Başbakan Erdoğanın son grup konuşması

Başbakan Erdoğan'ın son grup konuşması

10 ilin belediye başkan adaylarını açıklıyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin grup toplantısında konuşuyor. Başbakan, 5 il ve 5 büyükşehir belediye başkan adayını az sonra açıklayacak.
 
5 il ve 5 büyükşehir belediye başkan adayını açıklaması beklenen Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
 
Öğretmenlerini yılda bir hatırlayan değil, öğretmenini ailenin ferdi olarak gören bir toplumuz. 11 yıl boyunca da eğitimi en önemli gündem maddemiz yaparken, öğretmenlerimizi de baş tacı yaptık. Burada birkaç rakamı özellikle sunmak istiyorum. 11 yıl içinde atamasını yaptığımız öğretmen sayısı 407 bin 469’dur. Bu atamalarla birlikte toplam öğretmen sayımız 810 bin kişiye ulaştı. Yani yarıdan fazlasının atamasını biz gerçekleştirdik. Aynı şekilde 1312 engelli kardeşimizin, 651 milli sporcumuzun atamasını sağladık. Özlük haklarında da iyileştirmeler yaptık. 2002’de mesleğe yeni başlamış bekar öğretmenimizin eline 470 lira geçiyordu. Bu rakam Temmuz ayı itibariyle 1894 liraya yükseldi. Şimdi 1 Ocak’tan itibaren 2081 lira alacak. 11 yılda sadece bu şartlarda öğretmenimize yaptığımız zam oranı yüzde 373.
 
ÇÖZÜM SÜRECİNİ SÜRPRİZ POLİTİKALARLA İLERLETEN PARTİ DEĞİLİZ
Bir hususun üzerinde özellikle durmak istiyorum. Diyarbakır’daki tarihi buluşmanın ardından normalleşmeden rahatsız olanlar, ithamlarla, hakaretlerle hem süreci hem de zihinleri bulandırmak için gayretin içine girdiler. Geçmişte yaptıkları gibi bizim doğuda söylediklerimizi batıda, kuzeyde, güneyde söyleyemeyeceğimizi iddia ettiler.
Geçmişte başta Trabzon olmak üzere her ilimiz cevap vermiştir. Trabzon da bizi samimiyetimiz karşısında muhabbetini açık şekilde dile getirmiştir.
Biz çözüm sürecini sürpriz politikalarla ilerleten bir parti değiliz. 2001’de parti programımızda bu meseleyi çok açık şekilde ortaya koyduk.
 
GİRDİĞİMİZ HER SEÇİM AÇIK VE NET ONAY
Girdiğimiz her seçim, yaptıklarımızı teyit edecek kadar çok açık, net onay anlamına gelmektedir. Aziz milletimiz her seçimde oylarımızı artırarak bize daha fazla destek vererek inandığını güvendiğini, yapacaklarımıza da yetki verdiğini sandıkta vermiştir. 
Eğer milletimiz bizim yanlış yolda ilerlediğimizi düşünseydi 2007’de bizi göreve getirmezdi.
 
TÜRKİYE'Yİ NORMALLEŞTİRİYORUZ
Hiç kimsenin bize çıkıp bölen parçalayan deme hakkı da yoktur, haddi de yoktur. Bu iftiralar, bu ithamlar sadece hakaret değil aynı zamanda hezeyandır. Acziyetin zavallılığın ifadesidir. Kimse kusura bakmasın biz CHP ve MHP’nin bu ülkeye on yıllar boyunca ektikleri nifak tohumlarını temizliyoruz. Onların bozduklarını tamir ediyoruz. İnkar ettiklerini biz görüyor, reddettiklerini biz kabulleniyoruz. Türkiye’yi normalleştiriyoruz. Herkes elini vicdanına koysun ve lütfen şu soruyu kendisine sorsun.
 
On yıllar boyunca belli kelimeleri, türküleri, sanatçıları, düşünceleri yok sayarak inkar ederek Türkiye iyi bir şey yapmış olabilir mi? Sanal korkularından yüzleşmekten kaçınarak iyi bir şey yapmış olabilir mi? Siz istediğiniz kadar görmeyin inkar edin, var olan siz görmüyorsunuz diye yok olup gitmez. Siz sorunu arayıp bulmazsanız derinden ilerler. Fark edildiğinde de iş işten geçmiş olur. 
 
