Erdoğan’dan ‘kaçacak’ iddiasına yanıt: Kimin kaçacağını hep birlikte göreceğiz
Kamuoyunun tepkisine rağmen imar planı değiştirilerek ve pistleri kırılarak millet bahçesine dönüştürülecek olan Atatürk Havalimanı'nda bugün fidan dikme töreni yapıldı. Törende konuşan Erdoğan, 'Kaçacak' iddialarına yanıt verdi.
Millet bahçesine dönüştürülecek olan Atatürk Havalimanı’ndaki fidan dikim töreninde konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu ifadeleri kullandı;
"569. yıldönümünü kutladığımız bugünde aldığım resmi rakamlarla şu anda 560 bin kişi karşımda bulunuyor.
Siz ne güzel insanlarsınız. Sizler İstanbul’un inşallah 2023’e giden bu yolda hazır olduğunuzu gösterdiniz. Aziz milletim, sayın MHP Genel Başkanı, BBP Genel Başkanı, sevgili İstanbullular, Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştaki kıymetli gençler. Geleceğimizin teminatı sevgili çocuklar, hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.
Rabbime beni böyle şanlı milletin ferdi olarak dünyaya getirdiği için hamdediyorum. Bu fetih nesline hizmet etme şerefi bahşettiği için hamdediyorum, bizleri bugün burada şu güzel iklimde buluşturduğu için hamdediyorum.
Bugün İstanbul’un fethinin 569. yıldönümü. Cumhur İttifakı olarak biraradayız. Bu yıldönümünü temsilen 569 yeniçerimiz burada. Bu demektir ki, fethin 600. yıldönümüne adadığımız 2053 vizyonumuza bir adım daha yaklaştık.
İnşallah 2023 hedeflerimizi hayata geçirerek 2053 vizyonumuzu adım adım inşa ederek çağımızın Bizanslarını ve entrikalarını tarihin tozlu raflarına kaldırmaya hazır mıyız? Gazanız mubarek olsun. Savaşın, zulmün, haksızlığın, adaletsizliğin, ahlaksızlığın çukurunda çırpınan insanla üstadın dizeleriyle ‘durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak, haykırsam kollarımı makas gibi açarak, durun, durun bir dünya iniyor tepemizden, çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden.
Dünyanın kubbesinden gelen çatırdılar salgın hastalık, tabii afet, kıtlık, oluk oluk akan kan olarak karşımıza çıkarken biz ne diyoruz, ‘durun kalabalıklar’ diyoruz. Rusya Ukrayna’da durum bu mu? Bütün bu felaketler karşısında Türkiye ne yapıyor? Bu yanlış gidişe durun demenin gayreti içerisinde.
Suriye, Irak, Libya’da durun diyoruz. Akdeniz’de, Ege’de durun diyoruz. Ukrayna’da, Kırım’da durun diyoruz. Bosna’da, Balkanlar’da, Karabağ, Kafkaslar, Filistin, Türkistan, Arakam’da durun duruyoruz. Bunların ülkemizdeki aparatlara da durun diyoruz.
Ey ülke ve millet düşmanlarının senaryolarının figüranlığına soyunanlar, ey kendi medeniyetine, tarihine, kültürüne, değerlerine husumet besleyenler, hepinize sesleniyor ve diyorum ki, ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın, gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın.
Hiçbir siyasi çıkar hevesi, etnik veya mezhebi bağnazlık hissi, maddi beklenti hırsı bu mubarek ülkenin geleceğini tehlikeye atmaya değmez. Gelin hayırda yarışalım, eser ve hizmette yarışalım. Sorunların, sıkıntıların çözümünde yarışalım. Vizyonda yarışalım.
"BUNLARLA BİR YERE VARAMAZSINIZ"
Biz hepsine varız. Cumhur İttifakı olarak biz hepsine varız. Tavizsiz varız. Ama bu yarışı asla kör düşmanlığa, yıkıcı siyasete, iftira ve yalan rüzgarına çevirmeyiz. Akşam yalan, sabah yalan bununla bir yere varamazsınız. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Yatsı geldi geçiyor Bay Kemal. Kendine gel kendine! Senin geçmişinde olanlar gibi hani diyorlardı ya rahmetli Menderes ve arkadaşları için, uçaklar dolusu altın kaçırdılar, elmas kaçırdılar. Aynen şimdi ifadeler değişiyor mu? Aynısını bay Kemal kullanıyor.
BU YALANLAR TUTMAYACAK"
Bay Kemal bu yalanlar tutmayacak. İşte 150 bin lira ve 100 bin lira bir yargıdan aldık. Toplam 250 bin lira. Şimdi bunları Bay Kemal’in iftira attığı vakıflara gönderdik. Hiç olmazsa bir hayrı olsun. Türkiye küresel güvenlik ve ekonomik dalgalanmalar içinde kendine yol açmaya çalışırken bunu sabote edecek işler yapmayın.
