Vedat BEKİ
Birileri ya orkestrayı ya da çalan müziği beğenmiyor!
Siyaset sahnesinde hareketlilik her geçen gün artarken, biz habercilerin günlük yoğunluğu da bu hareketliliğe paralel olarak artması kadar normal bir durum olamaz.
Ancak mevcut duruma baktığımız zaman, ülke genelindeki hareketlilikle, komşu illerde yaşanan siyasi hareketliliğe karşın, Çankırı yine kendine yakışan durumu sergiliyor! Nasıl ki ekonomide Çankırı için göstergeler "sıfır" çekiyorsa, Çankırı'da siyaset de "sıfır" noktasında!
Aşiretlerin yoğun olarak kendisini gösterdiği ülkemizin Doğu illerinde dahi, siyaset sahnesi Çankırı'dan daha zengin! Acaba diyorum, Çankırı'da "gizli aşiret" mi var ki siyaset sahnesi 3-5 isimle gündemi işgal etme provası yapıyor?
Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına
Ey ufuklar diyorum yolculuk var yarına
Ayrılık görünmüşken yâr tutmuyor elimden
Misafirim bugün ben gurbet akşamlarına (Melihat Gürses)
diyor şarkı sözlerinde...
Şarkının mısraları gönül dostuna yazılmış ise de, bugünkü Çankırı'yı en incesinden anlatmaya yetiyor da artıyor zannımca!
"Misafirim bugün ben gurbet akşamlarında" derken şair, bilmeden Çankırı'nın siyasetçilerini de biçimlendirmiş aslında...
Dolu dolu 2007 yılından bu yana dinliyorum Çankırı'yı... Ancak gel gör ki, bugün gördüğüm Çankırı, kafamı yıllardır ütüleyenlerin dip köşe perde arkalarına saklandığı, "aman beni görmesinler" diyerek adeta tospağa misali kafalarını içeriye sokanlardan geçilmiyor!
Ne oldu sizlere beyler!
Neden sahnede yoksunuz? Müziği mi beğenmediniz! Yoksa orkestrayı mı?
Hani "böyle siyasetçi olmaz"dı! Çankırı'nın derdini bilmeyenlerin "siyaset" yapması yakışmıyordu!
Anketler de sizleri "birinci" gösteriyordu!
Neredesiniz?
Atması kolay! Cep harçlığı vererek yazdırması çok daha kolay!
Zavallı ötesi kağıttan kulelerin cüce başkanları!
Şu kalem sahibinin açtığı yoldan, hem de arka sıralarda boy göstererek bugünkü makamlarında oturan biçare!
Özellikle sen, neden çıkmıyorsun sahneye?
Çıkamazsın! Çünkü, siyasetin hangi bedelleri ödettiğini, hangi aşamalardan geçtiğini ne sen bilebilirsin ne de öğrenmeye gücün yeter!
Sadece ve sadece "paraşütlü" koltuklar sen ve senin gibiler için hazırlanırsa, oturma zahmetine katlanırsınız! Onun ötesinde mücadele de, vizyon da sizlerde bulunmaz!
Anlayacağınız, yumuşakçagiller familyasının özgün örneklerinden olduğunuz için piyangodan çıkmış koltuklarınıza sıkı sırı sarılma ihtiyacı hissedersiniz!
Bugün, dünkü söylemlerine uygun hareket etmeyenleri ne tarih affedecek ne de Çankırı insanı...
Hele hele ucuz ve fırsatçı kahramanları (!) insanlık hiç affetmedi, affetmeyecek de!
* * *
Bir önceki yazımda "Bukan aday olmayacak, Akman da listeye giremeyecek" demiş ve "Bahse giren olursa ben hazırım biline!" diyerek konuyu tamamlamıştım!
Yazıyı 4 binin üzerinde okuyucu tıkladı! Dokuz okuyucu da yorum yaptı... Ancak nedendir bilinmez bir Allah'ın kulu çıkıp da "Ben seninle bahse varım" (!) diyemedi!
Hayli şaşırdım! Oysa ki, çok iyi bildiğim bazı isimler "Nurettin Akman listede kesin var. Hatta daha da ötesi kendisi seçimler sonrası kurulacak kabinede bakan" (!) diye etrafta sırım sırım dolaşıyorlardı!
Bu isimlerden biri dahi yazımın altına yorum ya da şahsıma telefon açarak "Ben seninle bahse varım" (!) demedi ya da diyemedi. Ve ben de bu işe şaştım kaldım diyecektim ki, geçtiğimiz çarşamba günü Sözcü18'in bağlı olduğu sunucu profesyonel anlamda günboyu saldırılara maruz kaldı! Hem de en ağırından... O gün akşama kadar süren profesyonelce saldırıları teknik altayapımızı hazırlayan ve güvenliğini sağlayan firma çalışanları blr hayli efor sarfederek bertaraf edebildiler... Bugün dahi saldırılar devam etmekte...
Geçmişte de benzer saldırılarla karşılaşmıştık... Ne zaman mı?
Böylesi yazıları kaleme aldığımın ertesinde...
Bir kez daha gördüm ki, söyleyecek sözü olmayanlar bir şekilde kendilerini başka sahnelerde göstermekten imtina etmiyorlar...
Yazık... Hem de çok yazık...
* * *
Sözcü18 sayfalarında "Tabelasız yükseliş hızla devam ediyor" başlıklı haberimize konu olan Çankırı Merkez'de yapımı süren inşaatla ilgili haberimiz yine hedefine ulaştı!
Masama düşen bilgi notuna göre sözü edilen inşaata "tabela" çakılmış! Hayırlı olsun...
Bu haberden sonra kafam hayli karıştı! Neden mi?
Haberi yapan biz, parayı kazanan tabelacı! Haberi yapan biz, parayı kazanan restorant sahibi!
Arkadaş, "bundan sonra 'haber' (!) yapmayayım da 'ben' kazanayım" demeye başladım... Tıpkı "haber" yapmayıp da Çankırı'da "vergi rekortmeni" olan matbaacılar gibi!
Ne dersiniz...
Son cümlelerimi de "dijital paçavra"ya ayırmak istiyorum! Daha önce de belirtmiştim, Valilik binası içerisinde faaliyetini sürdüren dijital paçavra oradan tahliye olana kadar, saçı bitmemiş yetimin hakkından feragat edene kadar, Çankırı Defterdarlığı çalışanlarının o paçavra ile ilgili mali denetimi tamamlamasına kadar ben buradan haykıracağım...
"Çankırı Defterdarlığı" demekten yoruldum ama nedense kurum çalışanlarından birisi dahi valilik katına çıkmıyor ya da çıkamıyor! Sayın Defterdar şunu bilsin ki Pazartesi günü mesai saatler içerisinde Ankara'da Gelirler Genel Müdürlüğünde soluğu alacağım...
Paçavralardan arınmış, sağlıklı ve mutlu haftalar dilerim...
Ek bilgi: "Dijital paçavra"ya reklam veren firmalar da bugüne kadar ödedikleri reklam bedellerinin karşılığını belgelendirmekte acele etsinler! İstenmeyen durumlarla karşılaşırlarsa, olacaklardan ben sorumlu değilim. Bilginize... (V.B)