'Katili affetme yetkisini kendimde göremem'
Başbakan Erdoğan, 'Türkiye Kürdistanı' ifadesini kullanan Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'i eleştirdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, Diyabakır'daki konuşmasında kullandığı 'Kürdistan' ifadesinin muhalefet partileri tarafından eleştirilmesinin 'manidar' olduğunu söyledi, Osman Baydemir'in kullandığı 'Türkiye Kürdistanı' ifadesini ise eleştirdi.
Bu tür ifadelerin toplum içinde rahatsızlıklara neden olduğunu kaydeden Erdoğan, "Güzel bir hafta sonundan sonra şık olmadı" dedi.
"Dağdakilerin indiğini, cezaevlerinin boşaldığını..." sözlerinin kamuoyunda 'genel af' olarak algılanmasına da değinen Erdoğan, iddiaları kesin bir dille yalanladı, "Katili affetme yetkisini kendimde göremem" diye konuştu.
Erdoğan, son günlerde sıkça tartışılan 'dershanelerin kapatılması' konusuna da değindi.
Dershanelerin okula dönüştürülmesi için gerekli teşviklerin verileceğini dile getiren Erdoğan, "Niye acaba okula yanalışmıyor da illa 'dershane' deniliyor? Onlar bize bunu anlatamıyor. Biz de bunu anlamakta zorlanıyoruz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Diyarbakır'daki buluşma birçok yönüyle çözüm sürecini güçlendiren bir adım oldu. Sayın Barzani'nin ve Şivan Perwer'in katılması geçekten buna farklı bir güç kattı. İlk gün yaklaşık 60 bin Diyarbakırlı bir araya geldi.
Sayın Barzani'nin konuşması bu buluşmanın bir milat olması bakımından önemliydi. Bir barış havasını bu kucaklaşmayla gerçekleştirmiş olduk. Belki ertelenmişti ama böyle bir buluşmanın gerçekleşmesi cesaret işiydi.
Şivan Perwer'in 28 yıl sonra ülkesine gelmesi, üzerinde konuşulması gereken konular. Vatandaşlık konusunda da isterse, elimizden geleni yapacağımızı kendisine söyledim. Şivan bize cevabı verecek, biz de üzerimize düşebi yapacağız.
Kürdistan ifadesinden muhalefetin rahatsız olması manidar. Bunlar tarihi bilmiyorlar. Irak anayasasında Kürdistan bölgesi olarak geçer. Bu onların anayasal ismidir. Gazi Mustafa Kemal'in imzaladığı bir kararname var elimde. Burada Kürdistan ifadesi yer alıyor.
Gazi'nin aynı şekilde Lazistan ve Kürdistan ifadelerini kullandığı konuşmaları var. Bu ifadeleri kullanan Gazi Mustafa Kemal bölücü mü? Bana bölücü diyenler Mustafa Kemal'i nereye koyacaklar. İşi Osmanlı'ya götürecek olursak zaten orada her şey açık ve net ortada.
Türkiye ile ilgil yaklaşım konusunda bunu bizim kabul etmemiz asla mümkün değil. (Türkiye Kürdistanı) Ne benden böyle bir sadır olmuştur ne ben böyle bir ifade kullanmışımdır. Bu ifadeler belli kesimleri tahrik etmekten başka bir işe yaramaz.
Diyabakır Belediye Başkanı'nın böyle bir ifade kullanması şık olmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ismi bellidir. Kendi bölgesinin ismi de bellidir; Güneydoğu Anadolu Bölgesi'dir. Bu tür şeyler toplum içinde rahatsızlıklara neden olur. Güzel bir hafta sonundan sonra böyle ifadelerinin kullanılması şık olmamıştır.
Ben genel af konusunda bir ifade kullanmadım. Bir Uşak konuşmam vardır. Orada çok açık söyledim. Katili affetme yetkisini kendimde göremem. Af yetkisi maktulün varislerine aittir. O şehit ailelerine onun hesabını nasıl verebiliriz?
