Bacanak: Haberler asılsız
Binali Yıldırım'ın bacanağı Cemalettin Haberdar konuştu.
Önceki sabah İzmir Emniyeti Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Şube Müdürlüğü’ne avukatı ile gelerek teslim olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’ın bacanağı Cemalettin Haberdar, Hürriyet’e konuştu.
Liman İşletmeleri’nde yaşanan rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla ilgili 7 Ocak’ta İzmir’de başlatılan ve 5 ili kapsayan operasyon sonrası arananlar arasında bulunan ve çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından serbest bırakılan Haberdar, özetle şunları söyledi:
BENİM DE BAŞIMA GELDİ
“Operasyonun yapıldığı günden düne kadar neler yaşadığımı anlatabilmem sizlerin de anlayabilmesi oldukça zor. Çünkü maalesef bu tarz soruşturmalarda herkesin başına gelen benim başıma da gelmiş, operasyonun düğmesine basıldığı an hakkımda asılsız haberler yapılarak suçlu ilan edilmiş bulunmaktayım. Bu haberler karşısında insanın kendisini savunabilmesi, masum olduğuna çevresindekileri ikna edebilmesi oldukça güç. Özellikle yayınlanan haberlerin tamamında benim ismimden çok Binali Yıldırım’ın isminin geçmesi ve bir karalama kampanyası haline dönüşmesi oldukça manidar.
1 SUÇ 3 OLDU
Emniyette vermiş olduğum ifadelerde bana yöneltilen en son ses kaydı 2012 yılı eylül ayına aittir. Soruşturmanın 2011’de başladığı operasyonun ise 6 Ocak 2014 yılında yapılmış olması birlikte düşünüldüğünde operasyonla ilgili şüphelerimde hiç de haksız olmadığım aşikardır. Yine haberlerde suç örgütüne üye olduğum, hatta lideri olduğum, rüşvet verdiğim ve ihalelere fesat karıştırdığım, yurtdışına kaçtığım iddia edilmiştir. Halbuki tutuklamaya sevk gerekçem rüşvete aracılık suçudur. Yani dosyada iddia edilen suç 1 adet olmasına karşın basına 3 suç gibi duyurulmuştur.
YARGIYA GÜVENİMİ KAYBETMEDİM
(7 Ocak’tan bu yana neden teslim olmadığı sorusuna) Hakkımda yakalama emri uygulanmak üzere evime gelindiğinde Sivas’taydım ve haberi oğlumdan öğrendim. Hasta olmam sebebiyle hemen ifade vermem mümkün değildi. Her ne kadar hakkımda yapılan operasyonla ilgili şüphe bulunsa ve bir karalama kampanyasına dönüştürülmüş olsa da yargıya olan güvenimi hiç kaybetmedim. Kendim giderek ifade vermiş olmam bunun en iyi kanıtıdır. Yurtdışına kaçmak yahut saklanmak gibi bir niyetim hiç olmadı, adresim ve telefonlarım bellidir. Aklanmak dururken kaçmam mümkün olmadığı gibi ismi başkaları ile özdeşleştirilen birisinin yurt dışına kaçması adeta bu haberleri yapanların ekmeğine yağ sürmekten öteye gitmezdi. Gizlilik kararı kalktığında gerçekler otaya çıkacaktır, sabırla o günü bekleyeceğim.”