Gaziantep'te Şehitkamil Polis Merkezi'ne yönelik düzenlenen menfur saldırıda 9 vatandaşımız ölmüş, 66 vatandaşımız yaralanmıştır. Ahlaksızca, canice yapılan bu saldırıyı lanetliyoruz. Bu saldırı için neden Gaziantep'in seçildiği düşünülmelidir. Saldırının arkasında kimlerin olduğuna açıklık kazandırılmalıdır. İstihbarat açıkları var mı incelenmelidir.

 

Şüpheleri sadece 1 noktaya çekmek doğru değildir. Bu PKK'nın doğrudan doğruya tek başına giriştiği bir iş, Suriye'nin desteğiyle gerçekleşen bir saldırıda terör örgütünün kullanılması ya da Türkiye'nin bütünlüğünü kabullenemeyen küresel güç odaklarının terör örgütüne işlettiği bir cinayet olabilir. Bu üç olsılıkta PKK terör örgütüne çıkmaktadır.

 

Gaziantep'in hedef saptırmak için belirlendiği açıkça ortadır. Bölücü terörün sözde Kürt sorunuyla ilişkilendirilmesi, ve terörün durması bu sorunun çözülmesi gerektiğinin hararetle önerilmesi etnik bölücülüğün temelidir. Cepheleşmenin anında sağlanabileceği kentlerin hedef olması rastlantı değildir. Komşudaki hesaplaşmaların vatanımıza girmesi için yol aradığı gerçek. Bu da mezhep ve etnik merkezle olur. Alevi-Sünni gerginliği mezhep iddialarının tezgahlanmaya çalışıldığına işaret etmektedir. Suriye’deki çatışmanın bize sıçraması an meselesidir. Gaziantep’teki saldırı Türkiye’nin kardeş kavgasına düşmesi için yapılan en karanlık terör hamlesidir. Terör saldırısı hükümet ve müzakereci sefilliğe ders olmalıdır. Bugüne kadar etnik bölücülüğe cesaret veren politikalar karanlık manzaraların üzerinde ittifak sağladığı bir husustur.

 

Bazı vekillerin ‘arkadaş ve genç’ diye takdim edip sevimli göstermeye çalıştığı alçakların nasıl bir cinayet makinası olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Durum had safhada ciddilik kazanmıştır.

PKK’nın 20 Haziran 1987’de Mardin Pınarcık köyü, 13 Mart 1999’da İstanbul Mavi Çarşı, 22 Ağustos 2006’da Marmaris yolcu otobüsü bombalaması, 27 Temmuz 2008’de Güngören’de acı bir şekilde görülmüş ve çok sayıda kaybımıza neden olmuştur.

 

Şu anki ortamda ülkemizin en büyük talihsizlik terörün yükümlüğünü üzerinde taşımayan bir hükümet cenahının olmasıdır. Saldırılar verilen tavizlerin meyvesidir. Habur ve Oslo süreçleri ile bugünlere gelindi. Amaç Türkiye'nin bölünmesi, milletimizin dağılmasıdır. PKK'nın Gaziantep'teki saldırıyı reddetmesi sinsice bir oyalama oyunudur. 

 

Bugüne kadar etnik bölücüğün temelleri hiç eksilmemiştir. Çünkü eşik açılmıştır. Artık AKP hükümeti bir karar vermeli. Korkmamalı, çekilmemeli ve geri çekilmemelidir. Terör örgütünün üzerine kararlılıkla gidilmelidr. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan açık olmalaıdır. AKP sözde Kürt sorununu konuşmaktan vazgeçmeli. Cumhuriyet Savcıları bugün değil de ne zaman görev yapacaklardır. Türk-Kürt kavgasını emelleyenlerle kararlılıkla mücadele edilmelidir. Başbakan Erdoğan'ın zamanı giderek daralmaktadır. Suriye'den sığınmacı kabulu konusunda hassas olunmalı.

 

Gaziantep’in tuzaklarla yolundan dönmesi asla söz konusu olmayacaktır. Parti teşkilatlarımızın, ülkücü gençliğin ve vatandaşlarımızın provokasyonlara dikkat etmeleri, kavga ortamına mesafeli durmaları kaçınılmaz bir zorunluluktur. Edep yoksunlarının eline koz verilmemelidir. Güvenlik güçlerinin elinden ne varsa yapacağından şüphe duymuyorum. Şehitlerimize son görevini yaparken Gaziantep’in sağduyusu ile hareket etmeli vatandaşlarım.