Sayın Barzani genel afla ilgili bir ifade kullanmışsa yanlış yapmıştır. Böyle bir şey aramızda geçmiş değildir. Böyle bir şeyi söylemek onun da ilgi alanında değil, bizim de... Bu konuda yargı hükmünü vermiştir ve bu hüküm cereyan etmektedir.
Siyasi partilerin genel başkanları bizi anlamıyorsa bize hain diyorlarsa onların demesiyle biz hain olmuyoruz. Bizim için milletin ne dediği önemlidir. Muhalefet partileri niçin doğu ve güneydoğuda siyaset yapmıyorlar? Gitsinler burada siyaset yapsınlar ki demokrasi güçlensin. Biz devamlı dolaşıyoruz, halkımızla bütünleşiyoruz. Ankara'ya mahkum değiliz. Diyarbakır'da bayraklarımız doluydu ne oldu, kıyamet mi koptu?
Diyarbakır'da şu ifadeyi kullandım, tek millet, tek vatan tek devlet, tek bayrak... Millet denilince ne anlaşılıyor. Bu kavramın içinde hangi etnik unsur varsa bunun içinde yer alır. Anayasa çalışmalarının da tıkandığı yer burası. Diyabakır'da biz neyin mesajını verdik, birlik olalım dedik. Aynı şeyler söylendiğine göre burada ayrım nerede? Kendi yapamadıklarını AK Parti yaptığı için rahatsız oluyorlar. Biz bunun devamını da yapacağız. Onlar sorumluluk makamında değiller.
Onların sırtında küfe yok, bizim sırtımızda küfe var. Bunları iktidar başarınca rahatızlık oluyor. Atılan her iyi adıma bariyer oluşturmak bizi güçlü ülke yapmaya değil zayıflamaya götürür.
"Bir kritik eşik vardı, biz bu eşiği aşmış bulunuyoruz. Demokratikleşme paketiyle attığımız adımlar var. Bir de şimdi yasal düzenleme var. Zannediyorum önümüzdeki günlerde parlamentoya sevk edilecek. Bizim geri dönme gibi bir niyetimiz yok.
Her zaman söylüyoruz, durmak yok, yola devam. PKK’nın geri çıkışı yüzde 20 dolayındaydı ama sonra onlar bir nokta koydular. Temenni ederim devam ettirirler. Bizim arkadaşlarımız, istihbarat teşkilatımız İmralı konusunda üzerine düşeni yapıyor.
İstihbarat teşkilatımız görevini yapmaya devam ediyor. İmralı'da zaman zaman ziyaretler yapılıyor. Umarız bunun da sürece katkısı olur. Muhalefet buna ne der bilmiyoruz ama biz stratejimizi bu şekilde oluşturduk.
Barzani, PYD'deki gelişmeler üzerine sert bir açıklama yaptı. Bu açıklama bizim tavrımıza paralel bir açıklama. Bu açıklama sonrası Suriye'nin kuzeyinde olumsuz gelişmeler yaşandı. Barzani yönetimiyle kopmuş durumdalar. Bizim Kuzey Suriye'de onların belirlediği bir oluşuma olumlu bakmamız mümkün değildir.
İşadamlarımız bazı bölgelerde risk almayı sevmiyorlar. Yapılan saldırılar girişimcileri rahatsız ediyor. Yani Hakkari'ye havalimanı kazandıracaksın ama bu engelleniyor. Bunun karşısında durmaları lazım ama yapmıyorlar. Hakkarili kardeşlerimin uçakla seyahat etmeye hakkı yok mu?
60 maddeyi Meclis'ten geçirelim dedik. 1 hafta sonra geldiler, diğer partilerin katılımıyla geçirilmesi lazım dediler. Buradan söylüyorum, 60 madde içinde ne değiştirmek istiyorlarsa biz varız.
DERSHANELERİN KAPATILMASI
Dershanelerle ilglili polemiğin içine girmek istemedim. Bu polemiği çirkin buldum. Dersanelerin kapatılması bugün gündeme gelmiş bir konu değil. 1980'lerden bu yana gündeme gelmiş bir konu.
İktidar olduğumuzda, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e artık bu dersaneler konusunu bir çözüme kavuşturalım artık bunu dönüşüm projesi olarak sizden istiyorum' dedim.
