'Gezi Davası'nda karar ertelendi... Osman Kavala'ya tahliye çıkmadı
Gezi davasında karar çıkmadı. Mahkeme, Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi. İşte bugünkü davadan ayrıntılar...
Gezi Parkı eylemlerine ilişkin beraat kararının bozulmasının ardından iş insanı Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 17 sanıklı davada, tek tutuklu sanık Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Duruşma 22 Nisan gününe ertelendi.
İŞTE BUGÜNKÜ DAVADA YAŞANANLAR
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 1’i tutuklu, 6’sı tutuksuz, 9’u firari 16 sanığın yargılandığı Gezi Parkı davasında, duruşma savcısı celse arasında mütalaasını açıklamıştı. Açıklanan mütalaada, Osman Kavala ve Ayşe Mücella Yapıcı’nın ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edilirken, 6 sanığın ise ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme’ suçundan 15’er yıldan 20’şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
Mütalaada ayrıca, haklarında yakalama kararı bulunan ve olayların organizatörleri oldukları öne sürülen sanıklar Ayşe Pınar Alabora, Henry Jack Barkey, Can Dündar, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Memet Ali Alabora, Yiğit Aksakoğlu ve İnanç Ekmekçi’nin dava dosyalarının ayrılarak, yakalama kararı infazlarının beklenmesi talep edilmişti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya Ayşe Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman'ın arasında bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar katıldı.
"Adil yargılama yapıldığına inancı kalmadığını" açıklayarak bir süredir duruşmalara katılmayan Osman Kavala ise Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.
Kavala'nın eşi Ayşe Buğra, CHP Milletvekili Mahmut Tanal, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, TİP Milletvekili Ahmet Şık ile bazı konsolosluklardan temsilciler de duruşmaya izleyici olarak katıldı. Duruşma savcısı celse arasında sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrarladığını belirtti. Bunun üzerine söz alan sanık Can Atalay, usule karşı itirazlarını dile getirdi.
13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma öncesi İstanbul Adalet Sarayı önünde basın açıklaması yapıldı.
"UMUT YARGILANAMAZ"
Taksim Dayanışması adına Akif Burak Atlar’ın okuduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi;
“Gezi direnişi Anayasal bir zeminde gerçekleştiği, yargı kararlarıyla iki kez tescillenmesine rağmen hukuka ve gerçeğe aykırı tümüyle mesnetsiz iddialarla üçüncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak, karalanmak isteniyor. İstedikleri sadece bu değil. Gezi’nin haksızlığa, adaletsizliğe, keyfiliğe, dayatmaya, baskıya karşı direnmenin adı olduğu, bir parktan ülkeye ve dünyaya yayılan; kente, doğaya, yaşama sahip çıktıkları, hep bir ağızdan söyledikleri bir şarkı olduğunu unutturmak istiyorlar. Niyetinizi ve korkularınızı biliyoruz, bu beyhude çabalarınızı reddediyoruz
Yıllardır süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma ısrarına inat tekrar söylüyoruz. Gezi direnişini suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz. Sipariş senaryolarınızla milyonlarca insanın demokratik hak ve talepleri için parklarda, meydanlarda, sokaklarda, özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz. Gezi, eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu ülkenin sönmeyecek umududur. Umut yargılanamaz."
"BİR DÜĞMEYE BASILDI, GEZİ DAVASI BOZULDU"
Can Atalay usule ilişkin beyanda bulunmak istedi:
"Esas hakkında savunma yapabilmem için iddia makamının mütalaasını salonda okuması gerekir. Bir yargılama yapmanız için heyete usul taleplerimi iletmek istiyorum. Bizim bu yargılamayı uzatmak gibi bir amacımız yoktur. Biz Gezi’yi savunduk. Soruşturma aşamasında da kovuşturma aşamasında da memleketimizi terk etmedik. Yargılamayı uzatmayla ilgili en ufak çıkarımız yok. Biz suçlamalara yanıt vermek istiyoruz. Ama önce bir yargılama yapalım.
Bir düğmeye basıldı, Gezi davası bozuldu. Bir düğmeye basıldı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi Çarşı davasını kendi dosyası içinde bulunmayan Gezi davası ile birlikte değerlendirme yaparak bozdu. İstanbul 30. ACM alelacele dosyayı başından attı ve size gönderdi. Bir üyenizin muhalefet şerhi ile dosyalar birleştirildi. Yine bir anda düğmeye basıldı, dosyalar tefrik edildi. Ara kararla, daha önceden hazır edilmiş bir metin ile mütalaa alındı.
İstinaf kararı gerekleri yerine getirilmeden nasıl hükme gidiyorsunuz? Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin bozma kararı ne oldu? Türkiye’de ceza yargılaması, işkence ile delil elde etme dönemini yaşadı. Ceza yargılaması AKP seçkinleri tarafından Fethullahçı çeteye anahtar teslim emanet edildi, imal edilmiş delil dönemi yaşandı. Bu yargılama ile “delilsiz” yargı dönemi mi başlıyor? Ortada delil yok, akla ziyan komplo teorileri var. Heyetiniz eğer bir provokasyon arayacaksa birilerinin bizi telefonla aramasına değil Fethullahçı çete mensubu polis şeflerinin halka zulüm provokasyonuna bakmalıdır.