ON YILLAR BOYU ASİMİLASYON ORTADAN KALKMADI
İşte Türkiye on yıllar boyunca ne yazık ki bunu yaşadı. İnkar sorun olarak ortadan kalkmadı. Ret, asimilasyon sorunu ortadan kalkmadı. Kilimin altına süpürmek geçici tedbirlerle idare etmek sorunu yok etmedi. Sorun gizlice büyüdü. Bünyeyi sardı ve çok farklı şekillerde tezahür etmeye başladı.
 
BİZ DE MAKYAJA SIĞINABİLİRDİK
Çok açık söylüyorum. Bizim bu ülkeye sevdamız var. Bizden öncekilerin yaptıklarını yapar inkar edebilirdik, görmezden gelebilirdik. Biz de makyaja sığınabilirdik. Ama biz bunu yapamayız. Çünkü bu ülke bizim. Bizim bu ülkeden başka gidecek yer yok. Biz pılımızı pırtımızı toplayıp gidecek bir yer arayamayız.
 
BİZ ÇEKTİK ONLAR DA ÇEKSİN Mİ DİYECEĞİZ
Biz bu meselenin üzerini örtersek, çocuklarımız torunlarımız yüzleşecek. Yahu bunu göremezsin. Bizim yaşadıklarımızı onlar niye yaşasın? Biz çektik onlar da çeksin mi diyeceğiz? Hayır diyemeyiz. Bu sözlerimi kimse farklı yerlere çekmesin.
 
Çözülsün de ne olursa olsun anlayışı içinde değiliz. Biz sorunu kardeşliğimizi, birliğimizi muhafaza ederek çözüyoruz. Bir tarafı tamir ederken bir tarafı bozmadan çözüyoruz. Bir taraftan alıp diğer tarafa vererek değil. adalet terazisinde tartarak inşallah bir neticeye ulaştırıyoruz.
 
ANAYASANIN ÇİZDİĞİ SINIRIN İÇİNDEYİZ
Anayasa bize ne sınır çiziyorsa o sınırın içindeyiz. Meşruiyet dairesinin içindeyiz. Vicdanımızla her an baş başayız. Bu milletin başını öne eğdirecek bir girişim olursa, bunun karşısında durursa karşısında duracak önce şahsımdır, arkadaşlarımdır ve AK Parti iktidarıdır. 
 
Kimse bize milliyetçilik vatanseverlik dersi vermesin. Bu dersi almak isteyen varsa bizim 11 yılına baksın.
 
Dünyanın her yerinde şu çok iyi biliniyor. Türkiye hakkın yanında bir ülkedir. Haksızlığın karşısında durabilen bir ülkedir. Bizim durumumuz budur. Bizim ay yıldızlı bayrağımızı yer yüzünde kim görürse işte geldiler diyor. İşte yetiştiler diyor. Kardeşlerimiz dostlarımız bize ulaştılar diyor. Çoğu yerde ay yıldızlı Türk bayrağını görünce, Kızılay’ın hilalini görünce, TİKA’nın logosunu görünce, sevinç gözyaşlarını tutamıyorlar.  Bugün aramızda görüyorsunuz Kosova’lı kardeşlerimiz de var.
 
7 MİLYON YURTTAŞIMIZ YURT DIŞINA ÇIKIYOR HER YIL
Burada hep turist sayısındaki artışı zikrederiz. Ama bir de yurt dışına giden vatandaşımız var. Şu anda bu sayı 7 milyona yaklaşmış durumda. Her yıl 7 milyon vatandaşımız yurt dışına çıkıyor. İş yapıyor, turistik seyahat yapıyor. 
 
Bu 7 milyon kişi, dışardan Türkiye’nin nasıl değiştiğini bizzat yaşıyor. Ana muhalefet partisi yurt dışına gittiğinde ülkesini şikayet edip alay konusu oluyor.
 
YAVRU MUHALEFET NEREDEYSE YURTDIŞINA HİÇ ÇIKMIYOR
Yavru muhalefetse neredeyse hiç yurt dışına çıkmıyor. Balkanlara gitseler, Türk cumhuriyetlerine gitseler inanın kendi ülkelerini daha iyi görecekler. İnanın onlar da gurur duyacaklar. Bunlar hala Sivas’ın ötesine geçemiyorlar.
 
