İbrahim ZENCİRCİ
Bir baş lazım bize...
.../…
“Bir baş düşünürüm başımda,
Bir mide düşünürüm midemde,
Bir ayak düşünürüm ayağımda,
Ne halt edeceğimi bilemem” … Orhan Veli
Baş olsun da ne başı olursa olsun isterse soğan başı olsun.
Bünyede baş olmayınca, diğer organlar baş olmaya hevesleniyor hemen.
El diyor ki, "Ben onu sever, okşardım, baş olma sırası bende" aşağıdan ayak, "Oğlum dur hele! Önce ben varım, benim baş olmam lazım, az mı taşıdım ben onu" diyor. Gerilerden, "zart, zurt" eden biri "En çok ona ben benziyorum, o da yuvarlak, bende, benim neyim eksik? Bakın ben de onun gibi ses çıkarabiliyorum, başa benim çıkmam icap eder” diyor.
Başlar ayak olmuş, ayaklar da baş.
İşte bu yüzden bize ne yaptıysa başsızlık yaptı, arkadaş…
Başımızda İlbay Paşamız, sarımsak dişi gibi duraydı, hastalanmayaydı, hiç bunlar başımıza gelir miydi?
Bir baş lazım bizim memlekete, biz başsız yapamıyoruz.
Kurbanda, etlikte, Demürcüler Arastası'na ütületmeye götürdüğümüz tiftik keçisinin kellesi değil bu…
Asıl görevi milletin aslisine hizmet etmesi gerekirken, iktidar sahibi vekilin işini takip eden kelleden bahsetmiyorum.
İlbay Paşamız bir rahatsızlandı, başsız kaldık. İlbay Paşa olmayınca, ilçebaylar, baş olmaya heveslenmiş. Meşhur Beşdut Soğanı gibi henüz kök salamadığından acemice başlık ediyorlar.
Milletin asiline hizmet edecekken vekil işi takipçiliği yapmaya yeltenmiş. Oysa İlçebay’ın asıl görevi; “ilçesinin genel yönetiminden sorumludur, devleti ilçede temsil eder ve ilçenin en yetkili kamu görevlisidir” der. Yasa, tüzük.
İlçebay'ın görevleri arasında, iş takipçiliği ve de muhtar azarlamak, paylamak var mıdır?
Bizim oralarda geçmez mi, yasa, tüzük?
Ve devam eder yasa, tüzük. İlçebay’ın görevlerinden başında gelen; “Vatandaşın şikâyetini dinlemek, ihtiyaçlarını saptamak ve giderilmesi için gerekli önlemleri almaktır” der.
Der demesine de, bizim memlekete bu minvalde yürümüyor, hökümet işleri.
Sizin memlekette, yasa, tüzük ve dahi hökümet işleri nasıl yürür gardaş?