Operasyonlar gerçekleştirirken buna zarar verecek davranışlar sergilemeyin. ‘Gidin Eset’le görüşün’ diyor. Sen görüşüyorsun, yeter zaten.
Biz Suriye’nin kuzeyinde teröristlerle mücadele ediyoruz, teröristleri yere gömüyoruz. Buralarda teröristlerin kökünü kazıyana kadar devam edeceğiz. Türkiye yeni kalkınma hamlesi başlatırken kurnazlığına sergileme kolaycılığına kaçmayın. Egemenlik haklarına yönelik tacizlere karşı tarihi haysiyet mücadelesi yürütürken mandacı zihniyeti hortlatacak atraksiyonlara yönelmeyin.
Bu konuların Tayyip Erdoğan’ın şahsıyla, partisiyle, ittifakıyla ilgisi yoktur. Bunların hepsi Türk milletinin meselesidir. Asırlık kayıplarımızı telafi etmek, ortak hedeflerimize ulaşma meselesidir. Kendi ülkesi, milleti, devletinin derdiyle dertlenmeyen bu ülkenin siyasetçisi de aydını da sanatçısı da iş insanı da olamaz.
Gelin ülkemizi cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılına adadığımız 2023 hedeflerine beraberce ulaştıralım. Gelin ülkemizi fethin 600. yılına adadığımız 2053 vizyonuyla mutlaka buluşturalım. Ülkemizi Malazgirt’in bininci yılına adadığımız 2071 hayallerine kavuşturalım. Bu uğurda gerekirse her platformda yedi düvelle kavga edelim.
Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.
"KİMİN KAÇACAĞINI HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ"
İşte bizim her buluşmada ahdimiz bu. Milli meselelerin hedeflerin, mücadelelerin siyaset üstü ele alınması gibi hep birlikte geleceğimiz için doğru olanı yapalım. Yalanla, iftira ile bu iş olmaz. Bay Kemal siz ne yaparsanız yapın bizim görevimiz hepsine karşı çıkmak demekle de bu iş olmaz. İnsan biraz utanır. Kaçacak türü akıl ve ahlak dışı hezeyanlarla bu iş hiç olmaz.
İşte Erdoğan burada. Ataköy’de ölümüne burada. 15 Temmuz gecesi ben milletimi nereye çağırdım? Atatürk Havalimanına. Milletim oraya geldi. Bay Kemal FETÖ’cülerle beraber tankların arasından Bakırköy Belediyesi’ne gitti. Orada kahvesini yudumladı. Biz oradan mesajımızı verdik.
Kaçacak dediğiniz kişi Tayyip Erdoğan ya! Biz vesayet güçlerinin nobranlığından kaçmamışız, terör örgütlerinin, ağababalarının ateş topu gibi üzerimize gelen saldırılarından kaçmamışız, biz 15 Temmuz gecesi savaş uçaklarının, helikopterlerin, tankların, tüfeklerin namlularından kaçmamışız. Biz gözümüzü burada açtık, Allah’ın izniyle son nefesimize kadar buradayız.
"TÜRKİYE’NİN DAVASI HAK DAVADIR"
Bugüne kadar kaçacak diyenlerin hepsi de zoru gördükçe kuyruklarını kıstırıp kaçtılar. Kimi terör örgütlerine sığınarak, kimi yabancı istihbarat örgütlerin kucağında kaçtık. Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda’da olanlar var. Bunlar oralarda onlarla sohbet ediyorlar. Kimi kılık değiştirip kamyon kasasıda, bot üstünde kaçtı.
Kimi darbecilerin açtığı yoldan belediye başkanının evine kaçtı. Hepsinin de ihaneti önünde sonunda ortaya çıktı. Allah ömür verirse kimin son nefesine kadar bu millete hizmet kimin kaçıp gavurun kılıcını çalacağını hep birlikte göreceğiz.
Türkiye kartallar gibi yalnız uçmak zorunda kalsa da leş kargalarının güdümüne girmeyecek, ellerine kalmayacaktır. Türkiye’nin davası hak davadır. Tek başına da kalsa bu hak yolda yürümeyi sürdürecektir. Milletimiz tek başına da kalsa bu kutlu mücadeleyi sürdürecektir.
Biz muhakkak olan zafere olan inancımıza büyük ve güçlü Türkiye davasında yürümeye devam edeceğiz. Onca eseri görmeyenlerin New York’ta BM binasının karşısında yükseleni görmeyenlerin, Diyanet Vakfı’nın üstlendiği vazifeyi görmeyenlerin, 21 katlı yurt binasının gerisindeki gayeyi görmeyenlerin özellikle görmelerini beklemiyoruz.