SEVSİNLER SİZİN GİBİ MİLLİYETÇİYİ
Bizim üzerimizde bölücü yaftası durmaz, ama bunların masalarında ülkeyi nasıl böldüklerini çok iyi görüyor. Bizi Hakkâri’ye gidip Türk bayrağını sallayamayacak, bir diğeri Van’a gidip geçmiş olsun bile diyemeyecek. Kalkıp bize hakaret edecek.
MHP Van depreminde kalkıp da Van’a gidemiyor. Sevsinler sizin gibi muhalefeti. Sevsinler sizin gibi milliyetçiyi.
 
KALPTEN KALBE GİDEN YOLLARI YIKAMAYACAKLAR
Milletimiz ne yaptığımızı görüyor. Attığımız her adımın milletin ülkenin lehine olduğunu, her adımın samimi bir adım olduğunu milletimiz kalp gözüyle takip ediyor. Teoriler bir kenarda dursun, matematik hesapları da bir kenarda dursun. 
 
Diyor ya Neşet Ertaş “Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez. Gönülden gönüle gider yol gizli gizli”  
 
İşte o kalp diliyle milletimizle konuşuyor, çok da iyi anlaşıyoruz. Bir sıkıntı yok. Diyarbakır’daki Trabzon’daki heyecan bunun ispatıdır. Ne yaparlarsa yapsınlar kalpten kalbe giden yolları yıkamayacaklar.
Unutmayın tuzakların üzerinde bir tuzak vardır. Hesapların üzerinde bir hesap vardır. Biz iyi niyetli olduğumuz müddetçe, hayrı talep ettiğimiz müddetçe, önce Allah’ın sonra milletin hesabı her hesaba galebe çalacaktır. 
Başladığımız her işe bu dua ile başladık. Hak şerleri hayr eyler, Zannetme ki gayr eyler, Ârif anı seyreyler, Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler.
 
MISIR'DAKİ DARBE YÖNETİMİ RAHATSIZ OLUYOR DİYE
MISIR HALKININ YANINDA DURMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ
Mısır’da 3 Temmuz’da yapılan darbe arkasında enkaz bırakarak ilerlemeye devam ediyor. Dört bine yakın kardeşimiz şehit edildi. On binlercesi yaralandı. Binlercesi tutuklandı. Mısır’daki bu darbeyi eleştirmemiz, tabi olarak darbecileri ciddi şekilde rahatsız etti. Mısır’daki büyükelçimizi istenmeyen adam ilan ettiler. Biz de Ankara büyükelçisini istenmeyen adam ilan ettik. 
En başta şunu söylemek istiyorum. Mısır’daki darbe yönetimi rahatsız oluyor diye, Mısır halkının yanında durmaktan vazgeçmeyeceğiz. 
Biz dilsiz şeytan olanlardan olmayacağız. Bizim Mısır ile Mısır halkı ile ilişkimiz öyle birkaç yıllık değil. Hatta neredeyse bin yıllık bir ilişkidir. Bu zalim darbe yönetimi gelir ve geçer. Ama bizim gönül bağımız ebedidir. Bedeli ne olursa olsun hakkı söylemeye, askeri darbeyi ve insanlık dramını dünyaya anlatmaya devam edeceğiz. Bir taraftan demokrasi diyecek dünya, sonra darbe yönetimiyle iş tutacak. İşte Batı dünyasının şu anda yaptığı bu. 
Ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ olarak, gördüğüm her yerde hepsine dik durmuyorsunuz, samimi değilsiniz demokrasi noktasında dedim, söylüyorum. Demokrasi diyorsanız lütfen darbe yönetimlerine hep birlikte siyasi iktidarlar olarak bizler dersi vermemiz lazım. Darbe yönetimleriyle iş tutmaya kalkarsak, dünya darbecilerin egemenliği altına girer.
 
‘EN BAŞINDAN BERİ MÜZAKEREYİ SAVUNDUK’
Pazar günü İran ile ilgili önemli bir gelişmeye şahit olduk. Cenevre’de yürütülen müzakerelerde olumlu sonuçlar alınmaya başlandı. 2010 yılında tahran deklarasyonunun ardından ilk kez olumlu bir hava oluştu. Cenevre’de sadece bir ilk adım atıldı. Ama bu bile umut verici gelişme. 
 
Şunu da hatırlatmak istiyorum. Biz daha en başından itibaren yaptırım yerine müzakerelerin sürmesini savunmuştuk. Yoğun çabanın içinde olmuştuk. İran’a yaptırım uygulanması kararına Brezilya ile birlikte biz karşı çıkmıştık. Bizim bu çabamız muhalefet konusunda eleştiri yapıldı Türkiye’nin ekseni kayıyor dediler. İran ile aynı fotoğrafta yer alıyor dediler.
 
