Darbe ortamından azınlıkları sorumlu tuttu!
12 Eylül 1980 darbesinin ardından 3 yıl süreyle başbakanlık yapan Bülend Ulusu, Darbe Komisyonu üyelerinin sorularını yanıtladı.
12 Eylül 1980 darbesinin ardından 3 yıl süreyle Başbakanlık yapan Bülend Ulusu, darbe öncesindeki çatışma ortamının sorumlusu olarak Rumları ve Ermenileri gösterdi. Darbenin başbakanı darbelere de karşı olduğunu ileri sürdü.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesinde 12 Eylül 1980 darbesi alt komisyonu, Bülend Ulusu'yu dinledi. Ulusu, Alt Komisyon Başkanı AK Parti Amasya Milletvekili Naci Bostancı ve milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
"Darbenin başbakanı darbe ortamından Rumları, Ermenileri sorumlu tuttu"
Ulusu, "AB'nin bir darbe olması ve bir yönetim kurulması doğrultusunda telkini oldu mu?" sorusuna karşılık, 1974'teki Kıbrıs çıkarması nedeniyle Türkiye'de bir terör ortamı yaratılmış olabileceğini ileri sürdü. Ulusu, "Harekat dolayısıyla Rumlar ve Ermeniler, Türkiye'nin müşkül duruma durması için ne mümkünse yaptılar" dedi.
"NATO içinde Gladio diye bir teşkilat var"
Ulusu, "Darbeciler darbe yapmak için bazı olayları provoke ettiklerine dair kanı var. Derin devlet, Gladio'ya dair gözlemleriniz var mı?" sorulması üzerine, şöyle konuştu:
"Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yaptım. Bu işlerle daha çok Kara Kuvvetleri, Jandarma Komutanı, Genelkurmay Başkanı ilgileniyordu. Benim bilgilerim, MGK ve gittiğim birliklerdeki temaslarım sonucuydu. Derin devlet konusunda bir bilgi sahibi olmadım. Bir teşkilat olsun, Türkiye'yi sıkıntılı duruma soksun diye. NATO içinde böyle bir teşkilat yapıldı ama bu kötü hareketler için değil, başka hareketler için yapıldı. Derin devlet diye böyle bir şeyi ifade edemeyeceğim. Üzerinde durmak istediğim; istikrar. 3 yıl Milli Savurma Bakanlığı Müsteşarlığı yaptım ve 5 bakanla çalıştım. 6 ayda bir hükümet, yönetim değişikliği oluyordu. Yönetimde istikrar ve devamlılık olmadığı için bu işler başımıza geliyor. 6-7 ayda bir yönetim değişiklikleri ve koalisyonlarla iş yürümüyor."
"Maraş olaylarıyla hiç ilgilenemedik"
Ulusu, "Maraş olayları Türkiye'de bir dönüm noktasıydı, darbe ortamının teşekkülü bakımından. O zaman ne oluyor diye sordunuz mu?" sorusuna, "Hiç ilgilenemedik bunlarla. Benim görevim bambaşkaydı. Maraş olayları diye benim bulunduğum toplantılarda herhangi bir çalışma geçmedi" derken, "MGK'da konuşulmadı, bahsedilmedi mi?" sorusuna, "Geçmedi, bahsedilmedi. Tabii olay oldu ama pek detaya girilmedi" karşılığını verdi.
