İbrahim ZENCİRCİ
Eyüpoğlu Kebap'a Açık Teşekkür ve altı lahmacun hikayesi
Çankırı malı hoo, Çankırı malı heey
Kocacığım eve gelirken lahmacun al, koca der olur!
Çankırı malı hoo, Çankırı malı heey
Eyüpoğlu Kebap lahmacunlar nerdee!
Çankırı malı tuzu, tozu, kızı meee...
Çankırı malı hoo, Çankırı malı heey
Karaköprü hıyarından cacık yee
Eyüpoğlu Kebap'a Açık Teşekkür ve Altı Lahmacun Hikayesi
Yıllarca önce sormuştum; “Çankırı’nın nesi meşhur” diye ve “Erguvan yaprağı, Hacı Osman toprağı, ya bunu bilecen ya çatlayıp ölecen” diyerek de devam etmiştim.
“Tuzu, tozu, kızı” diye hemen ilk akla gelenleri sıralayanlarıda uyarmıştım. Boşu boşuna, “tuzu, tozu, kızı” demeyin, bunlar kafiye olsun diye arka arkaya düzülmüştür, aslı yoktur, demiştim. Daha sonra da yorum yapanlar alakasız şeyler sıraladılar, oysa son günlerde, internetle birlikte bir şeyimiz çok “menşur” oldu diyerek açıklama da yapmıştım.
Günlerce kimse bilemedi, Çankırı’nın nesinin meşhur olduğunu. En sonunda açıklamak zorunda kaldım, internet siteleri ile birlikte Çankırı’da neyin meşhur olduğunu. Evet; son yıllarda sitelerde yazan “köşe yazarları” meşhurdur, diyerek tespitimi yapmıştım.
Ve bir kere daha tekrar haklı çıktım.
Geçen hafta “iki” Çankırı sitesinde, “bir” köşe yazısı gözüme ilişti. “Eyüpoğlu Kebap ve 6 Lahmacun hikayesi” başlıklı, her kelimesi, her cümlesi özenle seçilmiş, aydınlatıcı, “veciz köşe yazısını” bir solukta okudum.
Okudum okumasına da sonra tekrar malum sitelere baktığımda, “veciz köşe yazısını” bir daha göremedim. Ne hikmetse silinmişti.
Okuyamayanlara, Çankırı’nın o “menşur” köşe yazarlarından birisi olarak, daha sonra kaybolan yazıyı özetlemeye çalışayım.
Efendim, köşe yazarımız yeni evli arkadaşı ile sohbet halindeyken, yeni evli arkadaşın eşi arar.
-“Kocacığım (“aşkım” da demiş olabilir, bu günlerde moda) yemek yapmadım, evde yemek yok, akşam gelirken 6 lahmacun al da gel, Eyüpoğlu Kebap’tan alırsan onlar lahmacun yanına, roka, maydanoz, dilimlenmiş domatis de koyuyorlar, salata da yapmadım” der.
Çankırı malı tuzu, tozu, kızı meee...
Çankırı malı hoo, Çankırı malı heey
Yeni damat, bunu emir telakki eder ve yanındaki köşe yazarı arkadaşı ile beraber, patronu ile tanış oldukları, Eyüpoğlu Kebap’a giderler, kapıdan girerken “selamün aleyküm” derler ve paket yapılacak 6 lahmacunun siparişini verdikten sonra bir köşede siparişlerini beklemeye başlarlar.
Lahmacun bu, boyacı küpü değil ki fırına sok çıkar olur mu? Önce hamur açılacak, üzerine kıyma, soğan, domates, biberden olucan harç gayet incecik yayılacak, usta ellerle uzatılıp yayılarak, fırıncı küreğinin üstüne konacak, fırının harlı yanmayan, koltuk altında ağır ağır kızaracak. (Çiftçi fırınında ekmekçi çıraklığı yapmışlımız vardır, az çok bu konuları biliriz)
Bizim yeni damat ve köşe yazarı arkadaşı, halvet halinde derin bir sohbete dalmışken, fırından mis gibi kızarmış lahmacun, kıymalı, peynirli açık ve Çankırı usulü kapalı pide kokusu ile kendilerine gelirler. Sağa sola bakarlar, kendilerinden sonra verilen siparişler gelmiş ve hata eve götürenler götürmüş, orada yiyenler, çoktan yarabbi şükür demişlerdir, bile.
Aradan bir saat geçmiştir (sabırlarına maşallah) nedense, yeni damat ve köşe yazarının verdiği 6 lahmacun siparişi “Kırk yıl oldu kaynatırım kaynamaz” hesabı bir türlü pişmez. Bu arada yeni damadın arkadaşı köşe yazarı, Eyüpoğlu Kebap'ın patronu ile tanış olmasının verdiği cesaretle bir kaç kere usta, garson ve komileri uyarır, siparişimiz ne oldu diye.
Köşe yazısının içeriğinde pek belli olmamakla beraber, 6 lahmacun bir türlü gelmeyince, yeni damat ve köşe yazarı arkadaşı çok sinirlenir ve kebabçıyı terk ederler.
Yeni damadın, köşe yazarı arkadaşı bu konuya çok kızar, yeni evli çiftlerin o akşam aç kalmalarına dayanamaz. Köşe yazısı yazdığı sitelerde bu konuyu işlemeye karar verir. Altı lahmacun siparişini geçiktirirmisiniz, “gör bak” ben sizi dilime dolayayım cümle aleme rezil rüsva edeyim de görün, diyerek bir celallenir, pir celallenir. Alır eline klavyeyi, mausu ve o “veciz” köşe yazısını yazar. “Eyüpoğlu Kebap ve 6 Lahmacunun Hikayesi”
Oysa köşe yazarının bu kadar celallenmesine hiddetlenmesine gerek yoktur. Bence yeni damat arkadaşının evliliğini kurtardığı için, Eyüpoğlu Kebap’a “açık teşekkür” yazması gerekir.
Neden mi?
Eyüpoğlu Kebap o altı lahmacun siparişini geciktirerek, köşe yazarının yeni evli arkadaşına iyilik yapmıştır. Yeni damadın evliliği kurtulmuştur. Lahmacunsuz kalınan o akşam yeni damadın eşi bulgur pilavı pişirmeyi öğrenmiştir.
Umarım, mutluluğun, geleceğe uzanan huzurlu bir yuvanın, lokantadan gelecek lahmacunda aranmaması gerektiğini de öğrenmişlerdir.
Bulgur pilanının yanına “Karaköprü hıyarı”ndan cacık da yapmış mıdır?