Deliller CMK’nın 206. maddesi hükmü uyarınca ikame edilip tartışılmadan hüküm kurulamaz. Esas hakkında mütalaanın 6. sayfasında bahsedilen 5 DVD’yi kim gördü? Kim inceledi? Bu görüntüleri kim kaydetmiş? Bu görüntüler hangi hukuki dayanak ile elde edilmiş de biz ona delil diyoruz? Bu dijital delillere sonradan müdahale olup olmadığına baktınız mı? Savcılık Fethullahçı polislerin ve hakimlerin işlerini sahipleniyor. Gerçekten cesaret işidir. Tebrik etmiyoruz. Bu yargılamayla ilgili her şey siyasi iktidarın sürekli gündeminde. Düzenli olarak sizin hakkınızda sizden önce hüküm veriliyor. Bizle ilgili değil sizle ilgili.
Çeşitli haberlerle ilgili kısmi de olsa tekzip geldi ama Beştepe’de bu yargılama ile ilgili bir toplantı yapıldığı ve bu toplantı sonucunda Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün istifa ettiğini artık biliyoruz. Adalet bakanını istifa ettiren bir dosya bu.Siz bu dosyada bir yargılama dahi yapmadan salt mevcut siyasi konjonktür gereği karar veremezsiniz. O konjonktür yarın değişir. Siyasette güçler dengesi değişir öyle olur böyle olur, bizi sizi korursa hukuk korur. Bu yükün altına girmeyiniz, yargılama yapınız. Biz buradayız. Eşitliği, özgürlüğü, adaleti ve demokrasiyi savunduk, savunacağız."
"İŞİN ESASINA GİRMEDİNİZ"
Can Atalay'ın ardından Osman Kavala’nın avukatı Köksal Bayraktar söz aldı:
“Birleştirme kararından sonra dosyaların ayrılmasına karar verdiniz. Siz bu durumda ayrılma sonrasında dosyayı esas mahkemesi olan İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesine göndermeliydiniz. Bütün mücadelemize rağmen işin esasına girmediniz, bir tane bile tanık dinlemediniz, tevsii tahkikat taleplerini reddettiniz. Yasal olarak burada sanıkları dinlemeye hakkınız yok. İstinaf mahkemesi ne dedi? 'Dosyalar birleştirildikten sonra iki dosyanın bağdaşan tarafları var mı bak' dedi. Siz sadece 30. ACM'de yargılanan sanıkların ifadelerini tekrar ettirdiniz. İşin esasına girmediniz."
"Davayı esas mahkemesine göndermeniz gerekir" diyen Av. Köksal Bayraktar tevsii tahkikat taleplerine geçti.
Bayraktar: "Baz istasyonu ve HTS kayıtlarına bakarak bizim tahliye taleplerimizi reddettiniz. Yargıtay HTS kayıtları kesin delil değildir diyor. Siz buna rağmen Henry Barkey hangi otelde kaldı sormadınız. Osman Kavala ile Henri Barkey lokantada karşılaştı deniyor. Hangi lokanta diye sormadınız. O lokantadaki garsonları çağırmadınız. Çünkü şaka değil, ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyoruz. Yargıtay, tanıklar ve müştekiler dinlenmediği için bir dosyada verilen kararı bozdu. Hal böyleyken karara gitmek doğru değil. Davayı esas mahkemesine göndermenizi, bu talebin reddedilmesi halinde Henri Barkey hangi otelde kaldı, Kavala ile hangi lokantada karşılaştılar, bu hususların tespit edilmesini talep ediyoruz."
"BU KARARLAR HUKUKA UYGUN HALE GELMEYECEK"
C. Atalay, M.Yapıcı, T. Kahraman'ın avukatı Evren İşler söz aldı;
"Hem iddianamenin hem de esas hakkında mütalaanın dayanağı olan tapelerle ilgili sorunlar var. Kesintiler olan tapelerin kararları ve ses kayıtları yok. Bunlar olmadan işlem yapılması mümkün değil. Ne yaparsanız yapın, nasıl kıymetlendirirseniz kıymetlendirin bu kararlar hukuka uygun hale gelmeyecek. Kararların ve ses kayıtlarının dosyaya getirilmesini istiyoruz."
"MÜVEKKİLİM KAÇAK DEĞİL"
Hakkında yakalama kararı bulunan İnanç Ekmekçi’nin avukatı Aynur Tuncel Yazgan söz alarak, "Benim müvekkilim kaçak değil. Anayasa'daki hakkını kullanarak yurt dışına yerleşmiştir. Mahkeme, istinabe ile ifadesinin alınmasına karar vermek yerine hakkında yakalama çıkarmıştır" dedi.
Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez söz aldı: "Mütalaada 'anlaşılmıştır' ile biten cümleler var. Müvekkilim ile ilgili "Gezi kalkışmasının başarısız olması sonucu belgeselin yarım kaldığı anlaşılmıştır" denilmiş. Ben avukatı olarak neden çekmediğini bilmiyorum. Siz nereden anladınız? Biz hala hukukla bağlı, bağımsız mahkemelerin yargılama yapacağına inanıyoruz. Müvekkilin 'Ermenistan Erivan film festivaline götürülen ve hükümeti yıkmak için çektiği’ iddia edilen videonun ne olduğunun tespit edilmesini ve iddia makamının iddiasını somutlaştırmasını talep ediyoruz."
Yiğit Aksakolu’nun avukatı Serdar Laçin esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre talep etti. Avukat Laçin ayrıca tevsii tahkikat talebinde bulundu. Yiğit Aksakoğlu'nun avukatı Aslı Kazan, soruşturma dosyasında imzası bulunan üç hakimin Fethullahçı yapıya mensup olduğunu hatırlattı.
Ses kayıtlarının da eksik olduğunu söyleyen avukat Aslı Kazan, bu yolla çarpıtma yapıldığını belirtti. Kazan ses kaydını dinletmek istedi, mahkeme başkanı kabul etmedi.
Yargılananlardan Mine Özerden söz aldı: "Tevsii tahkikat talebimiz var. Daha önce yazılı olarak da bildirdik ama reddettiniz. Bu kararınızdan dönmenizi talep ediyorum. 61. hükümetin mağdur olarak belirtilen üyelerinin tanık olarak dinlenmesini istiyorum"
OSMAN KAVALA: TAMAMEN HUKUK DIŞI
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mesut Özdemir'in savcının görüşüne ilişkin beyanını sorması üzerine Osman Kavala "Beraat ettikten ve tahliye kararı verildikten sonra iki ayrı suçtan tutuklandım. Barkey ile görüşmelerle ilgili herhangi bir somut bilgi ve belge de konmadı dosyaya. Bu görüşmeler sadece birbirine yakın baz istasyonundan gelen sinyale dayanıyordu" dedi.
Kavala, "Casusluk suçundan tutuklanmış olduğumun hukuksuz olduğu aleni hale gelmiştir. Özellikle ‘casusluk’ suçlamasına dair ne ortada temin edilmiş bir bilgi var, ne de iddia makamı bu bilginin ne olduğunun araştırılmasına dair bir çaba. Casusluk suçlamasının kurucu unsurunun var olmadığını, bu husus var olmadan böyle bir suçlama yapılması tamamen hukuk dışıdır" ifadelerini kullandı.
Cem Dinlenmiş
Osman Kavala'nın avukatları söz aldı:
Avukat Tolga Aytöre:" 2 yıldır casusluk suçlamasıyla ilgili tutukluluğun devamını istiyorsunuz. Bu suçlama hiçbir suçun unsuru olamaz. Bu yargılama siyasi baskı altında yapıldığı için güvenmiyoruz. Siyasi bir coşkuyla yazılmış bir mütalaa bu. Bu iddianame ve mütalaanın ayak izlerine basmayın, aldatılıyoruz. Bu çok uzun sürmez, hukuktan uzaklaşanların çok da uzağa gidemediğini gördük. Karar, takdir heyetinizin."
Avukat İlkan Koyuncu: "Osman Kavala ile tahliye ve beraati yan yana yazmaktan korkuyorlar. Bizim dosya ilk geldiğinde bir tanık vardı, onu hiç dinlemediniz. Yargıtay kararına uydunuz mu, direndiniz mi anlamadık. Sorgusu yapılan tanıkların tekrar sorgusunu yaptınız, bunu neden yaptınız? Bir insanı casuslukla suçlayarak vatan haini ilan ettiniz. Mütalaada bu suçlama başka bir suçun unsuru haline getirildi."
Avukat Köksal Bayraktar:"Bir insanı casuslukla suçlayarak vatan haini ilan ettiniz. Mütalaada bu suçlama başka bir suçun unsuru haline getirildi."
Ölçülülük işlenen fiile göre tespit edilir diyor AİHM. Müvekkilimiz hangi fiili işlemiş? Hangi suçun vasıf ve mahiyeti? Biz burda 3 ayrı suçlamadan yargılanıyoruz" diyen Köksal Bayraktar tahliye talep etti.
İKİ KERE BERAAT ETMİŞLERDİ
Gezi davasında yargılanan sanıklar 2015'te beraat etmiş, ardından 2019'da bir dava daha açılmıştı.
Aynı sanıklar, bu davada da beraat etmelerine rağmen savcılık karara itiraz etti ve davanın yeniden görülmesi kararlaştırıldı.
Dava yeniden görüşülmeye başlandı ve Çarşı grubu üyelerinin yargılandığı dava ile birleştirildi.
Birleştirme kararına avukatlar tarafından itiraz edilse de dört duruşma yapıldı ve sonucunda, 21 Şubat'taki son duruşmada bu iki davanın ayrılmasına hükmedildi.