"Elle tutulur bir işkence şikayeti gelmedi"
Bülend Ulusu, Başbakanlığı döneminde 650 bin kişinin tutuklanması ve işkence başta olmak üzere insan hakları ihlalleri konusunda şikayet ve itirazların gelip gelmediği sorusuna karşılık şöyle konuştu:
"Bir takım dernekler kuruldu; TÖB-DER, POL-DER...Başlangıçta iyi niyetle kurulduğundan şüphe yok ama sonra aşırı zihniyette kişilerin eline geçince neler oluyor. Polisle ilgili Scotland Yard'dan heyet getirdik. Çünkü polis iş yapamıyor, 10 maddelik rapor hazırladılar; 'Sizin polisiniz bölünmüştür, iş yapamaz, teçhizatı ve eğitim eksik...' diye. Çünkü aşırı sağ ve sol örgütlerin arenası haline geldi. Böyle polisle iş yapılamaz. Bu dernekler o kadar ilerledi ki gardiyanlara kadar gitti iş. Bunun sonucunda sağ gardiyanların bulunduğu yere aşırı sağcı, sol gardiyanların olduğu yere aşırı solcular gelince kaçırıyorlar. İlgililer sonra aksini vermeye başladı. İşkencelerin bir kısmı da bundan olmuş olabilir. Ama ben işin içinde eğilim, uzaktan hissettiklerim bunlar. Bu derneklerin kapatılması için MGK'ya teklifler geldi. Ama yönetimde istikrarsızlık ve devamlılık olmadığı için sonuca varmadı."
"Sıkıyönetim Komutanı işkence emri vermemiştir"
Ulusu, "İşkencelerin bir kısmı bundan, diğer kısmının sistematik olduğunu mu düşünüyorsunuz?" sorusuna, "Bir kısmı sistematik ama benim sıkıyönetim komutanının 'şunların canını okuyun' diye talimat verdiğini hiç tahmin etmiyorum" dedi.
Bazı cezaevlerindeki işkence iddialarının hatırlatılması üzerine Ulusu, "Cezaevleri bana bağlı değildi, Genelkurmay'a bağlıydı. Genelkurmay benim emrimde olsaydı gider bakardım ama bana bağlı değildi. İşkence olayları konusunda fikir sahibi değilim. Olmadı demiyorum da benim görev ve düşünce alanıma girmedi. Şurada burada işkence yapılıyor diye bana bilgi intikal etmedi" diye konuştu.
Ulusu, Yunanistan'ın NATO'ya alınmasının da erken verilmiş bir karar olduğunu söyledi.
Darbe öncesinde 27 Aralık'ta bir mektup verilmesini nasıl değerlendirdiği sorusuna karşılık Ulusu, "Sıradan vatandaş da bu fikirlerini takdim edebilir. Askerler de görüşlerini bu şekilde Cumhurbaşkanı'na ifade edebilir. Bunu darbenin hazırlık aşaması olarak hiçbir zaman düşünmemişimdir" diye konuştu.
Darbeden ne zaman haberi olduğu sorusuna, "Valizlerimizi hazırlamıştım. Dışarıya gitmeye hazırlanılırken oldu" derken, "Bir çok insan darbeden önceden haberdar olmuştu. Bayrak harekatından haberiniz var mıydı?" sorusuna, "Öyle bir kanaate varsam emin olun valizlerimizi hazırlamazdım. Bayrak harekatından haberim yoktu" dedi.
Ulusu, "Kuvvet komutları arasında 'darbe yapmak lazım, duruma el koymak lazım' deniliyor muydu?" sorusuna, "Askeri birliklere giderdik, ast birliklerin böyle teklifler olurdu ama bizim fikrimizi olarak hiç geçmedi. Aldığımız intibalarda bu var. Sivillerden böyle konuşmalar kulağımıza gelirdi, 'Böyle gitmez ne yaparsa asker yapar diyenler olurdu" karşılığını verdi.
"Şimdi nasıl dinleniyorsa..."
KKTC'nin ilanına ilişkin soru üzerine Ulusu, "O zaman Denktaş ile temas halindeydik. Bizden sonra bu işin olmayacağı kanaatine vardık, o bakımdan böyle bir yola girdik. Bu cesur karardı. Böyle cesur bir karara varılmayacağını o bize ifade etti, ondan sonra bu yola gidildi. Onda da kimseyi suçlamıyorum" dedi.
"Ecevit kontrgerillayı fikri sabit halde söylerdi"
Ulusu, "Bülent Ecevit, kontrgerilla meselesine o dönemde vurgu yapardı. Siz ne olup bitiyor diye soruşturma lüzumu duydunuz mu?" sorusuna, "Üzerinde durmadım. Süleyman Demirel de derin devletle ilgile tespit yapamamıştır, ben de yapmadım. Ama Ecevit, fikri sabit halde bunu söylerdi. Onun kendine göre has fikirleri vardı, onlara saygı duyardım" diye konuştu.