Sağlık konusunda attığımız adımlarda da önümüze engeller çıktı. Sonunda bu hedefe ulaştık bunu çözdük. Dershaneler konusunda da süreç uzadı gitti. Milli eğitim bakanlarının hepsinden bunu istedim.
Ve son dönemde bu işi bitirmemiz gerekiyor. Bu dönüşümü eğitimde de başarmamız gerekiyor. Arkadaşlarımız belirli çalışmaları yaptı. Hazırlanan bu taslak daha bize sunulmadan atılan gazete başlıkları çok çirkindi. 'Bir gece baskını' başlığı yenilir yutulur değildi.
Bu taslak Meclis'e gelmiş mi? Bir taraftan taslak diyeceksin, bir taraftan 'gece baskını' diyeceksin. Gece baskını olacaksa bu yeni başlamadı. 2003'ten bu yana görüşülen bir konu. Bu konuda bir kararlılığımız var. Biz bu konuda gelin samimi olalım diyoruz. Sizden hizmet almaksa hizmet alalım. Bu dershaneleri okula dönüştürelim. Sınıflarda boşluk mu oldu? Size öğrenci verelim. Veremiyorsak, maliyeti neyse o ücreti verelim ve siz burada rahatlıkla bunu devam ettirin.
Merdiven altı dershanecilik sürecini bitirmemiz lazım. Öğretmenleri de devlet kurumlarında istihdam edelim. Gerekirse size arsa verebiliriz diyoruz. Ucuz kredi verebiliriz. Teşviklerimize rağmen peki niye acaba okula yanalışmıyor da illa 'dershane' deniliyor? Onlar bize bunu anlatamıyor. Biz de bunu anlamakta zorlanıyoruz.
Burada bir şey çok önemli. Bu dershanelerin öğrenci profili fen ve sosyal bilimler liselerindeki öğrencilerin yüzde 95'i dershanelere gidiyor. Anadolu liseleri öğrencilerinin yüzde 91'i gidiyor. Bu liselerdeki öğrencilerin ünivesiteye girme oranı neredeyse yüzde 100'dür. Sen bu çocukları alıyorsun, sadece test teknikleri noktasında bazı şeyler öğretiyorsunuz. Bu çocuklar gerekli altyapıyı zaten devletin okullarında alıyor. Sonra başarılı olunca sırtına bir tane tişört giydiriyorsun 'onları bu hale getirdik' diyorsun.
Lise öğrencilerine baktığınızda yüzde 15'i dershaneye gidiyor. Haberlerde yer alıyor; dershane borcu intihara sürükledi diye. İsteniyorsa bunları devlete veririz deniliyor. Kusura bakmasınlar biz darbe hükümeti değiliz. Çok istiyorsanız kurun okulları biz sizden hizmet alımı yapalım. Bu çocukları sadece 3-6 ay değil, alın ortaokulda lisede yetiştirin, teşvikse teşvik bu şekilde çok daha faydalı hizmetinizi yapın.
Biz böyle bir gayretin içindeyken gece baskını şeklinde çirkin bir yaklaşımın olması hakikaten bizi ciddi manada üzmüştür. Bir de tabi yalan yanlış haberler... Mesela etüt salonları kapatılıyor, okuma salonları kapatılıyor, böyle bir şey yok. Ortaya çıkmış bir tasarı dahi yok. Bugüne kadar bir çok taslak hazırlanmış, öncesini bilenler yine böyle olacak zannediyorlar. Mesela çok ilginç rakamlar kullandılar; uymayanlar için 500 bin lira ceza. Böyle açıklanmış bi ceza yok. Uymayanlara tabii ki bir müeyyide uygulanacaktır, arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyor. Bu dönüşüm projesine uyulması lazım.
Biz istiyoruz ki çocuklarımız yarış atı olmasın. Bu çocuklarımız cumartesi-pazar, anne-babası, arkdaşlarıyla oynasınlar, çocukluğunu yaşasınlar. Hiçbirisi çocukluğunu yaşayamıyor. Maalesef bundan mahrumlar. Attığımız adımlar buna yönelik."
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.