Büyüyen, gelişen, 'marka şehir' olma yolunda kafa yoran, ülke gündeminde yer tutabilecek boyutta siyasetçi yetiştiren, Japonya'dan yatırımcı getirebilen, Uzak Doğu ülkelerini kapı komşu yapan kadrolara sahip olan Çankırı var karşımızda!

En güzel yemeği yapan, en güzel şarkıyı söyleyen, en kestirme yoldan zirveye tırmanan, en popüler... 

En... En... En...

Tekmil-i birden bu topraklarda...

Lakin...!

Evet, tüm bunları yaşanırken, hatta hatta sabah akşam başımıza kakılırken sen gel gör ki; Çankırı'da Milli Eğitim Müdürlüğü koltuğu aylardır bomboş duruyor!

Akabinde boşalan Çankırı Devlet Hastanesi Başhekimliği koltuğu... Hastanenin ihtiyacı olan 'gastroenteroloji' uzmanının koltuğu...

Neden hâla boş dersiniz?!

Bu koltuklar neden doldurulmaz?

Kim neyi beklemektedir?

Bu soruların yanıtları hangi siyasetçi(ler)in göt cebinde geziyordur!

İktidar partisinin İl Başkanı başta olmak üzere, iki milletvekili ve şehrin valisi biraraya gelip de bu işleri halledemiyorsa...

İster istemez yeni bir soru daha geliyor: Bulunduğunuz makamları 'kartvizit' için mi kullanıyorsunuz?

Beyler kaldırın gözünüzü (!) göbeğinizi, sıvayın kolları da şu şehre bir il milli eğitim müdürü bulun!

Elinizi belinizi oynatın hastayene 'başhekim' atayın!

Hele hele sahip olduğunuz kafayı masanın üzerinden kaldırın 'başhekim atayamadığınız' hastaneye, 'gastroenteroloji uzmanı'nı bulup getirin!

Hoş, yapamıyorsanız da sağda solda 'ben valiyim', 'ben il başkanıyım', 'ben bu şehrin milletvekiliyim' diye gezmeyin!

Yok, 'ben bu işleri yapmam, ama yine de sağda solda gezerim' diyorsanız da, söyleyecek tek sözüm olur:

- Ahali tınmıyor, haberin ola!

x x x

Şabanözü seçimleri sonrası 'özellikle AK Partililer' "Biz bu seçimi neden kaybettik?" diye fena halde dövündüler! İlçe Başkanı Mustafa Dülger "MHP-CHP kumpası sonucu kaybettik" dedi!

Şabanözülü seçmene sorduğumda ise; "Valla seçimi Çankırı Valisinin son haftada Şabanözü'ne uğramamasından dolayı kaybettik! Duyduk ki Japonya ve Güney Kore'ye gitmiş! İlçemize sayısını şaşırdığımız bakanlar geldi gitti! Sayın Valimiz ortada yoktu! Valimiz ilçemize gelen sayın bakanlarımızı karşılasaydı, onlara derdimizi aktarsaydı ve bizlere de dönüp 'Bakın ben sizlerin dertlerini sayın bakanlarımıza aktardım, sizler de gereğini yapın' deseydi biz oyumuzu AK Parti'ye verirdik! Sayın Valinin Uzakdoğu gezisi işleri berbat etti" dediler!

"Siz ciddi misiniz?" diye sorduğumda gözlerimin içine baka baka; "Ne sandın gasteci bey! Bölgede siyasetçinin dediğini ciddiye almayız ama sayın Valimizin bize söylediklerini biz hep ciddiye aldık!" demesinler mi?!

Bu cümlelerden sonra 'Vay anasına' demek benim için çok kolaydı!

Sonra...

Sonrası mı var? Gelinen nokta ortada...

Seçimin yapıldığı gün, Şabanözü'nün bir mahallesinde AK Parti İl Başkanı Salim Çivitcioğlu'na saldırılıyorsa, sinkaflı küfürler savruluyorsa, bölge insanının 'siyasetçi'ye olan olumsuz tepkisi ortada!

Yaratılan boşluklar bir şekilde dolduruluyor...

Ama vali ile ama odun ile...

Boşuna dememişler; Tabiat boşluğu affetmez, diye...

x x x

30 Mart seçimleri sonrası 'özellikle' yeni seçilen belediye başkanları üzerinde 'bazı kesimlerce' yaratılmak istenilen 'ipotek' hayli dikkatimi çeker oldu...

X ilçesinde başkanlık koltuğuna oturan Y için; 'Seni ben seçtirdim', ya da "Seni o koltuğa biz getirdik' gibi cümlelerle baskı oluşturanlar azımsanmayacak ölçülerde...

Bu durum yeni başkanların elini-kolunu fazlasıyla bağlıyor gibime geliyor.

Yeni belediye başkanlarının bu durumdan kurtulması gerek. Aksi takdirde bölgelerinde hizmet verme şansları giderek azalır...

Demem o ki başkanlık koltuğunda oturanlara bu tür yaklaşımlarda bulunanlar biraz işlerine - güçlerine dönmeliler... Destek verdikleri, seçilmelerine yardımcı oldukları belediye başkanlarına refleks gösterme fırsatı tanımalılar...

Aksi halde, yeni filizlerin açmasına meydan vermeden, hizmet heyecanı ile bu görevlere gelen isimleri kısa sürede köreltecekler.

Benden uyarması...

Kalın sağlıcakla...