Metin YILMAZ
'Çankırı' adı üzerine iki rivayet...
ÇANI KIRIN!
1939 doğumlu Çankırılı Tarihçi Kürşat Ekrem Uykucu, kendisi gibi Çerkeşli olan ünlü tarihçimiz Mustafa Çağatay Uluçay’ın öğrencisidir. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’ndan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünü bitirmiş ve Muğla Turgut Reis Lisesi’nde tarih öğretmeni olarak atanmıştır. 1966 yılında İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü’nde asistanlık yapmıştır. 1968’de doktora çalışması için İngiltere’ye gönderilmiş ve Prof. Dr. Paul Wittek ile başladığı "Tapu ve tahrir defterlerine göre XVI. Yüzyılda Menteşe Sancağı" konulu doktora çalışmasını 1974 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesi tarih bölümü başkanı Prof. Dr. Mehmed Cenab Şehabeddin Tekindağ ile tamamlamıştır.
1983 yılında Yrd. Doç. unvanını alan Uykucu, en son Marmara üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapmış, 2009 Yılında vefat etmiştir.
Başta “Meydan Larousse” olmak üzere çeşitli ansiklopedilere katkı sağlayan ve bir çok tarih dergisinde yazıları yer alan Uykucu’nun tarih konusunda yayınlanmış kitapları da vardır. Kürşat Ekrem Uykucu'nun 1981 yılında Serhat Yayınevince basılan bir de Renkli TÜRKİYE ANSİKLOPEDİSİ vardır. İşte o ansiklopedinin “ÇANKIRI” bölümünde; "Adını nerden ve nasıl aldı?" bölümünde Uykucu Çankırı isminin nerden geldiğine dair farklı bir bilgiye yer verir:
"En eski kaynaklarda şehrin adı Kengri şeklinde geçer. Bilinen bir söylentiye göre ise; Emir Karatekin Bey zorlu bir uğraştan sonra kenti fethettiği sırada, Bizanslıların çalmakta devam eden en büyük çanını göstererek "Çanı kırın!" emrini verdi. Bu emir, kısa bir süre sonra yerine getirildi. Fakat Emir Karatekin'in o emri unutulmadı. Şehir "Çankırı" adıyla anılmaya başlandı..."
ÇAN-KIRI
Eğer Kızılırmak ikiye bölmese, Çankırı ile Çorum’u, bu iki komşu ili birbirinden ayırmak güç…
Çankırı’nın eski adının (Kankara) olduğunu tarihler yazar. Selçukluların Anadolu’yu fethinden sonra, 1084 yılında Oğuz Türklerinden Karatekin oymağı Çankırı’yı alarak şehre (Kengürü) demişler. Bu adın sonradan Çankırı olduğu sanılıyor.
Söylendiğine göre, eskiden bu bölgede pek çok kilise varmış. Çan sesleri bütün yaylaya yayılır, ta uzaklardan duyulurmuş. Bir başka söylentiye göre de, bu bölgeye yerleştirilen Karatekin oymağı halkı develerle mal taşır, kervan düzenlerlermiş. Dağ, taş, ova, bayır deve çanları ile inlermiş… (Çan – kırı) adı bundan geliyormuş.
Şairimiz Behçet Kemal Çağlar, bu söylentiyi dile getirerek şöyle seslenir:
Soluyup kesik kesik
Rengi yüklenir, çöker.
Kervandır çanı eksik
Çankırı’da tepeler.
Geceyle başlar akın,
Ordulaşır bağ, ekin,
Doğrulur Karatekin
Der benimdir buralar.(1)
(1) Efsane ve Hikâyeleriyle Anadolu Şehir Adları, Mehmet Önder - Defne Yayınları s. 66, 67