Serdar YALÇIN
Böyle muhalefet varken…
Türkiye bir genel seçimler sürecinden geçti. Bir ay önce vatandaşlarımız sandık başına gitti ve yüksek bir katılım oranıyla tercihlerini yaptılar. Çıkan sonuçların ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum.
Seçim öncesi yaptığım tahminlerde bu seçimin bir formalite olacağını ve meclisteki tablonun değişmeyeceğini söylemiştim. Öyle de oldu. Ak Parti yine tek başına iktidar oldu; CHP oy oranını yükselterek ikinci parti oldu; her türlü sıkıntılara rağmen MHP barajı aştı; bağımsızlar olarak seçime giren BDP de milletvekili sayısını attırarak tablodaki yerini aldı.
Aslına bakarsanız dört partide de şaşkınlık yaşandı. Ak Parti oy oranını arttırdı ve yüzde 50’ye çıktı, bu, partililerde şaşkınlık yarattı. Ne de olsa iki dönemdir iktidarda olan bir partinin kan kaybetmesi beklentisi vardı ama tersi oldu.
CHP’deki şaşkınlık, bekledikleri oy oranına ulaşamamalarıyla ilgiliydi. Yüzde 30 kotası belirleyen partililer yüzde 26’da kalınca dumura uğradılar.
MHP için seçim öncesi baraj altında kalır mı kalmaz mı tartışması yapılıyordu. Partililerin kendilerinde de böyle bir şüphe ve risk duygusu hakimdi, ama bir puan kaybıyla yüzde 13’ü yakaladılar.
BDP de böyle bir başarı beklemiyordu. Her ne kadar seçim öncesi 35 civarında milletvekili çıkaracaklarını söylemişlerse de reel olarak bu sayıya ulaşmış olmaları onlarda da bir şaşkınlık oluşturdu.
12 Haziran seçimleri Ak Parti ve BDP açısından ne kadar olumlu ve başarılı geçmiş ise, CHP ve MHP içinse tam anlamıyla bir başarısızlık olarak nitelendirilebilir. Kılıçdaroğlu rüzgârı, evet, partinin oyunu yüzde 21’den 26’ya çıkarmıştır ama bu oran kesinlikle CHP’nin beklentisinin altında kalmıştır.
CHP ve lideri, seçimde uğradıkları hayal kırıklığının etkisinden olsa gerek Meclis’te yemin etmeme gibi garip ve saçma bir karara imza attılar. Bir milletvekilleri için meclise girmeyen BDP’yle aynı paralele düşen CHP de kendi ayağına kurşun sıkmış ve geri dönülmesi zor bir yola adım atmıştır. Şimdi CHP lideri Kılıçdaroğlu geri adım atsa Kurultay’da onu çiğ çiğ yemek için hazırda bekleyenler olacaktır. Geri adım atmaz ise de bu kez tamamen Meclis faaliyetleri dışında kalacak ve tarih bu vebalin hesabını soracaktır. Yani Kılıçdaroğlu binmiştir bir alamete gitmektedir kıyamete…
Ak Parti ve Erdoğan için bu ülkede bulunmaz bir muhalefet vardır. Böyle bir muhalefet ve böyle liderler olduğu sürece Ak Parti’nin oy kaybetmesi ve iktidarı elinden kaçırması mümkün değildir. Ak Parti’yi ve Erdoğan’ı sevmeyenlerin her şeyden önce kendi partilerinin ve liderlerinin yaptığı saçmalıklara bakması gerekiyor.
Sonuç: Bu millet Erdoğan’ı seviyor. Her iki vatandaştan biri Ak Parti’ye oy veriyor. Milletin bu tercihlerini iyi analiz etmeden ve gerçekçi değerlendirmeler yapmadan siyaset yapanların öncelikle kendilerine sonra da bu milletin tercihlerinin altında yatan hakikatlere bakması şarttır. Yoksa, dün ve bugün de olduğu gibi yarın da sonucu önceden maçlar oynanmaya devam edecektir.