Vedat BEKİ
"Deli" üzerinden "masturbasyon" yapmanın dayanılmaz hafifliği!
görme refleksimizden arınamadığımızdan dolayı sahip olduğumuz içgüdülerin paralelinde hareket ederek alışılagelmiş tekrarı yaşamakta ısrarcıyızdır!
“Deli” yakıştırması herhalde 4 harf olması nedeniyle “akıllı”ya göre çok daha kolay telafuz edilebilen bir kelime olması hasebiyle olmalıdır ki adeta vatandaşımızın ağzına yapışmıştır!
Peki ya “akıllı”? Orada duracaksın! “Deli” yaftası her ne kadar kolayca üzerinize yapışabiliyorsa, “akıllı” yaftasının yapışması toplum içerisinde yaşayan bireylerce öylesine sık ve kolay telafuz edilmez ve edilemez de!
Nasıl edilsin ki? Bir kere “akıllı” kelimesini ağızdan hele hele yürekten telafuz edebilmek için “deli”ye göre en az 2 kat fazla kalori harcamak gerekir! Dolayısıyla böyle bir lüksü göze almamız birçoğumuz için mümkün olmaz!
Ve şimdi sıra geldi az da olsa bellediğimiz “deli” üzerinde oyunlar oynamaya!
İşe en yakınımızdan başlarız! “Bak hele! Şu gördüğün mel’un var ya! Aha gözüm çıksın dün bana şöyle şöyle dedi! Bu adam valla deli” (!)
Daha sonra benzer teraneleri Hasan emmiye, Ayşe teyzeye, yetmedi o köşede bu köşede papağan misali tekrarlar dururuz!
Önce mahalle daha sonra öbür mahalle ve daha daha sonra köy de, kasaba da, “deli”nin “deliliğini” sormadan, sorgulamadan çoktan tescillemiş ve yaftayı yapıştırmıştır “bizim deli”den yana!
SIRA GELDİ DELİ ÜZERİNDEN MASTURBASYON YAPMAYA!
Evet… Şimdi sıra geldi “yaratılan deli” üzerinden “masturbasyon” yapmaya!
Toplum içerisinde “deli” yaratılmasının altında yatan tek geçerli neden vardır: Masturbasyon!
Sen, ben, o! Biz, siz, onlar! Her birimizin bilinç altlarında yerleşmiş ancak dışa vuramadığımız duygular, düşünceler, eylemler sadece ve sadece “daha fazla kalori” harcamama tembelliğinden kaynaklanan bir eylemle ortaya çıkan “deli” yaftası yapışmış silüet üzerinde tatbik edilir!
Ve bunun karşılığında da bolca “kahkaha” atılır! Hani demiştik ya “akıllı” kelimesini telafuz etmek için harcanacak fazla kalori, burada yani atılan “kahkahalarda” kat be kat fazlasıyla harcanır!
Şunu unutmayalım ki, “kahkaha” atarken harcadığımız kaloride tenkisat ya da indirim yapmak hiç birimizin aklına gelmez! Hoş, bunu aklına getireni de şayet o ana kadar “deli” kadrosuna dahil etmedilerse de, artık o arkadaş “deli” değilse bile en azından “potansiyel aday”dır!
Biz yine masturbasyona devam edelim! Hazır ortada “deli”miz mevcutken!
Adam bildiğiniz en lüks arabaya binmektedir! Yazlığı da vardır kışlığı da!
Ama görüntüsü tıpkı “buldok köpeğine” benzermiş orası hiç önemli değil! Sanırsınız bütün dağları o yaratmış! Kara yüzü ve kalın dudaklarıyla birlikte, hele hele ağzına bir puro verirseniz biraz hormonlu ve “çakma Nicholson”a da dönüşme şansı vardır! Hoş, bunun farkında olsa, yaptığı “merkepliği” yapar mı bilmem ama, sanırım öyle de yapsanız böyle de etseniz benim de, sizin de bildiğiniz merkep, “merkep”tir!
