Metin YILMAZ
Hasip Dede Efendi’ye ait mühürler gün ışığına çıktı!
Çankırı Mevlevihanesi'nin son postnişini Hasip Dede Efendi'ye ait mühürler gün ışığına çıktı.
Koleksiyoner Ulaş Yıldırım’ın gönderdiği mesaj şöyle:
"Size Hasip Dede’nin torunu Ayhan Ersunan Bey üzerinden ulaşıyorum. Tarihin çeşitli dönemlerine ait pek çok farklı gruptan eserlerden oluşan bir koleksiyonum bulunmakta ve sahibi olduğum her eserin ardındaki hikâyeyi öğrenmeye özen gösteriyorum. Koleksiyonumda Osmanlı dönemine ait mühürler arasında yeni tercüme edilen iki tane mühür bulunmakta; birinde 'Kengiri Mevlevihanesi Postnişini 1330' yazmakta, diğerinde ise 'Samsun Mevlevihanesi Postnişini Esseyid Şeyh Hasan-Hüseyin Hasip Dede 1330' yazıyor. Kısa bir araştırmayla Çankırı Mevlevihanesi'nin son Postnişini Şeyh Hacı Hasip Dede'nin torunu olarak Ayhan beye ulaştım, o da beni size yönlendirdi. Eğer ulaştığım bilgi doğruysa Hasip Dede Rûmî 1330 yılında zaten Samsun'dan Çankırı'ya geleli olmuştu. Bu iki mühürde de aynı tarihi görmek merak uyandırdı bende, belki sizde bu konuda bir bilgi vardır. Şimdiden teşekkür eder, iyi günler dilerim..."
Aldığım mesaj sonrası görüştüğüm Koleksiyoner Ulaş Yıldırım’a "Hasip Dede Efendi’nin mühürlerini, nasıl temin ettiğini?" sordum: Dedesi Sefa Çöğendir’in bir müddet Ankara’nın Ulus İtfaiye semtinde antikacılık yaptığını, vefatından sonra bıraktığı emanetlerin arasından bu mühürlerin de çıktığını ifade etti. Mühürlerin aynı yıla fakat iki farklı şehre ait olma nedeni Hasip Dede Efendinin aynı yıl içerisinde hem Samsun (Canik), hem de Kengırı (Çankırı) da Postnişin olarak görevlendirilmiş olması.
Bakalım konunun muhatabı Karatekin Üniversitesi, bu orijinal mühürleri Çankırı Mevlevihane’sine geri kazandırabilecek mi?
Hasip Dede Efendi kimdir?
Neyzen Hasip Dede 15 sene Burdur Mevlevihane’sinde musiki öğrettikten sonra Burdur’dan ayrılmış, 1911 yılında Konya’da bulunan Çelebi Hazretleri tarafından Samsun (Canik) Mevlevihane’si Dergâhı şeyhliğine getirilmiştir. 1912 Temmuz’unda Hasip Dede Efendi Çankırı’daki Mevlevihane’ye postnişin olarak vazifelendirilmiştir. Hasip Dedenin zâviyedar olmasıyla birlikte Çankırı Mevlevihanesi, sosyo-kültürel açıdan daha etkin hale gelmiştir. Semâ ayinleri düzenli bir şekilde yapılmaya başlanmış, Kandil ve Ramazan gecelerinde iftar ve sonrasında programlar icra edilmiş, kütüphane zenginleştirilmiş, zaviye eski canlı günlerine kavuşmuştur.
Çankırı'dan 33 derviş, başlarında Hasip Dede ile birlikte Veled Çelebi İzbudak komutasındaki Gönüllü Mevlevî Alayı’na katılmışlardır. Savaş sonrası Çankırı’ya dönen Hasip Dede, tekke ve zâviyelerin kapatılmasına kadar zâviyedarlık görevini devam ettirmiştir. Tekke ve zâviyelerin kapatılmasına dair kanunda, siyasete karışmadıkları takdirde hâlihazırdaki zâviyedarların kayd-ı hayat şartıyla vazife yaptıkları dergâhlarda ikametlerine izin verilmiştir. Aynı durum Hasip Dede için de geçerli olup, onun 1927’de vefatıyla zaviye, Özel İdare’ye geçmiştir. Özel İdare’ye devir sonrası Mevlevihane olarak kullanılan kısım, semahanesiyle birlikte bakımsızlık ve sahipsizlik yüzünden harap olmuş, Taş Mescit, 1940’lı yıllarda askeriye tarafından mühimmat deposu ve ot ambarı olarak kullanılmıştır. Taş Mescit ve türbe ancak 1970’deki yenileme sonrası ziyarete açılmıştır. 19 Temmuz 1927’de vefat eden Hasip Dede, Çankırı Sarı Baba Mezarlığında yatmaktadır.