Yavuz PEHLİVANOĞLU
Çocukluğumun Garagurası...
Düşündükçe aklıma deli deli sorular geliyor... Bakın şimdi...
Biz bebeykene büyüklerimiz "Geceleyin sokağa çıkmayın" derlerdi.
Bizler de merakla "Niye çıkmıyoruz ki?" diye sorardık.
"Garagura var! Geceleyin sokağa çıkan bebeleri alıp kaçıyor da ondan!" derlerdi.
Epeyce bir vakit bu 'garagura' meseline inandık... Hatta bazen pencerenin kenarına oturur sokaktan 'Garagura' geçsin de nasıl bişiymiş diye beklediğimiz zamanlar da oldu...
O zamanlar bizim köyün sokakları kap karanlıktı... Sonra odun direkler dikildi, köye kocaman bir jeneratör getirdiler... Akşamları ara ara sokak lambası takıldı sokak alaca kanranlık bir şekilde aydınlandı... Sokak aydınlanınca yoldan geçenleri 'Garagura' olarak algılamaya başladım...
Biraz aklımız başımıza gelince bu "Garagura'dan kurtulmak lazım" dedim...
"Bu Garaguru'ya bir suikat yapmak lazım! Başka yolu yok...'
Evden sessizce çıktım... Bizim taşların arasına yattım! Başladım beklemeye. Elimde sağlam bir-iki taş ile...
Sokağa bir aşağı bir yukarı bakıyorum Garagura bakalım nereden gelecek?!
Bir baktım Gazigil'in aralıktan baş aşağı iki karaltı geliyor... Koca Hüseyin'in çapa gelince karaltının biri ayrıldı biri bizim sokağa girdi bana doğru geliyor... Yüreğim ağzıma gelecek, boğazımın kuruduğunu hissettim... İnanın damarlarımdan geçen kanın sesini duyar oldum... Kafamı iyice eğdim. Garagura beni görmesin diye... Yanımdan geçti aşağı dogru gidiyor... Beni iki-üç bilemedin beş adım geçti... Yerimden usulca ayağa kalktım... Elimdeki taşı Garagura'nın sırtına olanca gücümle vurdum ve yerime yine pıstım ama bu arada kıyamet koptu!
Adamın feryadı gelmeye başladı...
Evlerin ışıkları yandı millet sokağa döküldü... Herkes soruyor; "N'oldu? N'oldu?", "Kimmiş? Daş mı vurmuşlar?", "Kim vurmuş?"
Bu arada sırtına taşı yiyen Garagura camide yatsı namazını kılıp evine giden bir komşumuzmuş!
Kimin vurduğunu soranlar hızlarını alamıyor, sordukları sorulara kendileri cevap veriyorlardı:
"Lan camide duayı yanlış okumuştur! Allah'ın sopası da yok ya, taşı kafasına düşürmüş" (!)
Yerime öyle bir pıstım ki anlatamam...
Adamın birisi üstümdeki taşa oturdu... Bir de sigara yaktı... Epeyce dedikodu yaptılar ama kimse benden bilmedi... Adam tepemden kalkınca ben de karıştım kalabalığa...
O gün bu gündür Garaguralardan hiç mi hiç korkmam...
Zaman değişti elbette... Büyüklerimiz bizden iyisini ve doğrusunu bilirler...
Şimdi de başımıza cumartesi-pazar sokağa çıkan milleti eve hapseden Corana-Gurana var...
Gidip evin önünde puşt pususuna yatasım geliyor... "Olan yine bir garibana olur" diyerek mecburen evde oturuyoruz... Elimiz kolumuz bağlı vaziyette...
La biri şu Gorana-garana belasının ensesine bir taş vursun yeter yaavvv...