İlker Başbuğ’dan ‘hayali darbe senaryoları’ hakkında açıklama
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmaları konusunda hedef haline getirilince avukatları aracılığıyla önemli bir açıklama yayınladı.
Avukatlar İlkay Sezer ve Hilal Demirelli imzalı açıklamada, 26’ncı Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Başbuğ’un adının karıştırıldığı hayali darbe senaryolarına ilişkin şu ifadeler kullanıldı:
“Bugünlerde müvekkilimizin de adının karıştırıldığı hayali senaryolar, FETÖ’nün geçmişte ürettiği komploları ve bu komplolara zemin hazırlamak için yapılan kamuoyu oluşturma süreçlerini hatırlatmaktadır.”
Açıklamada, Başbuğ’un 15 Temmuz darbe teşebbüsünü lanetlediği ve darbenin iç yüzünü ortaya koyan ilk kitaplardan birini yazdığının da altı çizildi.
İŞTE O AÇIKLAMA
"1. Son günlerde müvekkilimiz Sayın İlker Başbuğ’un adının hayali bazı senaryolarla gündeme getirildiğini görmekteyiz.
Sayın Başbuğ’un 25 Ocak 2010 tarihinde Genelkurmay Başkanı olarak ifade ettiği 'Demokrasilerde en önemli olan husus, iktidarların seçimlerle, demokratik yöntemlerle el değiştirmesidir' sözleri onun demokrasiye olan inancını net olarak ortaya koymaktadır.
Genelkurmay Başkanlığı görevine başladığı ilk günden itibaren FETO’nün hedefi olmuş Sayın İlker Başbuğ, 15 Temmuz darbe girişimini lanetlemiş ve darbenin iç yüzünü ortaya koyan ilk kitaplardan birini yazmış kişidir.
Bugünlerde müvekkilimizin adının da karıştırıldığı hayali senaryolar, FETÖ’nün geçmişte ürettiği komploları ve bu komplolara zemin hazırlamak için yapılan kamuoyu oluşturma süreçlerini hatırlatmaktadır.
Hayali komplolara müvekkilimizin adını karıştıranlar, müvekkilimizin 28 Ocak 2020 tarihinde bir televizyon programındaki 26 Haziran 2009 tarihinde yapılan yasa değişikliğine ilişkin açıklamalarının zamanlamasına dikkati çekmektedirler.
Müvekkilimiz, söz konusu yasa değişikliğine ilişkin görüşlerini ilk defa bu programda açıklamamıştır. Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde 07 Ekim 2015 tarihli temyiz duruşmasında “Olaylar, yasa değişikliğinin zamanlaması, yasa değişikliklerinden nasıl ve kimlerin faydalandığı, bu yasa değişikliklerinin cemaat (FETÖ) tarafından istenildiğini göstermektedir” şeklinde ifade etmiştir.
Ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında kurulan Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nda 03 Kasım 2016 günü yaptığı konuşmanın kapanışında “Yasa değişikliği karşı tarafa (FETÖ) büyük bir cesaret vermiştir, elimizi de bağlamıştır” şeklinde 26 Haziran 2009 günü yapılan yasa değişikliğine ilişkin görüşünü ifade etmiştir. Müvekkilimizin televizyon programında bu konuya ilişkin soruya vermiş olduğu yanıt, aslında bu konuya ilişkin görüşlerinin tekrarından ibarettir. Netice olarak, verilen cevaba ilişkin üretilen komploların ne kadar akıl dışı olduğu görülmektedir.
İç siyasi tartışmaların dışında olmayı arzulayan müvekkilimizin daha önce de defalarca ifade ettiği gibi, bir siyasi beklentisi yoktur.
Müvekkilimiz için her şeyden önce vatan topraklarımızın ve milletimizin birlik, bütünlüğünün korunması gelmektedir. Bu nedenle de müvekkilimiz, gerekli gördüğü durumlarda, doğru bildiği hususları ifade etmektedir.
Müvekkilimiz Sayın Başbuğ’un adını hayali komplolara karıştıranlara karşı yasal haklarımızın saklı olduğu kamuoyuna saygıyla duyurulur."
O YASAYA İŞARET ETMİŞTİ
İlker Başbuğ’un geçen haftalarda özel bir televizyon kanalında yaptığı FETÖ’nün siyasi ayağına ilişkin değerlendirmeler, AKP kanadında büyük tepki çekmiş ve bazı milletvekilleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın isteği üzerine Başbuğ hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Ergenekon Kumpası’ndan 26 ay hapis yatan eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, söz konusu yorumlarında FETÖ’nün siyasi ayağına ilişkin bazı tespitlerde bulunmuştu.
Haziran 2019'da TBMM'den geçirilen torba yasadaki “askerlerin özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının önünü açan” maddeyi hatırlatan Başbuğ, “26 Haziran 2009'daki kanun teklifini getiren siyasiler araştırılsın. FETÖ'nün siyasi ayağı yok dersek gerçek inkar olur” demişti.