Çankırıspor'un Hanım Ağası
Zaman gazetesinin pazar ilavesinde Çankırıspor Kulübü Başkanı Sevda Karaali'ye sayfanın dörtte üçü ayrılmış.
Zaman gazetesinin Pazar ekinde (26 Şubat 2012) Çankırıspor Kulübü Başkanı Sevda Karaali'yle yapılan bir ropörtaja yer verilmiş.
"Çankırı'nın Hanım Ağası" başlığı altında yapılan ropörtajda "O, Türkiye'nin ilk kadın futbol kulübü başkanı. 2009'da girdiği sektörde attığı adımlarla adından hayli söz ettiriyor. Kapanma noktasına gelen Çankırıspor'u bugünlere taşıdı. Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grup'ta mücadele eden Çankırıspor'un başarısı için elinden geleni yapıyor" deniliyor.
Özkanoğlu ADOPEN'de Kampanya
Son gün 29 Şubat
Zaman gazetesinin Pazar ekinde Sevim Şentürk imzalı ropörtaj şöyle:
Futbol erkek işi midir? Çankırılılar için bu sorunun cevabı net: Tabii ki hayır. Çünkü şehirlerinin takımı Çankırıspor, Ankara'da ticaret ile uğraşan hemşehrileri Sevda Karaali'nin yönetime geçmesiyle kapatılmaktan kurtulmuş ve lige geri dönmüş. Şimdi, Spor Toto 2. Lig Kırmızı Grup'ta oynuyor. Peki Çankırıspor'u, adını tabelada yazılı olmaktan öteye geçirip ligde yerini korumasını sağlayan Sevda Karaali kim, memleketinin kulübünü yönetmeye nasıl talip olmuş?
1971'de Çankırı'da doğar. İlk, orta ve liseyi burada okur. Sonra Dokuz Eylül Üniversitesi 'Mahalli İdareler Bölümü'nü kazanır ve tahsilini tamamlayana kadar İzmir'de yaşar. Okul bittiğinde memleketi Çankırı'ya geri döner ve belediyede işe başlar. Kısa bir süre burada çalışır, ardından Emniyet Genel Müdürlüğü'ne memur olarak atanır. 13 yıl emniyet memuru olarak görev yaar Karaali. Evlenir, iki de kızı olur bu esnada. Ancak o kadar heyecanlı, girişken ve yerinde duramayan biridir ki, yaptığı iş ona yetmez. Emekli olunca ticarete atılma hayali kurar. Ancak emeklilik yaşının yükselmesine yönelik bir yasanın gündeme gelmesi, onun bütün planlarını bozar. Sonra bir anda içindeki iş kadınıyla ticaret aşkını kavuşturmak için memurluktan istifa eder.
İstifa ettiğinde, halihazırda aklında bir iş yoktur Karaali'nin. Her şey bir anda gelişir hayatında. Ankara'nın en büyük gösteri merkezi, o günkü adıyla Anatolia Showland'in büfe ve fuar alanı işletmesi ihaleye açılır. Memurken aldığı evi ve arabasını satar, o parayla da yıllardır hayalini kurduğu ticarete adımını atar. Sonraları gösteri merkezinin işletmesine de talip olur. Karaali için asıl film bu tarihten sonra başlar. Çorap söküğü gibi gelir her şey. Gayretini ve aklını birleştirip çok güzel işlere imza atar. Bunlardan biri de, Türkçeye hizmet için Ankara'nın en büyük gösteri merkezi Anatolia Showland'in adını Anadolu Gösteri Merkezi olarak değiştirmesidir. Bu çabaları kamuoyunda oldukça ses getirir. Ve tabii memleketi Çankırı'da da...
Hemşehrileri, sürekli Karaali'nin işletmeciliğini, yaptığı güzel işleri konuşur durur. Ve bir gün Çankırıspor taraftarları, kapanmak üzere olan takımlarını kurtarmak için onun kapısını çalar. Şaşkındır ama olumlu bakar meseleye... "Evet, şu anda futboldan anlamıyorum, ama bu hiç anlamayacağım anlamına gelmez" der ve bir tabeladan ibaret olan Çankırıspor'un başına geçer.
