Erdoğan: Bana katil diyemezsiniz
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlara seslenen Recep Tayyip Erdoğan sert çıktı: Beni sevmeyebilirsiniz ama bana katil diyemezsiniz...
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
7 Haziran'dan sonra gerçekleşen 1 Kasım seçimleri tekrar bir seçimdir. 1 Kasım milletimizin iradesine sahip çıktığı seçim olmuştur. Hayırlı olmasını diliyorum. 7 Haziran sonrası Türkiye zorlu bir imtihanla karşı karşıya bırakılmıştır.
Seçim gecesi yüzde 60 blok anlayışıyla başlayan rövanşist söylemler Türkiye'yi zor durumda bıraktı.
Caddelerin, sokakların kanal açılmak suretiyle yaşanılmaz hale getirilmesini nasıl değerlendirirsiniz? Bu ihanet bunlar ihanet şebekesi. Vatandaşın huzur ve güvenliğini engellemek için hendekler kazdılar.
Medyanın amiral gemisi ve iş dünyası da bölücü ve paralel örgütlerin ihanetine ortak oldu.
"Başbakanımız Davutoğlu, yeni anayasa için muhalefet partilerine gidecek"
Tabi bir devlet içinde devlet olmaz, bizim tek devletimiz var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti o kadar. Başka bir devlet olamaz.
Tabi 1 Kasım’ın en önemli mesajlarından biri de Türkiye’nin bir an önce yeni anayasameselesi çözmesi gerektiğidir. Bunu millet bekliyor değil mi? Daha önceki yeni anayasa çalışmalarında, başbakandım o zaman ben diğer komisyonların oluştuğu gibi değil, biz sayımızın gerektiği kadar komisyon üyeliği istemiyoruz.
Dört partinin dördü de üçer üye versin o çalışmayı yapalım. O zamanlar bizim sayımız 330’a yakındı, muhalefetin sayısı 220’ydi. Onlar 9 partimiz 3 üye ile temsil edildi.
Hepsi masadan kaçtı ve işi bitiremedik. Hatta belli mesafe alındı. Dedik bunları kanunlaştıralım, bunda da kaçtılar. Temenni ederim ki yeni dönemde bu yeni anayasa hazırlıklarına katkı vermekten çekinmezler, bunu beraber masaya oturmak suretiyle hallederler. Engellemenin peşinde olan partiler bu anlayışlarından vazgeçmelidir diye düşünüyorum.
Engelleyici tavır içine giren herkes bunun hesabını da 4 sene sonra yapılacak seçimde yine verirler. Meclis’in fiilen çalışmaya başlamasıyla birlikte bu konunun partilerimiz tarafından ele alınacağına ve netice elde etmeye yönelik bir çalışma başlatılacağına inanıyorum.
Bunu dün başbakanımızın şahsımı ziyaretinde aramızda görüştük. Diğer muhalefet partileriyle bu görüşmeyi kendisi de yapacağını söylediler. Geçen dönem tartışma konusu olan tüm hususlar, yeni anayasa hazırlanması sürecinde görüşülür, konuşulur, milletin huzuruna getirilir.
Ben de cumhurbaşkanı olarak üzerime düşen neyse, hiç gecikmeden desteğini verir, bir an önce milletimizin uygulamasına sunulmasını ben de isterim. Burada da kişisel fikirlerimiz saklı kalmak kaydıyla, meclis’in iradesine saygı göstermek hepimizin görevidir.
Katil diyemezseniz...
Bunun faturasını hükümete şahsıma kesmek gibi olağanüstü gayret içine girdiler. Ne dediler? Katil devlet, katil saray... Beni sevmeyebilirsiniz ama bana, buraya katil diyemezseniz...
Bize bu vatanı dar etmeye çalışanlara biz bu vatanı dar ederiz.
Bu devlet Kürt'e kurşun sıkmaz, teröriste kurşun sıkar.
Ben Türk'üm de, ben Kürdüm de, Ben Arap'ım, Laz'ım de. Ama Romancılık yapma, Kürtçülük yapma, Türkçülük yapma. Mesele bu. Bunu yaptığımız zaman bölünürüz. Unutmayalım biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız.
