İnternet cafe'den de olsa "inadına" devam!
Temmuz sıcağı ile birlikte Sözcü18.com olarak hayli zor günler geçiriyoruz...
“Bireysel sıkıntı” okuyucu ile hangi oranda paylaşılabilir, bilemem ama…
Sözcü18.com olarak bugüne kadar yaşadığımız maddi-manevi birçok sıkıntıyı “kol kırılır yen içinde kalır” düşüncesiyle birlikte “bela benim belam, faturasını da ben öderim” mantığından yola çıkarak kendi içimde yaşadım…
GELİŞEN OLAYLAR…
Birçoğunuzun bildiği gibi Çankırı Postası web sayfasında “Ali Haydar Öner evlendi” başlığı ile yayımlanan haberle ilgili olarak ben ve E.Ş hakkında “maddi tazminat” talebi ile mahkemeye giden N.K, 2010’un son günlerinde alınan karar ile 15.000 (on beş bin) TL almaya hak kazandı!
Yerel mahkemenin verdiği böylesine ağır tazminat kararını (düzenli geliri olmayan, sosyal güvencesi bulunmayan) bir “davalı” olarak Yargıtay’a götürdüm. Kararla ilgili olarak 4. Hukuk Dairesi henüz bir karar almadı. Sanıyorum 1 Ağustos'da başlayacak Adli Tatil dönüşü sonrası dosya görüşülecek ve de çok büyük ihtimalle yerel mahkemenin almış olduğu karar “lehimize” bozularak yeniden yargılama süreci yaşayacağız.
Dava sürecinde bunlar yaşanırken; Davacı N.K avukatı aracılığı ile alacak tutarı (vekalet ücreti ve masraflar dahil) 19.200 TL üzerinden “haciz işlemi” başlatarak Ankara’da ikamet ettiğim evime gelerek, başta bilgisayarım olmak üzere evdeki tüm beyaz ve elektronik eşyayı haczetti ve depoya taşıdı!
35 YILLIK MESLEK HAYATIMDA
YAŞADIĞIM İLK OLAY VE…
Diyorlar ya “hukukun üstünlüğü” (!) söylenecek çok fazla laf olmuyor!
Ancak gördüğüm o ki; davacı N.K. avukatı ile birlikte yaşanan süreci adeta “kan davasına” dönüştürdüler…
Davacı kendince ne düşünüyor (haklı da olabilir) ama yaşadığım durumu ne kendime ne de mesleğime yakıştıramıyorum!
Samimi olarak ifade edeyim ki, çok farklı gel-gitler yaşadığım şu günlerde mevcut şartlar altında Sözcü18.com adresi ile birlikte yaptığımız yayını “sonlandırma” gereğini fazlasıyla hissettim!
Hatta hatta geçtiğimiz Cuma günü akşam saatlerinde “Bu iş buraya kadar (mış)” (!) şeklinde başlığımı ve haber metnini de hazırlamıştım!
Kapanış tarihi olarak da “18 Temmuz 2011 Pazartesi saat 24.00” demiştim!
“Demiştim” diyorum çünkü “kapanış tarihi”nin 18 Temmuz’a denk gelmesi :)) ile birlikte sevgili dostum İbrahim Zencirci ile yaptığım ve bana moral veren telefon görüşmesi sonrası “Buraya kadar(mış)” başlıklı haberi servis etmedim!
BUGÜN GELDİĞİMİZ NOKTADA…
Bugün saat 13.30 ila 14.30 arasında yaşadığım o tatsız sahnelerden sonra sizlere bu satırları “internet cafe”den kaleme alıyorum…
NEDEN Mİ?
Düşüncem o ki, yerel mahkemenin şimdilik “aleyhimizde” aldığı ve bizlere böylesine olayları yaşatan “o kararın” Yargıtay tarafından bozulacağına olan inancım nedeniyle;
Sözcü18.com haber portalımızın İnternet cafe üzerinden (bilgisayarım da haczedildiğinden) de olsa yayınımızı sürdürdüğümüzü ve de sürdüreceğimizi, siz saygıdeğer okuyucularımızın bilmesini istedim.
Gün “dik durma”, gün “boyun eğmeme” ve de gün “çok daha fazla hesap sorma” günü…
Kalemimizi de “haczedecek” değiller ya!
Saygılarımla…
Vedat Beki - editör