“CENEVRE’DE TÜRKİYE’NİN TEZLERİ KABUL GÖRDÜ”
Cenevre’de ortaya çıkan sonuçla Türkiye’nin tezleri kabul görmüştür. Buyurun 5+1 bir araya geldiler mi? Geldiler. Kucaklaştılar mı? Kucaklaştılar. İşte bunlar geleceği okumaktır. Ama bizde ne muhalefetin ne yavru muhalefetin geleceği okumak gibi bir şeyi yoktur.
 
Suriye’de Mısır’da nasıl hakkın yanındaysak, İran’ın nükleer çalışmaları konusunda sadece hakkın yanında olduk. Göreceksiniz zaman İran konusunda olduğu gibi Suriye ve Mısır konusunda haklılığımızı gösterecektir. 
 
ANAYASA ÇALIŞMALARI
Biz AK Parti olarak 2010 yılında milletimize yeni anayasa için söz verdik. 12 Haziran akşamı yeni bir anayasa için çalışma talimatı verdik. Ne büyük bir ihtiyaç olduğunu dile getirdik. Samimi çaba içinde olduk.
 
Türkiye ilk sivil anayasasını 1921 yılında yapmıştır. Ondan sonra ne yazık ki bu derece katılımcı bir anayasa yapılmamıştır. Bu bile anayasa tarihimiz adına son derece sıkıntılı bir durumdur. Biz tıpkı 1921’de olduğu gibi herkesin katkı verdiği, herkesi kucaklayan sivil bir anayasa yapma arzusundaydık. Darbeciler anayasa yapabiliyorsa siviller de yapabilir diyerek, sivil demokratik katılımcı bir anayasa yazabilir dedik, umutlu olduk.
 
Partilerin milletvekilleri sayısına bakmadık. Hep söylüyorum. 26 milletvekili ile parti 3 üye, 51 ile 3 üye, 151 ile 3 üye. 220’ye yakın bir sayı, 9 milletvekili. Biz ise 326 vekil ile 3 milletvekili veriyoruz. Resmi asli komisyonlarda böyle bir uygulama yok. biz netice alalım diye evet dedik. komisyon çalışmalarında iyi niyetli olduk. Bozan değil yapıcı olacağız dedik.
 
12 ayda bitirilmesi planlanan bu çalışma 25 aya ulaştı. Darbeleri alkışlamış, çığırtkanlık yapmış partilerden sivil anayasa beklemek akıntıya kürek çekmekti ama biz yine de iyi niyetimizi muhafaza ettik.
 
Bu partiler süreci tıkadılar. Meclis Başkanı feshederek bu süreci sonlandırdı. Şimdi çıkmış masadan kalkmayacağız diyorlar. Masadayken ne yaptınız ki?
 
CHP’nin üç üyesi birbirlerine düştüler. Tutanaklarda hepsi elimizde var. birbirleriyle vuruşuyorlar. Sanki üç ayrı parti. Böyle şey olur mu yahu? Sadece 60 maddede mutabakat sağlandı. Gelin bunu Meclis’ten çıkaralım dedik. çıktı ana muhalefetin genel başkanı varız dedi. Arkadaşlarımızı gönderdik, bu defa diğer iki partinin katılması lazım yoksa olmaz dediler. Akşam başka, sabah başka. Bu ne biçim bir yapı? Bir insan bir şeyi söylediği zaman bunun arkasında durur be. sahip çıkamıyorsun. Onun için de bir yere varman mümkün değil. CHP her zamanki gibi yine çark etti. Şu saatten sonra CHP MHP BDP o masada olsa ne fayda olmasa ne fayda. Sen 220 karşı tarafta 326. Buradan bir şey çıkar mı? Bu aşamadan sonra istedikleri kadar masada otursunlar. Onlar orada notları tutacak katip bile bulamazlar. Yeni bir anayasa yapılmasını en çok biz istedik. Komisyonu fesih noktasına getiren biz olmadık.
 
Komisyondan sonuç çkmasa da biz farklı yolları denemeye devam edeceğiz. Burada da niyetimiz hayır. Bu uğurda gösterdiğimiz çaba inanıyorum ki milletimiz tarafından görülecektir. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler