Bahattin Yücel o iddiayı doğruladı - İZLE
Peki şimdi Aydın Doğan ve Ertuğrul Özkök ne yapacak?
Dün akşam CNN Türk'te yayınlanan Tarafsız Bölge programında Vatan Gazetesi Yazarı Can Ataklı'nın ortaya attığı, Refahyol hükümetinin Turizm Bakanı Bahattin Yücel'e Ertuğrul Özkök ve Zafer Mutlu tarafından şantaj yapıldığı iddiası, gündeme bomba gibi düştü. Programa telefonla bağlanan Aydın Doğan'ın, "Ertuğrul Özkök böyle bir şey söylemişse, dünyanın en şerefsiz, en ahlaksız insanıdır" sözlerinin ardından, Ertuğrul Özkök de bugünkü köşesinde patronu Aydın Doğan'a hitaben bir mektup yayınladı. Özkök, 'açık tarihli istifa mektubu'nda, "Bahattin Yücel 'Evet Ertuğrul Özkök bana böyle bir şey söyledi' derse, bu istifa mektubumu o an yürürlüğe koyunuz" ifadelerini kullandı.
Bakan Yücel'in katıldığı TV programı - TIKLA
"İSTİFA ETMEZSEM BELGELERİN YAYINLANACAĞINI SÖYLEDİ"
Doğan Medya Grubu cephesinde bu gelişmeler yaşanırken, iddiaların merkezindeki isim olan eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel'in, Kanal A'da yayınlanan Siyaset Masası programında olayın içyüzünü anlattığı ortaya çıktı. Eski Bakan Yücel, programda Can Ataklı'nın o günlerde kendisine geldiğini ve kendisinin arazi tahsislerinde yolsuzluk yaptığına dair rakip basın kuruluşunun elinde belgeler olduğunu söylediğini belirterek, eğer istifa etmezse söz konusu basın kuruluşunun kendisiyle ilgili yayın yapacağını söylediğini vurguladı.
Yücel, programda şu ifadelere yer verdi:
"Can bana geldi. Kendisine böyle bir şey söylendiğini ifade etti. Bir ortak arkadaşımızın kendisine eğer ben istifa etmezsem, rakip basın kuruluşunun benimle ilgili bir yayın yapacağını söyledi. Ben de Can'ın bunu söylemesi üzerine, akşam İstanbul'daydım. O haberi gönderen arkadaşımızı çağırdım. Bir ortak arkadaşımız daha vardı. Bunlar kamuoyunda çok tanınan ve dürüstlüğüne çok güvendiğim insanlar. Onları da çağırdım, sadece bu haberi gönderen arkadaşımız geldi. Söylemedim nedenini, çok özel bir konuşma yapmamız gerektiğini söyledim. Geldi, benim arazi tahsislerinde yolsuzluk yaptığıma dair ellerinde belgeler olduğunu ve bunu kullanacaklarını söylediler. İki tane oğlum vardı, üzerinden çok zaman geçti. Şimdi biri 33, biri 25 yaşında. O zamanlar küçüklerdi. Onları uyandırdım. "Bugün Can, bize böyle böyle bir haber getirdi. Ben arazi tahsisleri sırasında yolsuzluk yapmışım. O da bunlardan haberdar olmuş, 'ben yayınlamam ama rakip kuruluş yayınlayacak' diyor. Şimdi babanıza böyle bir itham var, bunu benden duyun" dedim. O da geç vakitte çocukların önünde böyle bir şeyi konuşmanın doğru olmayacağını ifade etti. Ben de "Hayır" dedim. "Keşke bu haberi göndermeseydin. Gönderdikten sonra artık mermi namluyu terketti. Bundan sonra kontrol edemezsin. Şimdi bende kontrol. Şimdi ben çocuklarımın yanında söylüyorum" dedim. Can'a "Ben seni kardeşim kadar seviyorum ama senden tek ricam var; böyle bir şey varsa önce sen yaz" dedim. Yayınlamazsan bu tür durumları yapan insanlar için ne söyleniyorsa, aynısını ben sana söylüyorum. Böyle bir tatsız konuşma oldu. Ertesi sabah, rakip basın kuruluşunun en tepe yöneticisini aradım. "Elinizde böyle bir şey var mı?" diye sordum. "Yayınlayın, yayınlamazsanız namertsiniz. Yayınlayın ondan sonra konuşalım" dedim. Onlar da ellerinde böyle bir haber ve belge olmadığını, bu tür söylentilerin çok olduğunu ve bunu hiç dikkate almadıklarını söylediler."