İktidara eleştiri mi? Buyurun…

Sözcü18’de yazmaya başladığımdan bu yana, evet, çoğunlukla muhalefeti eleştirdim ve kendimce yanlış ve garip görünen davranışlarına temas ettim. Bunun niyesini, niçinini açıklamayacağım çünkü önceki yazılarımda zaten bunu da ortaya koymuştum.

Yazılarıma gelen yorumlar ve tepkiler için teşekkür ediyorum. Sağolsun, okuyucular beni eleştiren veya tebrik eden yorumlarıyla hem benim de varsa hatalarımı gösteriyorlar hem de yönlendiriyorlar. İşte bu yazı da bu minval üzre kaleme alınıyor. Bazı okuyucular haklı olarak niye hep muhalefete yüklendiğimi (haklı yönlerim olduğunu teslim ederek de olsa) ve niçin iktidar aleyhinde bir şeyler söylemediğimi vurgulayarak, tabiri caizse hem nalına hem mıhına bir tavır sergilememi istiyorlar. Haklılar… Hadi gelin biraz da bunu yapalım.

Üçüncü büyük seçimden de oylarını artırarak çıkan ve tek başına iktidar olma başarısını devam ettiren bir partiye ve yönetimine eleştiri getirebilmek için, eğer bu partiye muhalifseniz bir çok argüman bulur ve söyleyebilirsiniz; ama bu ileri sürdüğünüz argümanların ne kadarının doğru ve tutarlı olduğu tartışmalıdır; çünkü bir parti üç dönem iktidar koltuğuna oturabiliyorsa, bu, milletin o partinin icraatlarını beğendiğini ve tasvip ettiğini gösterir. Yok eğer, siz de o gerzek manken gibi çobanın oyu ile sizinkini bir tutmuyor ya da bu millet koyundur nereye gütsen gider diyorsanız veyahut ta bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam diye o partiye oy veren insanları hor görüyorsanız; kısacası çoğunluğun tercihini aşağılıyorsanız tabiidir ki bu iktidarın ne icraatlarını beğenirsiniz ne de kendisini… Bu, bir parti bağnazlığıdır.

Öte yandan bunun tersi de doğrudur. Bu partiyi beğeniyor ve oy veriyorsanız, bu partinin her yaptığını doğru bulabilir ve ne yaparsa yapsın tasvip edebilirsiniz. Yani, diğer türlü bir bağnazlık içinde olabilirsiniz.

Ülkemizin genel anlamda “sıkıntısı” da budur işte. Ya siyah ya beyaz mantığı. Ya biri, ya da diğeri. Ortası, grisi yok. Yani hem beyaz hem de siyah diye bir şey söz konusu değil. Muhalifseniz iktidarın her yaptığı tu kaka, iktidar yanlısı iseniz de her yaptığı bal şeker…

Bu satırların yazarının bugüne kadarki yazılarında ağırlıklı olarak muhalefeti eleştirmesinin sebebi, bu görevi adam gibi, layıkıyla yapamamaları, bunun sonucunda da sağlıklı bir demokratik ortamın oluşmamasıdır. Muhalefetin görevi eğer sadece ve sadece iktidara gelmek ve bunun adına iktidarın her yaptığına bir kulp bulmak, karalamaksa işte ben bu anlayışı eleştiriyorum. Gerçekten bu iktidarın her yaptığı mı kötü? Ya da, gerçeği kendi içine itiraf edip kamuoyuna muhalefetçilik yapıyoruz görüntüsü mü veriyorlar, o da ayrı bir soru işareti.

Benim iktidarı övme ya da yerme gibi bir kalkış noktam olmadı; çünkü övsen ne yazar, zaten milletin iki kişisinden birinin oyunu alıyorlar; yersem kaç yazar, her şeye rağmen oylarını zaten artırıyorlar. Peki bunun sebebi ne ve kim? Benim gibiler ve benim gibilerin yazıları mı?

Tekrar altını çiziyorum: Benim derdim ve kaygım muhalefetteki partilerin iktidara gelmesi değil; gelseler de bu ülkeye hizmet edecekleri şüphe götürür. Benim derdim ve kaygım muhalefetin bu misyonunu layıkıyla yerine getirmesidir. Sağlıklı demokrasi için…

Şimdi siyah-beyaz saplantısından sıyrılıp iktidarın da yaptığı hataları şöyle bir gözden geçirelim. Hoş, bunlar da “bence” olan eleştirilerdir; kimileri de bunlara katılmayabilir. Normaldir…

Öncelikli olarak, hükümetin yaptığı en önemli hata, kendisini “Habur” kepazeliğiyle özdeşleştiren “Kürt açılımı” fiyaskosudur. Başlangıç ve yapılış amacı ne kadar iyiniyetli ise de sonraki gelişmeler bu açılım sürecini komediye dönüştürmüştür. Kürt vatandaşların insani ihtiyaç ve haklarına ilişkin atılan adımların terörü bitireceği yanılgısı üzerine bina edilen bu açılım daha temelden çökmüştür. Bunun yanında terörle mücadele yöntemi açısından da kararlı ve kesin adımlar atmakta zafiyet içinde olunmuştur. Kısacası, iktidar kürt sorunu ve terör konusunda çuvallamıştır. Yani, “açılım” yapmakla terörün belini kırabileceği yanılgısına düşmüştür.

İktidarın ikinci ve yine eksik ve güdük kalan açılımı Alevilere ilişkin olanıdır. Alevi vatandaşların birtakım isteklerine yönelik adımlar atacağına dair sözler ve vaatler veren iktidar hangi sebeplerdendir bilinmez, bu açılım sürecini de yürütememiştir.

İktidarın bir başka eleştirilecek yönü, yargıyla ilişkilidir. “Hükümetin emrinde yargı” görüntüsünün oluşmasına ya da kamuoyunda böyle bir intibaın uyanmasına yol açacak davranışlar, bu iktidarın eksi hanesine yazılmıştır. En son, Deniz Feneri davasıyla ilgili olarak, davanın savcılarının görevden alınmaları, bu konudaki kanaati neredeyse pekiştirmiştir.

Bir başka eleştirilecek konu da, kadrolaşmadır. Hemen hern iktidarın yaptığı (ve yapanla tarafından normal addedilen) kadrolaşma icraatı da bir eleştiri hususudur. “Ben yaptım oldu” mantığıyla önemli-önemsiz her makama “aynı kafadan” insanların (üstelik  liyakatine dikkat edilmeksizin) getirilmesi hoş görülecek bir şey değildir.

İşte kabataslak ve ana hatlarıyla iktidar eleştirisi de budur. Türkiye’de, muhalifler de, benim gibilerin iktidarı eleştirdiği kadar da olsa, iktidarın yaptığı iyi şeylere iyi dedikleri gün, inanın her şey milletimiz ve ülkemiz için çok daha iyi olacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
7 Yorum