Ömer Lütfi KANBUROĞLU
Camiye yardım
İşyerinizde oturuyorsunuz, akşama kadar 10 tane müşteri gelmiyor ama “camiye, kuran kurslarına yardım” isteyen 15 tane adam geliyor. Çoğuna dikkat edin resmi bir makbuz taşımıyorlar, ne koparırlarsa…
Merak ettim, “bu kadar insan elinde dandik bir makbuzla niye akşama kadar gezer, ne dini bütün bir milletimiz var ya rabbim?” diye düşünmeden edemedim…
Araştırdım…
Meğer bu dini bütün kardeşlerimizin akşama kadar taban tepmelerinin nedeni topladıkları paradan alacakları %40 komisyonmuş. YÜZDE KIRK…
İnsanın bunları yatırıp “KIRK KATIR MI, KIRK SATIR MI?” diye sorası geliyor.
Dindar geçinenler ile dinden geçinenler arasında ne kadar ince bir çizgi var ya rabbim?
Gece-gündüz öteki dünya için ibadet edenlerin bu dünyadaki cennete ulaşmak için gösterdikleri yoğun çaba ne kadar göz yaşartıcı…
Allah’ım, sen bu güzel kullarına dünyada azap çektirme ya rabbi, bir an önce onları yanlarına al, ibadetlerinin semeresini görsünler…
Biri elinde makbuz din adına para toplayıp yarısını cebine atıyor, öbürü din adına ibadethane yaptırıp altına dükkân, yanına lojman elektrik, su belediyeden geçinip gidiyor…
Ya hu, hayır adına verilen para ile başka iş yapılır mı, hayır için toplanan paradan komisyon alınır mı?
Alınır, hem de çatır çatır alınır…
Hani diyordu ya Maliye Bakanı “babalar gibi satarım” diye, bunlar da “babalar gibi alıyorlar, babalar gibi yiyorlar”…
Afiyet olsun…
Merak ediyorum, İslam’da aforoz sistemi olsa, hani yok ama olsa, cami’de kaç kişi kalır?
Allah biliyor ümmetini onun için aforoz sistemi koymamış anlaşılan; yoksa cenazelerimizi kaldıracak hoca bile bulamayacaktık…