Dedim ya, “deli” yaftası altında "masturbasyon" yapmaya meraklıyız! Ortada, bize benzemeyen, fikri ve zikri bizden olmayan “deli” üzerine olmamış gündemler yaratmaya, “deli” üzerinden “prim” yapmaktan da kendimizi alamayız!
“O deli var ya, benim bir dediğimi ikilemez”, “Ben deliyi şimdi aha şuraya çağırsam, beni kırmaz gelir”, “Ben deli ile bir akşam alemden bir gece yaşadım”, “Ben deli…” “Biz deli…” ….
Benzer cümleler sürer de sürer!
Bütün “delileler” için aklınıza gelebilecek her şey söylenir! Ancak "deliler" için şu cümle kesin ve kesin söylenir: Ben deliyi her gördüğümde cebine harçlığını salarım!
Bizim “çakma Nicholson” daha da ileriye gitmek zorundadır! Çünkü atı da vardır, katı da! Hatta hatta dağda yatı da! Ayılar “yata” biner mi diye bana sormayın! Elbet günün birinde bineceği tutabilir o yüzden yatı da dağdaki ağaca bağlamakta fayda görmüş olabilir! Beklesin dursun şuncağız! Kime ne zararı ola ki!
Biz yine dönelim "çakma Nicholson"a! Ve kurulmuş sofrada, elinden düşmeyen kadehi ile kendisini tutamaz ve haykırır: "Ben deliye 5 bin TL verdim!"
Ve bu arada "bıyık altından" sırıtmasını ise o anda masadakilerin görmesi mümkün olmadığından, söylediği o "boşalma" yani "masturbasyon" cümlesini de durup durup tekrarlar! Çünkü bir defa "boşalma"nın "çakma Nicholson"u kesmesi beklenemez! Beklenmesi de zaten normal olmaz! Tıpkı dağdaki ağaca bağladığı yatı gibi!
Yanında bulunan diğer "çakma" (!) da geri mi duracak "masturbasyon"dan! O da sergilemelidir "masturbasyon" konusundaki yeteneğini: "Ben de 3 bin TL verdim!"
Hoş, yanındaki "çakma Nicholson"dan biraz düşük olmuştur gerçi masaya düşen "pislik" ama yine de bir şekilde düşürülmüştür! Masada "masturbasyon" bütün hızıyla karşılıklı olarak devam etmektedir! İlişmenin sırası değil! Hala şu anda bile bulundukları mekanlarda "masturbasyon" halinde olabilirler!
Yazının bu noktasına kadar farkındaysanız hiç mi hiç “Çankırı” kelimesi kullanmadım!
İnadımı bu satırlarda sonlandırıyor ve sizlerin izni ile: Ne diyeyim ki ben şimdi bu "çakma veren"lere daha doğrusu "masturbasyon" yapanlara?!
"Karaköprü hıyarı" diyeceğim, okuyucu başka adreslerde arayacak bu "çakma"ları!
İyisi mi bu "veren verene"lerin adları "kabakulak mantarı" olsun!
Ve o kocaman ağzınıza orantılı Tanrı sizlere bir de mantar kadar “kulak” nasip etsin! Hiç değilse ağzınızdan çıkanı bundan böyle bir tarafınız duyma şansını yakalar!
Hoş! Diyebilirsiniz ki "deli" üzerinden "masturbasyon" sadece belli kişi ve zümrelere mi mahsus! Ne yazık ki bu yöntemin geçerliliği toplumun her kesiminde farklı farklı eylem ve söylemle gerçekleşmekte! Yaşanılanları da "deli"nin kaderi olarak algılamak gerektiği de yadsınamaz! Ancak şunu da unutmayalım ki "deli" de olsa karşımızdaki de bizim gibi "etten" ve "kemik"ten yaratılmış "insan"dır... Bence unutulmaması gereken kavram da budur! Gerisi mi? Tabii ki teferruat!
Saygılarımla...
SON SÖZ: Ne tuhaftır ki, kolayca yarattığımız “deli” sayısını çoğaltmaktan da imtina ederek, farkında olmadan “korkaklığımızı” ve de “ödlekliğimizi” de ortaya koyar, bu duruma hiç mi hiç aldırış etmeden yaşar gideriz.