Bu yurt binasının yapılmasından FETÖ, PKK, Ermeni ve Rum lobileri, sivil toplum kuruluşu görünümlü istihbarat aygıtları ve bir de CHP ve Bay Kemal rahatsız.
Bu yurt hizmete girdiğinde ABD’ye giden gençlerimizi düşmanlar ağına düşüremeyeceklerdir. Anneler ve babalar evlatlarını huzuru kalple oraya eğitime gönderecekler.
Bunların derdi oraya harcanan para değildir. Bu Türkiye düşmanlarının oyunlarını bozuyoruz. Kahırlarından ölse de bu oyunları da bozacağız. Bu eserleri tamamlayıp milletimizin hizmetine vereceğiz.
"AYASOFYA MÜCADELESİ BAŞLI BAŞINA SEBEP"
Bu yolda kararlılıkla devam ediyoruz. Hayatları boyunca ülkeye ve millete kazandırdıkları tek eserleri olmayan, hep olduğu gibi boyunlarını büküp yutkunarak orada verilen hizmetleri seyredeceklerdir.
Efendilerinden yedikleri zılgıt yanlarına kar kalacak. Gezi olayları sırasında İstanbul sokaklarını zulüm 1453’de başladı yazıları bu zihniyet kirletti. Burada tek meselenin İstanbul olmadığını bilmemiz lazım.
Ayasofya mücadelesi başlı başına sebeptir. Fatih Sultan Mehmet Han sadece İstanbul’un fatihi değildir.
Sırbistan, Mora, Atina, Eflak, Boğdan, Bosna, Hersek ve Arnavutluk’un da fatihidir. Otlukbeli zaferi ile Osmanlı sınırlarına katan fatihtir. Amasya, Sinop, Trabzon, Kırım’ın da fatihidir. Roma’ya korkulu günler yaşatan Fatih’tir.
Bu fetihler kuruluş dönemini tamamlayan Osmanlı’yı cihanşümul bir devlete çevirmiştir. Batılı devletlerden farklı olarak fethettiğimiz her yerde medeniyetimizin en güzel örneklerini sergileyen, imar hareketleri başlattık.
Cami, medrese, kütüphane, çeşme, köprü, çarşı, hanlar, hamamlar, kervansaraylarla fethettiğimiz beldeleri yepyeni bir çehreye büründürdük.
"BİZİM MEDENİYETİMİZDE FETHETMEK
İŞGAL ETMEK, YAĞMALAMAK DEĞİLDİR"Fatih de geniş coğrafyada birliğin ve adaletin tesisi için samimi gayret göstermiştir. Bizim medeniyetimizde fethetmek işgal etmek, yağmalamak değildir. Allah’ın adaletini o beldede hakim kılmaktır. Adaleti tesis edip, zulme engel olamazsanız orayı fethettik diyemezsiniz.
Şimdi burada ülkesi milleti, önceliği medeniyet davası olamayanlar fethin sırrına vakıf olamazlar.
Bu alan İstanbul’un en büyük millet bahçesi olacak. Atatürk Havalimanı’nın arazisinin kullanımları dışında kalan alanı millet bahçesi yaparak İstanbul halkının hizmetine sunuyoruz. 145 bin ağaç ve fidan buraya dikilecek. Spordan pikniğe, kitap okumadan yürüyüşe, fuardan müzeye kadar her türlü faaliyetin yürütülebileceği bir alan olacak.
Yaşlılardan çocuklara herkese hitap edecek. Günde 1 milyon insanın yararlanabileceği bir yer hale getiriyoruz. Aynı zamanda İstanbul’un en büyük afet toplanma alanı olarak hizmet verecek.
Dünyanın hiçbir yerinde bir şehre böylesine yeşil alan kazandırma projesine karşı çıkacak aklı başında tek bir kişi bulamazsınız. Ama aklını kiraya vermiş, siyasi husumet uğruna her şeye karşı çıkmayı adet haline getirmiş bir kesimle karşı karşıyayız.
ASFALTPEREST, BETONPEREST…
Bunlar havalimanına, parka, ağaca, yeşile, köprüye karşı çıkar. İşlerine gelmeyince ağaç kesilecek yaygarası yaparlar. Şehrin göbeğinde kesilmiş ağaçları görmezden gelirler.
Beşiktaş, Çırağan bölgesinde çınar ağaçlarını nasıl kestiklerini gördünüz. İşlerine gelmeyince dünyanın en önemli iklim anlaşmasına taraf olmamızı görmemezlikten gelirler.
Yeşil edebiyatı yaparlar, işlerine gelince yeşil edebiyatı yaparlar, işlerine gelmeyince burada olduğu gibi asfaltperestliğe, betonperestliğe soyunurlar."