İbrahim ZENCİRCİ
Germece kavununa özgürlük!
"Ve yerlilerin kavlince;
altı tekmil tuz madeni olduğundan
yıkılacak Çankırı şehri
kıyametten kırk gün önce.” N.Hikmet
Yok, yok bu sefer kesin inandım, bu memleket beddualı arkadaş.
Her yeni atamada, “tamam bu sefer oldu, bu gelen Çankırı’yı uçuracak, çağ atlatacak, en azından gerisinde kaldığımız komşu illerin seviyesine taşıyacak” derken. Bir de bakıyoruz ki, gelen gideni aratıyor.
Pipolusunu, papyonlusunu, eyyamcısını, mahalle muhtarı bile olamayacakken nasıl olduysa İlbay paşa olanını görmüştük.
En sonunda karayolunda “disiplin aradığı” için köylünün üç kuruşluk rızkını yasaklayanı da gördük çok şükür.
Çankırı internet sitelerindeki habere göre; İlbay Paşamız Tüney-Konak (Karaşıh) köyleri arasındaki karayoluna tezgah kurulmasına izin vermeyecekmiş.
Köylünün yanı başındaki tarlasında, bahçesinde ürettiği kavunu, domatesi, biberi yoldan geçenlere pazarlamaya çalıştığı tezgahlardan, İlbay paşamızın söylediğine göre karayolları rahatsızmış, dolayısıyla kendileri de rahatsız olmuşlar.
Hani derler ya! “Acemi nalbant zanaatını fukaranın eşeğinde bellermiş…”
Müfettişlikten sonra ilk İlbaylık, daha doğrusu bu konudaki acemilik dönemine Çankırı'da başlayan İlbay Paşamız, daha öncekilerinde yaptığı gibi Çankırı’yı basamak yapıp gideceği diğer şehirlerde sakın aynı yasakçı zihniyetle beyanatlar vermesin.
Zira başka memleketlerin insanlarını, Çankırılar gibi bellemesin.
Çankırılılar, “yaran kültüründen gelen kuru nezaketleri” nedeniyle pek seslerini çıkarmazlar, çıkaramazlar. Sessiz ve suskundurlar. Çankırılı devletine saygısından dolayı, İlbay Paşa'sına da saygılıdır.
Yolda disiplin arıyorlarmış
“Yaptığınız tezgahlar şu an derme çatma vaziyette. Böyle olmaz. Karayolları da yol kenarına tezgah açmanızdan rahatsız. O yol Çankırı-Ankara yolu. O yolda disiplin olmalı. Disiplinli bir şekilde devlet yolu dışında bir mekanda bu işi yapacaksanız yapın.” diyebuyurmuşlar. (Yerel basından)
Karaşıhlı dedeye üst perdeden ne demiş Sayın İlbay Paşamız?
“Disiplinli bir şekilde devlet yolu dışında bir mekanda bu işi yapacaksanız yapın.”
Oysa Biz Çankırılılar yıllardır şehrin merkezinde disiplin arıyoruz. Yaran kültüründen kuru nezaketimizden dolayı, devlet umuru görmüş büyüklerimize “bu işi yapacaksanız yapın” diyemiyoruz.
Bir memleketin İlbay'ı, yolda ürün satan köylünün tezgahının estetiğinden rahatsızlık duyarken, vilayet binasının karşısındaki kaldırımlara taşmış tezgahlardan, ana cadde üzerlerinde, şehrin göbeğinde traktör, kamyon römorkları ile kurulan tezgahlardan neden rahatsızlık duymaz o da ayrı bir konu.
İlbay Paşa'mıza bir öneri;
Tatile çıktıklarında, geçtikleri karayollarının sağına soluna iyice bir baksın. Başka şehirlerin yollarında kimler neler satıyor.
Türkiye’nin tüm şehirlerinin, kasabalarının, köylerinin karayollarında, o şehrin, o kasabanın, o köyün insanlarının ürettikleri satılır.
Ve insanlar bilir ki;
Manisa’nın karayollarında üzüm
Malatya’nın karayollarında kayısı…
Bursa karayollarında şeftali ve kestane şekeri…
İzmir’in Kemalpaşa karayolunda kiraz…
Aydın’ın karayollarında incir…
Ve daha dahası
Türkiye’nin tüm yol kenarlarında, rızkını arayan insanlar, el emeği, göz nuru, alın teriyle ürettiklerini satarlar…
Bırakın fukara Çankırı köylülerini, kavurucu sıcaklarda, yollara kurdukları tezgahlarda kavununu, domatesini, biberini, kamış sepetlerde, yumurtasını, bulgurunu, “yaldızlı mor patlıcanları” satsınlar.
(Yeryüzündeki her canlının rızkı, Allah’a aittir.) [Hud 6]
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.