Gak gak gubarak gubarak gubarak…

Yerel basından öğrendiğimize göre, Çankırı Çevre ve Orman Müdürlüğü tarafından ilimizde tespit edilen yerlere yapılan keklik salımı programı kapsamında 2010 yılı ilk salımı için çalışmalar başlamış.

(Sayın efendi ağalar “salımı” ne demek? Keklikleri saldık çayıra, İlbay Paşamız kayıra mı demek istiyorsunuz?)

Yaban hayatına alıştıra, alıştıra (uyuşturucu da alıştıra, alıştıra başlar) üç yüz adet “kınalı” keklik kene ile biyolojik mücadeleyi artırmak amacıyla doğaya bırakılmış.

Bu yıl içerisinde yaklaşık bin adet keklik üretilmiş ve bu keklikler ilimiz sınırları içerisinde tespit edilen üç yere bırakılacakmış.

Buraya kadar yazılanlar, konunun uzmanlarından, komşu köşe yazarı sayın İsmail Yılmaz’ı ilgilendirir.

Bundan sonrası ise bizim ilgi alanımıza girer. Yerel basında haberi okuduktan sonra aşağıdaki türkü dilime pelesenk oldu, ha bire tekrarlayıp duruyorum.

Kekliği düz ovada avlarlar.
Kanadını çam dalına bağlarlar.
Şıkıdım şıkıdım şıkıdım şıkıdım oynarlar
Gak gak gubarak gubarak gubarak öt keklik.

İlbay Paşamızın gelir gelmez ilk icraat olarak lojmanın bahçesine keklik kümesi yaptırması, makamda “bülbül ötüşlü kanarya” beslemesi, Çankırı'da bürokratların kekliğe, kuşa bu kadar meraklı olmaları, her sene İlbay Paşamızın öncülüğünde doğaya “besili keklik” salmaları, beni, “keklik” kelimesinin etimolojisini (köken bilimi) araştırmaya sevk etti.

Kelimenin kökü “kek.” Keklik, sözcüğündeki “lik” eki açıkça gösterir ki Çankırı'da, “keklemeye uygun” kekle beslenen, yemlenen cinsleri için; “keklenmiş” denir. 
 
“Kekleyen” türkünün ilk satırında, “kekliği düz ovada avlarlar” sözünden, kekliğin kolay avlanan bir kuş olduğunu ve Çankırılılar'ı, “çantada keklik” sanır. 

Halbuki bazı cinsleri vardır ki düz ovada, yazıda bayırda, çanta elinde keklik gibi sekerek gezer, “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür.”dür. Avlanamaz.

Oysa lojmandaki kümeste yemlenince kuyruk sallayarak cik cik öten, makamda “keklenince” bön bön bakan cinsleri öyle midir? 

“Aşağıdan gelen hanım oynasın. Keklik kebabını yiyen doymasın”

Şapı kaynatsam hiç olur mu şeker?