Bahçeli ilk kez rakam verdi
MHP lideri Türkiye’yi anlattı, anket sonucu açıkladı: MHP yüzde 17.9
MHP Lideri Devlet Bahçeli, büyük tepki çeken Hizbullah tahliyelerinden öğrencilerin yumurta eylemlerine, Cumhurbaşkanı’nın Diyarbakır ziyaretinden genel seçimlere kadar güncel konuları VATAN’a değerlendirdi.
Hizbullah sanıkları serbest kaldı, davul zurna ile karşılandı, toplumun büyük kesimini rahatsız etti...
Bu bir süreç. Referandum döneminde, ortaya konulan anayasa değişiklik paketinin gizli gündemlerinden bahsetmiştik. Bunu iki madde etrafında toplamıştık: Anayasa Mahkemesi’nin yapısı ve HSYK’nın yeniden oluşumunu sağlamak amacıyla yapılmış olan düzenlemeler. Bu gizli gündem hala içerik itibariyle devam ediyor. Türkiye’nin gündeminde belirli aralıklarla başlatılmış olan bu süreç devam ettiriliyor.
-Nasıl bir sonuç çıkabilir?
Her iki tarafı dinlediğiniz takdirde gerekçeler haklıymış gibi görünüyor. Çünkü Yargıtay’ın önünde 1 milyonu aşkın dosya var. Ama diğer taraftan da 5 yıl, 10 yıl cezaevinde kalmakla beraber herhangi bir mahkeme kararının alınamaması dolayısıyla geciken bir adalet var. İkisi beraber anlatıldığında ortaya gizli gündemi örten masum gerekçeler çıkarılmış oluyor. Fakat başlangıç itibariyle tahliye edilenlerin geçmişteki faaliyetleri dikkate alındığı zaman, toplumda yeni endişe kaynakları yaratabilecek unsurlar olarak Türkiye’nin gündemine düşüyor. O bakımdan önümüzdeki günler nasıl gelişmeler gösterecek, toplum merakla bekliyor.
-Yeni bir yasal düzenleme için geç mi kalındı?
Dosyaların muhtevasına bakıldığında, Yargıtay’a intikal süreleri dikkate alındığında sadece bu iktidar dönemini kapsayan bir dosya birikimi değil. Geçmişten bugüne kadar olanlar. Fakat hem Yargıtay hem de Adalet Bakanlığı bu gerçekleri görerek gerekli tedbirlerin geliştirilmesini düşünecekleri yerde, hiç anlaşılmayan, zaman zaman topluma da bütün niyetleriyle açıklanamayan uygulamaları getirmek istiyorlar. İşte endişe kaynağı burasıdır. Yoksa Anadolu’yu gezdiğimiz sırada çok modern adalet saraylarını yapıldığını, iyi bir arşivlemenin dosyalamanın mümkün olabileceğini, adalet mekanizmasın çok hızlı işletilmesi için gerekli fiziki yapının oluşturulduğunu görmekteyiz. Fakat Türkiye’nin zihni bulanıklığını artırabilecek konular gündeme taşınıyor.
-Toplum için yeni endişe kaynakları dediniz...
İlk tahliye edilenlerin yapısına bakıldığı vakit, bunun kamuoyuna sunulması hali ister istemez ‘Acaba bunun arkasında ne var? Bu bir örtülü af mıdır? Bazı unsurların tahliyesine fırsat veren bir gelişme midir?’ gibi çok yönlü sorular akla geliyor. Bunların giderilmesi için bazı konuların özellikle anayasal değişiklik sürecini, seçim sonrasına bırakan bir siyasi iktidarın bu günle seçim arasındaki bir zamanı bu tür şeylerle değerlendirmesine de insan şüpheyle bakıyor. İsteseniz de istemeseniz de bir kafa karışıklığı ortaya çıkıyor.
-Hizbullahçıların dosyalarının öne alınması gündeme geldi. Acaba serbest bırakılanların kaçı bulunabilecek?
Nasıl bir gelişme göstereceği belli değil. Ama bundan sonra alınmış olunan tedbirler bir anlam ifade edecek gibi görünmüyor. Konu geçmişte yargı üzerinde tartışılır hale gelmişti. Şimdi bu tartışma yoğunlaşıyor. Yargıtay bugün en fazla konuşulan anayasal kurum olarak veya kuvvetler ayrılığında yargı erki bugün çok yoğun tartışmanın içerisinde. Haklı olarak vatandaş ‘Neden mahkemeler bu kadar geciktirildi, neden bu zamanda gündeme geldi. Neden Hizbullah’a bir öncelik verilerek bu başlatıldı?’ diye soruyor. Bu ve buna benzer birçok soru kamuoyunu meşgul ediyor. Burası çok önemli.