Niye bizi bölüyorlar ya? Ne eksiğiniz vardı ya? Biz buralara hangi yatırımı yapmadık ya? Yani şu anda Güneydoğu'ya yaptığımız yatırım 260 katrilyon. Cumhuriyet tarihinde yok böyle bir yatırım.
Tabi bir devlet içinde devlet olmaz, bizim tek devletimiz var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti o kadar. Başka bir devlet olamaz.
Tabi 1 Kasım’ın en önemli mesajlarından biri de Türkiye’nin bir an önce yeni anayasameselesi çözmesi gerektiğidir. Bunu millet bekliyor değil mi? Daha önceki yeni anayasa çalışmalarında, başbakandım o zaman ben diğer komisyonların oluştuğu gibi değil, biz sayımızın gerektiği kadar komisyon üyeliği istemiyoruz. Dört partinin dördü de üçer üye versin o çalışmayı yapalım. O zamanlar bizim sayımız 330’a yakındı, muhalefetin sayısı 220’ydi. Onlar 9 partimiz 3 üye ile temsil edildi.
Geçen dönem tartışma konusu olan tüm hususlar, yeni anayasa hazırlanması sürecinde görüşülür, konuşulur, milletin huzuruna getirilir.
Bende cumhurbaşkanı olarak üzerime düşen neyse, hiç gecikmeden desteğini verir, bir an önce milletimizin uygulamasına sunulmasını ben de isterim. Burada da kişisel fikirlerimiz saklı kalmak kaydıyla, meclis’in iradesine saygı göstermek hepimizin görevidir.
Bu beyler 'Bizim bayrakla sorunumuz yok' diyor. Eeee? Bayrağımızı gördüğü yerde kaçıyor. Ama bazen de göstermelik bunu yapıyor, 7 Haziran’da yaptıkları gibi. Kendileri işte, kendi tabutlarında oraya bir paçavra seriyorlar.
Sonra diyor ki 'bayrakla sorunum yok'. E ne bu? İnanıyorum ki ben siz muhtarlar vasıtasıyla, milletim vasıtasıyla bu yanlışları inşallah düzelterek çok daha farklı aydınlık günlere beraber yürüyeceğiz.
Tabi 1 Kasım’ın en önemli mesajlarından biri de Türkiye’nin bir an önce yeni anayasa meselesi çözmesi gerektiğidir. Bunu millet bekliyor değil mi? Daha önceki yeni anayasa çalışmalarında, Başbakan'dım o zaman ben, diğer komisyonların oluştuğu gibi değil, biz sayımızın gerektiği kadar komisyon üyeliği istemiyoruz.
Dört partinin dördü de üçer üye versin o çalışmayı yapalım. O zamanlar bizim sayımız 330’a yakındı, muhalefetin sayısı 220’ydi. Onlar 9 partimiz 3 üye ile temsil edildi.
Hepsi masadan kaçtı ve işi bitiremedik. Hatta belli mesafe alındı. Dedik bunları kanunlaştıralım, bundan da kaçtılar. Temenni ederim ki yeni dönemde bu yeni anayasa hazırlıklarına katkı vermekten çekinmezler, bunu beraber masaya oturmak suretiyle hallederler.
Engellemenin peşinde olan partiler bu anlayışlarından vazgeçmelidir diye düşünüyorum. Engelleyici tavır içine giren herkes bunun hesabını da 4 sene sonra yapılacak seçimde yine verirler. Meclis’in fiilen çalışmaya başlamasıyla birlikte bu konunun partilerimiz tarafından ele alınacağına ve netice elde etmeye yönelik bir çalışma başlatılacağına inanıyorum.
Biz şu anda bu bilinçle o insanlara yaklaşıyoruz. Onlar o varil bombalarından kaçtılar. O bütün ülkelerini işgal etmek isteyen teröristlerin onlara sıktıkları, devlet terörünün estiği ülkeden kaçtılar. Birileri diyor ki kucaklama zamanı. Bundan daha büyük kucaklama olur mu? Biz kucaklamayı çok iyi biliriz. Yeter ki karşımızdaki de bizi kucaklamayı bilsin.