VE MAÇ BAŞLIYOR
Karaali'nin "Ticaretteki başarım beni futbolla da tanıştırdı" dediği 2009'da başlayan serüvenin sonrası ise şöyle: Tedirgin olmasına rağmen, 'ben bu takımı kurtaramam' duygusuna hiç kapılmaz ve ilk işi önüne bir hedef çizmek olur. Takımın geleceğini üç şey üzerine kurar. Buna göre kısa vadede borçları bitirmeyi, orta vadede seyirci kazanmayı, uzun vadede ise altyapısı olan bir takım çıkarmayı hedef koyar kendine. Ardından, bir ay sonra başlayacak lig için, bir hafta içinde futbolcu transferleri yapar. Bu sürede çok zorlanır, çünkü takımın 2 trilyonun üstünde borcu vardır ve hiçbir futbolcu Çankırıspor'da oynamak istemez. Bu yüzden, gayretini daha da artırır Karaali.
Günler geçer; sezon başlar, biter... Bir yılın sonunda sadece sahada kalmayı başarabilirler. Ama Karaali, bunu kendisi için bir değerlendirme olarak kabul etmez. Onun hedefi kısa vadedeki borçları kapatmaktır, ligde şampiyon olmak değil. Üstüne üstlük bunu da başarmıştır. Takımın 1,8 trilyona yakın borcunun ödenmesini sağlamış; Çankırıspor için bir de sosyal tesis yaptırmıştır. Onun için, kulaklarını tıkayıp yoluna devam eder ve ikinci yılın sonunda da orta ve uzun vadedeki hedeflerini gerçekleştirir: Takımın seyircisini artırmış, altyapıdan futbolcu yetiştirip bir de onları başka takımlara kiralamıştır artık. Şimdi başkanlığının üçüncü yılında. Bundan sonraki süreçte de hayali Bank Asya... Ama hemen değil, takımın Bank Asya ligine çıkması için daha zamanı var!
TARAFTAR BENİ GÖRMEYE GELİYORDU
Sevda Karaali'nin futbola aktif olarak katılmasını, futbolcular ve sökterde çalışanlar garipser. Hatta Çankırı'ya, tanışmaya gelenler olur. Maçlarda da yaşanır bu. "Ligde bizimle oynayacak takımların taraftarı beni görmeye geliyordu ilk zamanlar" diyor. Alışır herkes ama "Elinin hamuruyla erkek işine karışma" diyen de çok çıkar. Onun bu konudaki tavrı keskin. Hiç hoşlanmıyor bu üsluptan. "Kadının zekâsı futbolu anlamaya daha yatkın" diyor.
Futbola girmesinden sonra hobileri, seyahatleri hep buna göre şekillenir. "Erkeklerin maç izlemesini anlamazdım, şimdi ligdeki tüm oyunları takip ediyorum" diyor ve ekliyor: "Bununla kalsa iyi. Maç yorum programlarının da müdavimi oldum."
Karaali'nin takımıyla ilişkileri diğer kulüp başkanlarından biraz farklı. Normalde, başkanlar maç sonrası soyunma odasına girer, oyuncularla muhabbet eder. Karaali bunu tercih etmiyor. "Çok istediğimiz bir maçı çocuklar kazandı. 'Âdet yerini bulsun' diye tebrik için girdim yanlarına. İlk başta fark etmedim ama sonra ter kokusundan içeride duramadım. Bir daha da bu yüzden girmemeye gayret gösterdim."
Takımda herkes meşhur "Sevda Kuralları"na göre hareket ediyor. Karaali'nin bu kurallardan en önem verdiği, mahremiyetin sosyal medyada paylaşılmaması ve hakeme itiraz edilmemesi. Aksini yapanlara yaptırımlar var. Hatta bu maddeler sözleşmeye bile eklenmiş.