Bahattin AYHAN
İmamlar ve muhtarlar!
Köy okulları kapatılıp taşıma eğitime geçildikten sonra öğretmenler ilçe merkezinde ve birkaç belde de halkın arasında bulunuyorlar. Geçmişte kırsal kesimde köy muhtarı, imamı ve öğretmeni birlikte köyün yönetici durumunda idiler. Toplum kalkınması yönünde memleketimize büyük yararları oldu.
Günümüzde her köyde en az bir bazı köylerde üç cami bulunuyor. Bu ne demek nerden baksanız üçyüzün üzerinde din görevlisi köylerde hizmet veriyor demektir. Bir bu kadar da muhtar görev yapıyor. Peki toplum kalkınmasına katkıları oluyor mu? Bu sorunun yanıtı gönül isterdi ki 'evet' olsun ama maalesef HAYIR.
Özellikle Çankırı İnanç Rehberi adlı çalışmamı hazırlarken çok sayıda köye gittim ve köydeki din görevlilerini yakından tanıma olanağı buldum. Tabi bu arada muhtarları da. Birkaç muhtar ve din görevlisi dışında hepsi de iyi insanlar. Tek eksikleri görevlerini tek düze olarak yapmaları. Muhtarlar köy yasasını bilmiyorlar. Din görevlileri de sadece camideki görevlerini yerine getiriyorlar. Tabi bir de son yıllarda verilen malum görevleri? Ne olduğunu biliyorsunuz.
Sayıca bir elin parmaklarını geçmeyen birkaç din görevlisi ile karşılaştım. Yabancı dil biliyorlar, bilgisayara hakimler. Fotoğraf tekniğini de öğrenmişler. Dünya ile haberleşip bilgi, görgü ve deneyimlerini paylaşıyorlar.
Camilerin avlusunda sebze, meyve yetiştiriyorlar. Köylüye örnek oluyorlar. Çağın nimetlerini köylünün hizmetine sunuyorlar. Muhtarlar içinde ise çok azı muhtarlığın ne olduğunun farkında. Çoğu mühür kimde ise sultan odur görüşünde. Köyde lider olmuşlar ama önder olamamışlar. Suçlamamak lazım.
Yerel yönetimlerin hizmet içi eğitim vererek muhtar ve din görevlilerini bilgilendirmeleri, bilgi ile donatmaları gerekir. Muhtarlara en azından sorumlulukları, din görevlilerine de sadece dini aydınlanma değil halka hakkını, hukukunu aramasını öğretmeleri yönünde yol gösterici olmaları sağlanmalı.
Şu soruyu soralım. Köyde yaşayan kaç kişi kalkınma ajansının veya tarımsal destek kurumunun neye nasıl kredi verdiğini, yardımcı olduğunu biliyor mu? Bilmiyor. Çok hazindir ki gezdiğim köylerde ne ziraatçi ve ne de veterinere rastladım. Buradan da köylünün ayağına gidilerek bilgilendirilmediğini rahatça söyleyebilirim.
Peki tarım desteklerinden kim yararlanıyor?
Uyanık birkaç muhtar dışında hiç kimse.
Ya kalkınma ajansının olanaklarından yararlanan var mı dersiniz?
Maalesef o da çok düşük seviyede. Sinop, Kastamonu illeri arasında en alt düzeyde proje veriliyor. İlçe bazında toplantılar yaptıklarını ifade eden yetkililere şunu sormalı. Suçlu vatandaş mı yoksa yerinden kalkmayanlar mı?
En azından bir şekilde koordine edilerek üreticileri bir araya toplayarak kredi, proje konuları yanında, hangi alanlarda ne gibi üretim yapabilirler bilgilendirmeleri gerekir diye düşünüyorum.
Bilgilendirdiklerini söyleyeceklerdir. O zaman hani tesis, hani üretim diye sormak gerekir.
Bir örnek vermek isterim. 30 dönümlük arazisi olan veya bu miktar araziyi birleştirebilenler için 300 keçiyi beslemek ve ürün almak mümkün. Çankırı koşullarına çok uygun Maltız Saanew keçilerinden bahsetmek istiyorum. Hem yavruluyor, hem süt veriyor. İç Anadolu koşullarına yani soğuk ve sıcağa dayanıklılar. Tek zorluk yem ve suyun karışıksız, katkısız ve temiz olması gerekiyor. Yani doğal olacak.
Başka bir iki konu da devekuşu üretimi. Bu konuda Karaşeyh civarında bir yetiştirici vardı maalesef kapatmış. Orta Özlü’de Çinçilya yetiştiriliyordu, devam ediyor mu bilmiyorum. Çinçilya kürkünün pazarlama sorunu bulunmuyor. Meraklıları tarım müdürlüklerinden veya en azından internet arama motorlarında Maltız keçisi, deve kuşu, çinçilya hakkında bilgi edinebilirler.
Yeter ki ilgililer girişimcilere zorluk çıkarmasın, yardımcı olsunlar. Çok şey mi hayal ediyorum dersiniz?
Süt keçisi yetiştiriciliği o kadar zor olmasa gerek. Temiz hava, temiz gıda tek istekleri bu...