Vedat BEKİ
Değişim rüzgarından Çankırı Emniyeti de nasiplenmeli!
İzninizle 2011 yılının son yazısını da Çankırı'da "gazetecilik" mesleğini sürdürenlerle birlikte "benim" de talebim olan bazı beklentileri gündeme getirme adına kaleme alıyorum...
Aslına bakarsanız bu yazı bir nevi mektup olarak da kabul edilebilir... Ancak içerik olarak farklı adresler ihtiva ettiğinden, tek muhatabı olmadığını da peşinen belirtmiş olayım...
Kaleme aldığım yazılarda zaman zaman Çankırı'da "gazete" tabelaları altında çalışanlara "matbaacı" şeklinde yakıştırmalarım da olsa, yine de şu veya bu şekilde "gazete emekçisi" olan genç arkadaşların içinde bulundukları "özel konjoktörü" de gözardı etmediğimin bilinmesini isterim. (Anlayacağınız benim 'matbaacı' yakıştırmam sadece ve sadece gazete sahiplerini hedef almaktadır. Bu yakıştırmamın çalışanlarla hiçbir ilgisi yoktur.)
Gelelim Çankırı ile ilgili emek veren "gazeteci"lerin 2012'den beklentilerine...
Öncelikli olarak Çankırı Emniyet Müdürlüğü, "gazetecilerden uzak emniyet müdürlükleri" şeklinde bir çalışma yapılsa, 81 il içerisinde Çankırı Emniyet Müdürlüğü herhalde ilk 5'e kafadan girer!
Yüzlerce somut örnek verebilirim ama, en sondan başlarsak; geçtiğimiz günlerde Eldivan'da 2 kişinin öldüğü bir trafik kazası yaşandı. Çankırı basını dahil olmak üzere "ben" bile haberi atladım!
Emniyet bülteninde bu kaza en az 48 saat sonra yeraldı. Belki de haberin servis edilmesi kaza saatinden 60 saat sonraya da tekabül edebilir!
Türkiye coğrafyası üzerinde 81 il içerisinde Çankırı'nın dışında hiçbir il böylesi bir olayı bu kadar uzun bir süre sonra basınla paylaşmaz!
Ama burası Çankırı... Herşeye hazırlıklı olmanız gerekir... Yaşanılanları da (başka şansınız olmadığı için) kabul etmek zorundasınız!
Polis - adliye haberleri ulusal medyada günlük gazetelerin 3'üncü sayfalarından okuyucuya sunulur... Dünyanın her yerinde polis - adliye haberleri gazete okuyucusu için hayli ilgi çekicidir. Gazete yayın yönetmenleri de istihbarat servislerinde polis-adliye muhabirlerine özel ilgi ve farklı imkanlar sunarlar... Daha da ötesi polis-adliye muhabirliği seçkin bir daldır gazeteciler için...
Yaklaşık 8 yılı aşkın bir süredir Çankırı bölgesinde emek veren, ayakkabı eskiten, toz yutan bir gazeteci olarak Çankırı Emniyeti'nin sorumlusu kim olduysa oldu (hatta bir müdürü İnegöllü olması nedeniyle hemşerimdi) yine de kişisel beklentilerimin yüzde 10'una dahi cevap ver(e)medi!
Vali Şemsettin Uzun dönemini "yaşanmamış" kabul ediyorum. Ancak bugün Vali Vahdettin Özcan'la birlikte esen değişim rüzgarları, ne hikmetse Çankırı Emniyeti üzerinde bir türlü esmiyor!
Sayın Müdür Zoroğlu, tıpkı soyadı gibi "basın"la ilişkileri olması gereken düzeye getirebilme yolunda (üzülerek belirteyim) tek bir olumlu adım atmadı!
Şu Çankırı'da "hangi İl Müdürü basınla yan yana gelmedi?" diye bir soru sorulsa, benim cevabım dünden hazır!
-İl Emniyet Müdürü Osman Zoroğlu'nun bir kez olsun "basın toplantısı" yaptığına daha şahit olmadım!
Ya diğer illerdeki Emniyet Müdürlerinde bir tuhaflık var ya da bizim müdür Zoroğlu'nda!
Ya diğer illerin gazetecilerinde artı yetenekler var, bizim Çankırı'daki gazetecilerde ve bende bir eksiklik var!
Endaze nerede denk gelecek kestirebilmek hayli zor...
Diyeceksiniz ki "sorun" sadece Emniyet teşkilatı mı?
Hayır...
Çankırı'da gazeteciliğin en zor tarafı "yerleşik algı" (!)
Ne demek bu?
Şu demek! Ben "x şahıs" hakkında olumsuz bir haber yapmış isem, mutlaka bu haberin kaynağı o şahısla ilişkileri kötü olan "y"dir!
Yani; Vedat Beki "y" şahsından bilgilenerek "x"i zor durumda bırakacak bir haber yapmıştır...
İşin aslı bununla yakından uzaktan ilgili olmasa dahi, kanaat budur!
Böyle olunca da vay o haberi yapanın haline...
Politikacı ile ilgili olumsuz haber yaparsınız, muhatap "politikacı" sizinle kanlı-bıçaklı hale gelir!
Aslında yapacağı işlem çok basittir! Haberde herhangi bir "iftira", ya da "yalan" yer almış ise, hemen akabinde yapacağı bir açıklama ile kamuoyunu aydınlatabilir!
Ama Çankırı'da bu olmaz! Biz haberi yaparız, muhatabı sağda solda laf eder: Haber yalandır, haber iftiradır, haber şudur, haber budur diye...
Uzun lafın kısası, Çankırı'da gazetecilik yapmak hiç de kolay değildir... Sadece Çankırı'da değil "dar bölgede" gazetecilik zordur...
Bu zorluğa karşın hala "gazetecilik" yapma yolunda ilerleyen arkadaşlara gerek idare, gerekse politikacı yardımcı olmak zorundadır... Gazetecinin varlığı "haber" ise, "haber"i elinde tutan, ya da "haber"in üzerinde oturan kendisine şu soruyu sorsun:
-Sakladığım haberin kamuya maliyeti nedir?
Bu ve benzer soruların vicdanlarda çoğalmaması temennisiyle, 2012 yılı armağanı olarak biz gazetecilere verilebilecek en büyük hediyenin "haber kanallarının" her platformda açık olmasıdır...
Katkı verecek ve destek olacaklara şimdiden teşekkürler...
2012 yılının başta okurlarım olmak üzere, Çankırı'ya, Bursa'ya, ülkemize ve tüm dünyaya barış ve mutluluk getirmesini diler, sağlıklı ve mutlu nice yıllar dilerim.