-10 yıllık tutukluluk süresi her şeyi bırakın insani olarak çok uzun değil mi?
Çok. Kişinin, işlediği suçun sonucunu ve mahkemenin seyrini 10 yıl gibi bir süre içinde bekleyerek takip etmesi ve bir de bunu cezaevinde geçirmesi tabii ki çok yönlü sosyal problemleri beraberinde getiriyor. Basına yansıdı, ABD’de 51 yaşındaki biri suçsuz olarak tahliye edildi. 30 yıl cezaevinde kalmış. Demek ki adaletin zamanında gerçekleşmemesi hem fert hem toplum planında büyük tahribatlara neden oluyor.
-Cumhurbaşkanı’na yönelik eleştirileriniz grup toplantısında sürdü. Köşk’ten ise ‘üzüntü duydum’ açıklaması geldi.
Sayın Cumhurbaşkanı gerçekler karşısında üzülmeli. Bizim ortaya koyduğumuz değerlendirmelerden üzüntü duymamalı. Ve bizim ortaya koyduğumuz değerleri yanlış yönde yorumlayarak kamuoyunu aldatma anlayışından da vazgeçmeli. Gerçekler bütün yönüyle ortada. Televizyonlar gösteriyor, gittiği yerde kendisi görebiliyor. Daha evvelki hazırlanmış olan Demokratik Toplum Kongresi’ndeki talepler şekilleniyor. Bütün bunlar ortadayken MHP’nin tespitleri doğrultusu doğrultusunda milli bir uyarıdan üzüntü duymasına anlam vermiyorum.
-Mümtazer Türköne’nin de aralarında bulunduğu bazı isimler muhalefeti çok sertleştireceğinizi ileri sürdü.
Mümtazer Türköne’yi özellikle son yıllarda anlamakta güçlük çekiyoruz. Zannediyorum söylediklerinin tam tersini MHP yaparsa hem toplum kazanır, hem de MHP kazanır. Bizim yaptığımız da budur. Yapmayın dediğini yaparsak yaptığımız şey doğru olur. Basında dikkat çeken bir şey var. Bazı bildiğimiz belli bir sosyal grubu temsil eden köşe yazarları hep MHP’yi gündeme almış. Bunlar tesadüf değildir.
SON ANKETE GÖRE OY ORANI: YÜZDE 17.9
-Bir süredir bazı anketlerde MHP’le ilgili ‘baraj sıkıntısı’ iddiaları ortaya atılıyor...
Eğilim Z grubu adı altında siyaset bilimci, sosyolog ve iletişim alanlarında öğretim üyeliği görevini üstlenmiş kişilerin son çalışması bana ulaştı. Birçok yönüyle Türkiye’nin gündemini ele almış. Bu grubun Aralık ayı sonu itibariyle yaptığı bir çalışma. Şöyle bir soru var: ‘Yakında bir genel seçim yapılsa hangi partiye oy vermeyi düşünürsünüz?”. Yanıt ise şöyle: AKP 40.1, CHP 25. 2. MHP ise 17.9 olarak görmüşler. Şimdi 10.4’ten başlıyor, 12.6, yüzde 13-14 deniyor... Eğilim Z grubu yani tamamen öğretim görevlilerinden oluşmuş bir araştırma grubunun sonucu ise böyledir.
-Bu anketi siz yaptırmadınız değil mi?
Hayır, biz yaptırmadık. Bize gönderilen bir araştırma bu. Kamuoyu araştırmalarında bilim adamlarının öncelikli olduğu bir grubun yaptığı araştırmanın sonucu böyle. Bir takım siyasi kurumların oluşturmuş olduğu ve yandaş kuruluş gibi algılanan kamuoyu araştırmaları yerine böyle bir araştırmada çıkan sonuç bu. Arınç hariç herkes MHP’ye olumlu bakıyor.
-Düşük yüzdelerle etki yaratıp yine eski ülkücülere mesaj mı veriliyor?
Maalesef. Ülkücüleri hakikaten hangi dönemlerde hatırlıyorlarsa o dönemleri incelediğimizde ülkücülere verdikleri değerler daha iyi anlaşılır. Bu nedenle her şeyden önce ülkücüler olayın farkına varmalılar.
