son verilmelidir. Küresel ısınma ve çevre kirliliğine karşı ekonomide dönüşüm ve sürdürülebilirlik sağlanmalıdır.
-Sosyal devlet kurulmalı, hak temelli uygulamalarla zenginliğin adaletli paylaşımı ve sosyal adalet sağlanmalıdır.
-Eğitim reformuyla, aklın ve bilimsel düşüncenin egemen olduğu, bilgi çağını yakalamış, evrensel değerlerle donatılmış bir eğitim sistemi kurulmalı, eğitim kalkınmanın temeli ve motor gücü olarak çağdaş bir anlayışla ele alınmalıdır.
-Üniversitelerin üzerindeki iktidar baskısı kaldırılmalı, akademik özgürlüğün temel koşulları sağlanmalıdır.
-Sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmak her yurttaşın anayasal hakkıdır. Ücretsiz ve kaliteli sağlık hizmeti sağlayan, sosyal adaleti temel alan bir sağlık politikası inşa edilmelidir.
- ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesi ekseninde, yayılmacı ve maceracı tuzaklara düşmeden, komşularla iyi ilişkileri esas alan, AB üyeliğini hedefleyen, inanç ve mezhep odaklı siyaseti dışlayan bir dış politika oluşturulmalıdır.
-Ülkenin her yerinde huzur ve barışın tesis edildiği, terör saldırıları karşısında vatandaşların can güvenliğinin sağlandığı, insan haklarına saygılı bir güvenlik politikası oluşturulmalıdır.”