'Çankırı'da eğitime darbe yapıldı'
Eğitim Sen Çankırı il temsilcisi Nurcan Yanık, eğitimde yapılan atamaları 'darbe' olarak niteledi.
Çankırı İl Temsilcisi Nurcan Yanık yaptığı yazılı açıklamada; "Eğitim yöneticilerinin sendikal-siyasal referanslarla belirlenmesini kabul etmiyoruz!" dedi.
Nurcan Yanık'ın yazılı açıklaması şöyle:
"Çankırı’da eğitimde büyük bir darbe yapıldı!
Okul yöneticisini öğretmenlerin, velilerin, öğrencilerin tamamı oy vererek seçsin!
Büyük ölçüde üst düzey eğitim yöneticilerinin değerlendirmelerine dayanan, eğitim kurumları yönetici değerlendirme sonuçları açıklanmış ve 7 bin okul müdürünün büyük bölümü siyasi gerekçelerle resmen tasfiye edilmiştir. Sendikamızın bugüne kadar eğitim yöneticilerinin performans değerlendirmesine tabi tutulması ve atanma biçimleri ile ilgili olarak yapmış olduğu tespit ve eleştirilerin ne kadar haklı olduğu bir kez daha görülmüştür.
Yıllardır eğitim kurumlarını “şirket” gibi yönetip, okullarımızı “ticari işletme” haline getiren MEB, başta Eğitim Sen üyesi okul müdürleri olmak üzere, bugüne kadar eğitimde yaşanan piyasa merkezli dönüşüm sürecinin karşısında engel olarak gördüğü okul müdürlerini tek tek tespit ederek görevden almıştır. Eğitim yöneticileri değerlendirme sonuçlarına göre görevden alınan ve görev süresi uzatılan okul müdürlerinin sendikal aidiyetine bakıldığında, tarihin en büyük siyasal kadrolaşma hareketi ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılmaktadır.
Başından sonuna siyasal kadrolaşma operasyonu olarak gerçekleştirilen eğitim yöneticilerinin değerlendirilmesi ve görevlendirilmesi uygulamaları, hukuktan, adaletten ve objektiflikten yoksundur. MEB okul müdürlerinin değerlendirilmesi sürecinde çok sayıda okulda “adrese teslim” görevlendirmeler yaparak, bir kez daha siyasi iktidarın en stratejik kurumu olduğunu göstermiştir.
Milli Eğitim Müdürüne okul müdürleri ile ilgili sorulan birinci soru “Muhatabını dikkatle dinler” biçimindedir. Bir hukuk devletinde bir kamu yöneticisi buna “evet” ya da “hayır” diye cevap verirken cevabını bilgi ve belgeye dayandırmak zorundadır. Burada puanlama tamamen siyasi bir tavırla verilmiştir. Milli Eğitimin üst düzey yöneticileri objektif davranmamıştır. Sınavla bu görevlere gelen kişilerinin maddi manevi yarar ve zararlarını, kamu yararını gözetmedikleri için de suç işlemişlerdir.
75 Barajını aşan müdürlerden Turgut Ünal, Muzaffer Derelli, Murat Kaya, Sadettin Kılınç, Gürtürk Özdemir, Hüseyin Çakır daha düne kadar Çankırı İl Milli Eğitim Müdürlüğünde vekâleten şube müdürüydüler. İçlerinden bazıları puan aldıkları okullarda bir gün bile çalışmadı. Çankırı'da Ayhan Çevik Özürlüler Okulunda görev yapan Resul Ayhan da Çerkeş Atatürk İlkokulundan puan almış.
Öğretmenler, veliler, okul personeli ve öğrenciler tarafından takdirle karşılanan gerçekten çalışan okul müdürleri puan alamazken bu kişiler çalışmadıkları okullardan nasıl puan aldılar?
Yaz tatilinin başında göreve gelen Milli Eğitim Müdürü, okul yöneticilerine puan verdi. Puan verdiklerinin ne kadar başarılı olduklarını, okulları nasıl yönettiklerini geçtik belki bazılarının adını bile bilmiyordur. Demek ki okul müdürlerini fişlemişler; puan veren kişilerin ellerine bizden, bizden değil, bizden değil ama bize yakın vb. bir liste gelmiş.
Okullardaki bu siyasi kadrolaşma çalışma barışını bozacaktır. Öğretmenlerin büyük bir bölümünün huzursuz olmasına yol açacaktır. Çankırı’daki eğitimin niteliğini olumsuz etkileyecektir. YGS’de, LYS’de TM’de ilk 10’a girmeyi başaran ilimizi yeniden 60. sıraların ardına düşürecektir. Bütün bu olumsuzluklar yaşanırken, Çankırı, eğitim tarihin en büyük darbesini yerken Çankırı’yı yönetenler, vekiller, başkanlar bunu seyrediyor ve sessiz kalıyorlar.
Eğitim Sen, kurulduğu günden bugüne eğitim yöneticilerinin Bakanlık tarafından, hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, sendikal ya da siyasal tercihlere göre belirlenmesi ve atanmasına karşı çıkmıştır. Bakanlığın eğitim yöneticilerinin siyasi iradenin belirlediği idari makamlar tarafından belirlenmesi konusunda neden bu kadar ısrarcı olduğu, açıklanan değerlendirme sonuçları ile bir kez daha görülmüştür.
Eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecinde siyasi referanslar değil, liyakat ilkesi temel alınmalıdır. Eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde hiçbir baskı ve yönlendirmeye izin verilmemeli, bu değerlendirme iptal edilmeli, her okul kendi yöneticisini, o okuldaki eğitim bileşenlerinin katılacağı demokratik seçimlerle yine kendisi seçmelidir."