Vedat BEKİ
Birisi ya da birileri (!) acilinden Zabıta Müdürü'ne 'dur' demeli...
Çankırı'da yaşanan tuhaflıkların önüme gelmesinden, bu olayları 'haber' olarak hazırlayıp sizlere sunmaktan, akabinde 'adliye' koridorlarında savcı-hakim karşısına geçip kendimi savunmaktan, sonrasında bazen 'beraat' bazen 'suçlu' bulunmaktan ve daha da acısı sahip olduğum çekirdek aile üyelerim başta olmak üzere 'dostlarımı-sevenlerimi' üzmekten yoruldum be dostlar!
Samimiyetle itiraf ediyorum 'sı-kıl-dım'...
Yoruldum...
Ve daha da ötesi; Kendimden 'nefret eder' duruma düştüm!
Sabah kahvaltınızı yapmış, kahvenizi yudumlarken telefon çalar!
Vatandaş anne-babasını alır Devlet Hastanesi'ne gider; Acil Servis'e girer doktor arar. Bu arada ihtiyacı düşer WC'ye uğrar... Hay o ihtiyacın!!!
Hastane WC'sinde tuvalet kağıdı-havlu yoktur! Sabahın 09:35'inde beni arar!
- Vedat Bey, ben Çankırı Devlet Hastanesindeyim! WC'lerin hali perişan! Her taraf pislik! Üstüne üstlük tuvalet kağıdı da yok, kağıt havlu da! Resimleri size gönderiyorum şunu bir yazın Allah'ını severseniz!
* * *
Milli Eğitim'de ilk ve ortaöğretim kayıtları başlamadan önce bir haber yapmıştık: Kayıt aşamasında sizden istenilecek olan 2 top fotokopi kağıdı vermek zorunda değilsiniz, demiştim!
Bırakın Çankırı'dan aranmayı, Mersin'den, Nazilli'den, Balıkesir'den ve yurdun dört bir yanından telefonlarım susmadı!
"Çocuğumu kayda getirdim! Benden 2 top fotokopi kağıdı istiyorlar! Sizin haberinizi okudum! Ben şimdi ne yapayım?" (!!!)
Önceleri ben telefondaki sesin Çankırı'dan aradığını düşünüp saf saf; "Vermeyin! Karşınızdaki yöneticiyi İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne şikayete gidiyorum" şeklinde uyarın demiştim! Karşımdaki ses; "Ama beyefendi ben ilçede oturuyorum! İl Milli Eğitim bana çok uzak!" deyince, "Siz nereden arıyorsunuz?" şeklindeki soruma "Ben Mersin-Silifke'den arıyorum sizi" (!) deyince ilk şaşkınlığımı yaşıyordum!
Sonrasında benzer telefonlara söze girmeden "Nereden arıyorsunuz?" sorusuyla başlıyor ve başıma gelebilecek şaşkınlıkları iyiden iyiye bertaraf eder duruma geliveriyordum!
Gelsin Balıkesir... Gelsin Erzurum... Gelsin Çankırı...
* * *
Çankırı Belediyesi'nde Zabıta Müdürlüğü makamında oturan zat-ı muhteremin maceraları ne zaman 'hız kesecek' doğrusu merak ediyorum!
'Neden?' derseniz, Zabıta Müdürlüğü ünvanlı şahsiyetin gündeme 'yaptığı hizmetlerle' gelme yerine 'şiddet' sahneleriyle gelmesi 2022 yılında hangi siyasi görüşten olursa olsun her bir yurttaşın 'hoşuna' gidecek bir durum değildir!
Hele hele 4 yılı tamamlamamış bir Belediye Başkanı'nın 'müdürü' olarak Çankırı'da sergilenen performans (!) sokağın hafızasında hiç de 'olumlu' bir yer tutmaz ve de tutmamakta!
Müdürlük içerisinde rahatsızlığı nedeniyle 'rapor' alan memurunu "ensesinden tutarak yüzüne yumruk atmak" (!) nasıl bir psikolojinin ürünü olabilir ki?
Sen kimsin ki; Belediye personeline "şiddet" uyguluyorsun?!
Sayfalarımızda yer alan haberin ardından WhatsApp ihbar hattımıza gelen 'doğrulanmamış' bir bilgi şahsımı daha da tedirgin etti!
Henüz doğruluğunu 'teyit' edemediğim ancak gerçekleşmiş olma ihtimali yüzde 90'lar seviyesinde yaşanan olaya göre; Zabıta Müdürümüz, geride bıraktığımız Haziran ayı içerisinde Belediye Park Bahçeler Müdürlüğü bünyesinde çalışan ve ikisi 'özürlü' 3 personele de 'şiddet' uygulamış!
Hangi çağda ve nerede yaşıyoruz gerçekten?
Belediye Başkanı İsmail Hakkı Esen, gecesini-gündüzüne katıp 'belediyenin borcunu sıfırlamanın gayretinde' olurken, elindeki kıt imkanlarla bugüne kadar Çankırı'nın göremediği bir 'festival' gerçekleştirirken, Çankırı'yı bilmeyen, üstlenmiş olduğu görevin sorumluluklarından uzak, "kendi belediye başkanı"nı dahi düşünme ihtiyacı olmayan bir şahsiyet (!) önüne gelene "şiddet" uygulasın!
Birisi ya da birileri (!) acilinden Zabıta Müdürü'ne 'dur' demeli...
Denilmezse ne olur?!
'Kin' olur... 'Garez' olur... 'Öfke' olur... Birileri 'gurur' yapar... Bir diğeri 'yediremez'!
Uzatmayayım... Bir avuç Çankırı'da hele hele "Belediye" gibi bir kurumda gereksiz yere 'gerginlik' yaratmanın anlamı yok...
Gereken yapılsın ve herkes işine gücüne baksın...
Saygılarımla...