-Seçim beyannamesi tamamlandı mı?
Tamamlamak üzereyiz. Son redaksiyonlar yapılıyor. 28 Ocak’ta Anadolu Gösteri Merkezi’nde kamuoyuna açıklayacağız.
-Uzun zamandır gündemde, MHP’ye katılacak yeni isimler var mı 28 Ocak’ta?
28 Ocak’ta bazı katılımlar olacak. Samimi, MHP’ye bu seçimde yüksek katkı sağlayacağına inandığımız isimler. Ama bizce daha da önemlisi TBMM çalışmalarına veya tek başına iktidar olduğumuzda ülke yönetimine çok faydalı hizmetler sunabilecek çapta insanlarla bir buluşma arzumuz var. Ülkücü olup aktif siyasette olmayan, bürokraside bulananlar da var, değişik siyasi partilerde görev yapmış insanlardan da olacak.
-Ana hedef nedir?
Samimi bir talep olarak ifade ediyorum: 3 dönem, 12 yıl süreli, yüzüncü yıl dönümünü taçlandıracak bir MHP iktidarı umudu taşıyorum.
GENÇLER YUMURTA ATMASIN, SANDIĞA GİDİP OY ATSIN!
-Tahliyeler gündem oluştururken üniversiteler de kaynıyor. Polis copluyor, su sıkıyor... Endişeli misiniz?
Gençlik hareketleri çok farklılaşarak yoğunlaşmaya başladı. Burada iki kesimin de çok dikkatli olması gerekiyor. Geçmiş birikim ve tecrübeler bunu böyle değerlendirmemizi zorluyor. Bu nedenle genç arkadaşlarımız demokratik tepkilerini ortaya koyarken, kendi düşüncelerini dillendirirken, kamuoyuyla paylaşırken anarşiye prim verecek davranışlardan kaçınmalı. Emniyet teşkilatı da gençlerin ortaya koymuş olduğu demokratik tepkiler yasa dışına çıkmadığı süre içinde hoşgörülü bakmalı. Yasa dışına çıkan alanlarda ise ölçülü bir davranış ortaya koyarak önlemeye çalışmalı.
-Siyasilerin tepkileri doğru mudur?
Siyasi iktidar, polis gücüyle gençliğin tepkisini kendi üzerinden atma hatasına düşmemeli. Bazı konuları polis aracılığıyla çözüme kavuşturmak geçmişte Türkiye’ye çok pahalıya mal oldu. Ondan vazgeçmeleri gerekir. Siyasi iktidar ‘açılım’ süreci içerisinde birçok sosyal kesimle diyalog kurma yolunu tercih etti. Zannediyorum Sayın Başbakan, Dolmabahçe toplantılarından bir tanesinde öğrenci konseyi başkanları, gençlik örgütleri temsilcileriyle bir araya gelerek Türkiye’deki gençlik sorunlarını gündeme taşımaya katkı sağlayabilir. Özellikle de seçim süreci öncesinde siyasi kurumların ve ilgili anayasal kurumların bunları düşünmelerine bir katkı sağlamış olur. Sanatkarlar, sporcular, gazetecilerle Dolmabahçe Sarayı’nda yapmış olduğu toplantıları gençliğe açmasında fayda var. Demokratik açılım çerçevesinde değil de, gençliğin sorunlarını dinleme açısından Dolmabahçe Sarayı’nı açmasında fayda var. Bu vesileyle gençliğin, ecdadın yaşadığı sosyal bir alanı da bir kez daha görme imkanına kavuşturulmasında yarar var.
-Grup toplantısında benzeri bir çağrı yaptınız ve Sayın Gül gençleri Köşk’e çağırdı.
İyi olmuştur, isabetli oldu.
-Gençlerin yumurta atmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Artık twitter kullanıyoruz biliyorsunuz. Oradan, tepkiler yerine sandığa gitmeleri gerektiğini ifade ettik. ‘Dünün eksiği, fazlası, hatası bizimdir. Yarın sizin olacaktır’ dedik. 10 milyon genç sandığa gidip sosyal tepkilerini koymuş olsalar iktidarı muhalefet, muhalefeti iktidar yaparlar. Yumurta atmak yerine oy atmalarını tavsiye ediyorum. Zannediyorum yumurtadan çok daha büyük toplumsal etki yaratır.