Çankırı'nın "Bıçakçı Dede"si...

'Bıçakçı Dede' ve 'Pamuk Dede' olarak da bilinen Mehmet Bıyıklı, 1927 yılında Çankırı Yapraklı Sarıçay köyünde doğdu.

Babası köyde çiftçiliğin yanı sıra şal, çuval, kuşak da dokurmuş. Annesinin gözleri görmezmiş ama kalp gözü açıkmış. Evin içerisinde yere düşmüş iğneleri bulur, “Bunları yere atmayın!" diye çıkışırmış. "Oğlum beni görmüyor sanıyorlar, ben görüyorum..." dermiş... Orucunu hiç bırakmaz, boyuna (devamlı) oruç tutarmış... Sülalesinden askerlikten dönen hiç olmamış. Hepsi de, seferberlikte kalmışlar. Kendisi de 36 ay askerlik yapmış1.

Bıçakçı Dede tatlı sıva (çimentosuz kirecin suyla karılması), taş duvar ve cami mozaik ustası. Hanımı Döndü Anne kireç karar, kendisi de sıva yaparmış... Çankırı'da birçok caminin inşaatında onun alın teri, el emeği ve işçiliği var.

4 oğlunun en büyüğü olan Hilmi, 17 Ocak 1977’de şehit düşünce (2), bu işi bir daha yapmaz olmuş.

Evlat acısıyla yanıp tutuştuğu o acılı günlerde, bisikletten bozma üç tekerli arabası ile Çankırı’yı karış karış dolaşarak, ekmeğini bıçak yaparak ve bıçak bileyerek kazanmaya başlamış...

'Bıçakçı Dede' lakabı ile sevenlerinin gönlüne giren Mehmet amcanın, bisikletinin önündeki para kutusunun üzerinde

“Emeğim bilek zoru, Allah’ım Sen beni koru” yazılıydı.

Mehmet Bıyıklı; bahsedilen sözdeki (beni) kelimesinin üzerini kazıyarak, Allah’ın korumasını sadece kendi üzerine istemekten hayâ edecek kadar hassas ve samimi bir gönül insanıydı.

Pancar bıçakları da yapan Mehmet Amca; bıçakçılıkla meşgul olduğu sürece hiç sıkıntı, darlık çekmemiş, muhannete de muhtaç olmamış.

Güler yüzüyle, tatlı diliyle Çankırı’da 7’den, 77’ye herkesin gönlüne “Bıçakçı Dede” olarak taht kuran Mehmet Bıyıklı, çocukların ve gençlerin de Pamuk Dedesiydi. O; kimilerine göre kalp okuyan bir ermiş, kimine göre de zamanımızın Yunus’uydu… Bir Allah dostuydu o. Sözleri, sohbetleri ve nasihatleri ile gönüllere ferahlık verirdi. Gönül dünyası, mütevazı hane-i saadetleri, sofrası ve eli herkese açıktı. Hasta yattığı dönemde de ziyaretçilerin ardı arkası kesilmedi. Hasta haliyle bile o güzel yüzü hep mütebessimdi.

İşinin ehliydi, çalışkanlığı, disiplini ve kanaatkârlığı ile çevresine örnek olan bir insandı. Bıçakçı Dede’nin Mimar Sinan Mahallesi Kalealtı sokaktaki 2 numaralı alçak çatılı, eğilerek geçilen küçücük kapısı ve pencereleri olan bir tevazu abidesi evi, dolup taşardı... Özellikle Ramazan ayında evine gelip, gidenlerde büyük artış olurdu. Uşşaki Şeyhi Hayrullah Efendi’nin, “Hızır (A.S)’ı görmek isteyen, Bıçakçı Dede’yi görsün...” dediğini duyanlar Çankırı’ya ziyarete gelirlerdi.

Her yaştan Çankırılı'ya Allah’ın emir ve yasaklarına riayeti, doğruluğu, helal yiyip içmeyi, iyiliği, güzel muhabbeti öğütlerdi.

Allah‘ım aklımızı şaşırtma, Allah’ım nefsimize düşürtme…” duası hiç dilinden düşmezdi. Bugün, o dua kabir taşında yazılı.

Onun, çok sık tekrarladığı nasihatlerin başında “Çuvalı deldirmeyin!” uyarısı gelirdi.

Adamın biri, Bıçakçı Dede’ye iki çanta dolusu bıçak getirmiş. Onlarla tam iki gün uğraşmış, hepsini tek tek bileyerek hazır etmiş. Almaya geldiğinde “Ne kadar ücret vereceğiz?” diye soran adama, “Sen bilirsin ne verirsen, istersen hiç verme...” demiş. Adam da bıçakları alıp, para vermeden çekip gitmiş. Bu hadiseyle ilgili Bıçakçı Dede gülümseyerek şunları söylüyor: “İstediği buymuş demek... Para istemezdim, alın gidin derdim. İnsanlar, bundan haz ederdi.”

bicakci-dede-mehmet-biyikli-resim-03.jpg

Çankırı esnaflarından Ethem Kut Bey, sık sık Bıçakçı Dede’nin yanına gelirmiş. Onun çarkı çalıştırıp bıçak bilemeye başlamasıyla gözyaşlarına hâkim olmazmış. Bıçakçı Dede, bu durumu: "Çark Cenab-ı Allah’ı zikreder. Meğer o, benim makinenin ne dediğini anlarmış da ondan öyle ağlarmış..." sözleriyle açıklarmış.

bicakci-dede-cankiri-resim-033.jpg

Eşi Döndü Anne, 2010 yılında Hakk'ın rahmetine kavuştu. Eşini kaybettikten sonra 1 yıl yatalak kaldı. Hastalığı ilerleyip, durumu ağırlaşınca oğlu Ümit ve gelini Emine ile aynı evde kalmaya başladı. "Onlara öf bile deme, onları azarlama, güzel söz söyle." (İsra Suresi,23) Ayeti Kerimesi mucibince oğlu ve gelini, ruhunu teslim edinceye kadar Bıçakçı Dede’ye bebek gibi baktılar. Hasta yatağında son nefesine kadar “Allah... Allah...” zikrini devam ettirdi.

Ehlullah’dan olan Bıçakçı Dede, 13. Eylül 2011’de Hakkın rahmetine kavuştu. Büyük Cami’de kılınan cenaze namazı sonrası Sarı Baba’da aile kabristanına defnedildi.

Oğlu Ümit Bıyıklı’nın anlatımından…

Şehit Hv. Uçb. Üçvş. Hilmi Bıyıklı: 1947’de Çankırı’da doğdu.

hilmi-biyikli-mehmet-biyikli-oglu-resim-02.jpg

1968 yılında Hava Uçak Bakım Teknik Okulu'ndan mezun olduktan sonra Hava Kuvvetleri’nin çeşitli komutanlıklarında görevlendirilmiştir. 30 Ağustos 1974 tarihinde Üstçavuşluğa yükselmiştir. 17 Ocak 1977 tarihinde Hava Ulaştırma Grup Komutanlığı'nda görevli iken, Hv. Alb. Ruşen Salmanlı yönetimindeki C-47 uçağı ile Eskişehir’den Antalya’ya giderken, Isparta / Sütçüler / Çandır Köyü mevkiinde uçağın dağa çarpması neticesinde şehit olmuştur. Kabri, Çankırı Sarı Baba'dadır.

Adı merkezde ilkokula verilmiştir. (Şehit Hilmi Bıyıklı İlkokulu)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
5 Yorum