"TSK'nın derin devlet olduğunu sanmam"
"Demirel bugün derin devletin askeriye olduğunu söylüyor" denilmesi üzerine Ulusu, "Yok zannetmem. TSK niye derin devlet olsun. Memleketin hayırlı işi için ne gerekiyorsa ona kafa yorar. 40 yıl askerlik yaptım. Derin devlet olarak şunu yapsın, bunu öldürsün diye uğraşacağını tahmin etmiyorum" görüşünü ifade etti.
"Şimdi nasıl telefon dinleniyorsa o zaman da dinleniyordu"
Ulusu, "Cüneyt Arcayürek kitabında, kendisine 'telefonla konuşurken dikkat et, Demirel'in devamlı dinlendiği, MİT'in bu konuda size devamlı bilgi verdiğinizi yazıyor" denilmesi üzerine, "Şimdi nasıl dinleniyorsa, o zamanlar da dinleniyordu. Ben böyle bir kanaate vardım ve kendisine söyledim" derken, "Kanaat değil bilgi söz konusu" denilmesine, "Bilgi de söz konusu. Konuşmalar gelirdi yazılı olarak" karşılığını verdi.
"Askerler niye Demirel'i dinlesin. Başbakanlık yapmış bir kişinin illegal dinlenmesi doğru mu?" sorusuna Ulusu, "Doğru değil tabii. Bugün de sizin, benim dinlenmediğim ne malum. Tasvip etmiyorum" cevabını verdi.
"Tasvip etmem mümkün değil"
Darbelere daima karşı olduğunu ileri süren 12 Eylül'ün başbakanı Bülend Ulusu, Meclis'i hiçbir zaman küçümsemediğini söyledi.
"Kürtçe yasağı aksiyon-reaksiyon meselesiymiş"
12 Eylül yönetiminin Kürtçe'yi yasakladığının ifade edilmesi üzerine Ulusu, "Aksiyon-reaksiyon meselesi... O zaman öyle icap ediyordu. O zaman alay eder gibi durumlar hasıl oldu. Bir parti zamanında Diyarbakır'da bakan, valinin odasında tercüman vasıtasıyla konuşuluyor. Bu olmaz. Daha sonra kademe kademe başka önlemler alınır. 'İnadım inat' diye yapmak değil de kademe kademe bu işi tatlıya bağlamak önemli" diye konuştu.
"Bazı sırlar vardır ki, söylendiğinde olay çıkarır"
Ulusu, bir soru üzerine darbe ihtimali görmediğini, 1982 Anayasası için 'evet' oyu verdiğini ifade ederek, "Kendinize sakladığınız sırlar var mı?" sorusuna, "Tabii her şey söylenmez. Bazı sırlar vardır ki söylendiğinde olay çıkaracağı, TSK içinde birlik beraberliği bozacağı düşünceleri vardır. Bazı konularda susmanın en hayırlı olduğunu düşünüyorum" karşılığını verdi.
"Humeyni'nin arkasında namaz kıldım"
İran-Irak savaşında arabulucu heyetinde görev aldığını hatırlatan Ulusu, "Bağdat'a gidince Saddam ile İran'da Humeyni ile konuşuyoruz. Humeyni'nin arkasında namaz kıldık. Tahran'da buzdolabı ihalesi var. İki grup birbiriyle dalaşıyor; Koç ve Jack Kamhi Grubu. Koç Grubu'ndan, diğer firma için 'Bunlar Yahudi, ürünlerini alamayın' dediklerini söylediler. Müthiş sinirlendim. Tesadüfen Ankara'ya döndüğümün ertesi günü Vehbi Koç beni ziyarete geldi. Durumu anlattım" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, Ulusu'dan, "yeterince net yanıt alamadığını" söyledi.
Ulusu, toplantının ardından gazetecilerin anılarını yazıp yazmadığı sorusuna, "Hayır yazmıyorum. Benimle birlikte öteki tarafa gidecek" yanıtını verdi. (Kaynak: cnnturk.com)
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.