Hakimden çok çarpıcı "pardon" hikayesi
Hakim Nuh Hüseyin Köse ise, sosyal medya hesabından "Bylock" kararlarıyla ilgili olarak dikkat çekici bir paylaşımda bulundu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaptığı açıklamada 11 bin 480 GSM kullanıcısının ByLock IP'lerine yönlendirildikleri ortaya çıkmıştı. Yani bu kişiler telefonlarına ByLock yüklemedikleri halde, ByLock yüklemiş gibi görünmüştü. Bunun sonrasında Ankara Cumhuriyet Başsavcısı tarafından yaklaşık bin kişinin tahliye edilebileceği ifade edilmişti. Bununla ilgili yazının ilgili başsavcılıklara gönderildiği belirtilmişti.
Hakim Nuh Hüseyin Köse ise, sosyal medya hesabından "Bylock" kararlarıyle ilgili olarak bir paylaşımda bulundu. Köse paylaşımında, geçmişte FETÖ'cülerle mücadele eden demokrat bir yargıçın 1 yıl 2 ay boyunca hakkında hiçbir işlem yapılmadığını ve nezarethaneye atıldığını belirtirken, ayrıca neler yaşadığına da değindi.
Köse, Hakim L.Y'nin FETÖ kumpasına uğradığını ifade ederken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaptığı açıklamayla suçsuz olduğu ortaya çıkan L.Y için, "Bir yargıç bile derdini yargıya anlatamıyorsa vatandaşın vay haline" diye belirtti.
Hakim Nuh Hüseyin Köse'nin Facebook hesabından paylaştığı o yazı şu şekilde:
"İstanbul Anadolu Adliyesi hakim savcı yemekanesinde o günün konusu Hakim L.Y Hanım'da bylock çıktığı ve hakkında gözaltı kararı verildiği haberiydi.
Herkes birbirinin kulağına bir şeyler fısıldadı o günlerde. Kimimiz 'O'nun işi olmaz Fetöyle, bir yanlışlık vardır' derken, kimi de 'ateş olmayan yerden...' diye başlıyordu cümleye. Oysa, bu demokrat yargıç, geçmişte Fetullahçılarla kendi çapında mücadelesiyle de biliniyordu.
Kötü haberi hasta yatağında sosyal medyadan öğrenen hakim hanımın dünyası kararmıştı. Kalp hastasıydı, yalnızdı, şaşkındı, çaresizdi.
Bir hamle yapıp, kendini Kurul'a anlatma telaşıyla Ankara'ya doğru yola çıktı. Ama gözaltı kararını öğrenince hasta haliyle tanımadığı bir kentin nezarethanesine atılmamak için geri döndü İstanbul'a.
Elbette bu durum, O'nun soğuk nezarethaneye atılmasına engel olamadı. Düne kadar hakim iken, artık nezarethane parmaklıklarından dışarıyı seyreden, iyi bir haber umuduyla polislerin gözünün içine bakan silahlı terör örgütü şüphelisiydi.
Parmak izi alındı, duvarın önüne dayanıp, şüpheliler albümüne konulmak üzere fotoğrafı çekildi. Meslekten açığa alınmıştı. Kalp hastası olduğu için salıverildi. Yapayalnız, umutsuz çaresiz kaldı büyük olasılıkla. Bir kaç arkadaşı dışında arayan soranı da yoktu belki. Belki tek şansı, bakımını üstlendiği çocukları olmamasıydı.
1 yıl 2 ay hakkında hiçbir işlem yapılmadı. 2017 Haziranında hakkında düzenlenen iddianamede, yalnızca bylock kullanıcısı olduğu yazılıydı.
Bu sırada Gaziantep ve Antalya bölge adliye mahkemelerinin örgüt suçlarına bakan daireleri, bu durumda olan, yani; hakkında bylock kaydı dışında delil bulunmayan sanıklarla ilgili olarak 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan verilen kararları özetle, 'bylock kayıtlarının ayrıntılı şekilde araştırılması gerekir' gerekçesiyle bozdu. Bozma kararı veren BAM daire başkanları ve üyeleri derhal ve başkanlıkları ellerinden alınarak başka illere atandılar. Onların yerine Gaziantep'te, bu karara muhalif kalan üye başkan yapıldı. Aynı kararname ile yargı bağımsızlığı konusunda peş peşe açıklamalar yapan Yargıçlar Sendikası Başkanı da Ankara'dan Şanlıurfa'ya sürgün edildi.
Heyhat, zaman en iyi ilaçtır derler ya, Ankara'lı bir avukat ve bir bilişimci, 'Mor beyin' isimli bir program keşfettiler. Devletin olanakları ile araştırılmayan, belki de linç edilme korkusuyla araştırılamayan bir konuyu, bu iki şüpheci insan aydınlattılar. Ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, iradeleri dışında 11 bin 480 kişinin Bylock sistemine girdiğini, bunun bir FETÖ kumpası olduğunu, bu nedenle mağdur olanların tahliye işlemine başlandığını açıkladı. Mağdur tutuklular arasında, bir muhalif gazete çalışanı ve bir önemli politikacı da vardı.
Meğer Anadolu Adliyesi yargıcı L.Y Hanım'da 11 bin 480 kişinin çoğu gibi bu kumpasın kurbanıymış. Şimdi mesleğe iadesini bekliyor. Ve 'Acıyla geçen ayların hesabını kim verecek' diye düşünüyor muhakkak.
Bir yargıç bile derdini yargıya anlatamıyorsa vatandaşın vay haline. Şimdi sıra, mağduriyetlerin giderilmesindedir. Yalnızca mor beyin kumpasına uğrayanlar değil, 'bylock konusu ve diğer hususlar incelenmeden örgüt suçundan kolay mahkumiyet kararları verilmesin' şeklinde kararlar verdikleri için mağdur edilen yargı mensuplarının da mağduriyetleri giderilmelidir. Hakkında söylenti dışında bylock gibi dijitaller dahil delil bulunmayan, çocuklarına 'özel görevdeyim' yalanı uydurmak zorunda kalan ve bir yılı aşkın süredir mesleğe dönmeyi bekleyen masumların mağduriyetleri de giderilmelidir.
Yargı, kuşkucu, sorgulayan, adil, cesur, bağımsız avukatlar, yargıçlar ve savcıların; dürüst tanıkların sırtında yükselecek."