Anayasamızda temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması

"Anayasamızda temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması"

Çankırı Barosu Kültür ve Sanat Merkezi Komisyonu Başkanı Av. Yasemin Öğüt'ün kaleminden...

Çankırı Barosu Kültür ve Sanat Merkezi Komisyon Başkanı Av. Yasemin Öğüt'ün kaleme aldığı  "Anayasamız - Temel Hak ve Hürriyetlerin Kısıtlanması" başlıklı makale aşağıdadır:

"Anayasanın özellikle temel hak ve ödevlere ilişkin 12. madde, temel hak ve hürriyetlerin niteliğini, 13. madde sınırlanmasını,14. madde bunların kötüye kullanılamayacağını, gerektiğinde bu kullanımın nasıl durdurulacağını belirtmekte bu arada bir temel hukuk ilkesini de vurgulamaktadır. Kişinin yaşam hakkına dokunulamayacağını, kimsenin din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını, suçlanamayacağını, suç ve cezaların geçmişe yürütülemeyeceğini, suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar suçlu sayılamayacağını hüküm altına almış bulunmaktadır.

17. madde ise herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı bulunduğunu vurgulamaktadır. Vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı, rızası dışında bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tulamayacağı vurgulanırken “meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirlilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiillerine onay vermektedir. Yani buna biz kısaca kolluğun silah kullanma yetkisinin sınırları da diyebiliriz.

Gene 19.maddede "Herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir" denildikten sonra "ancak şekil ve şartları kanunda gösterilen biçimde hürriyetinden mahrum bırakılabileceği" hüküm altına alınmıştır. Bunlar esas olarak bir mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması ve tutuklanması ve sair hususları düzenlemektedir.

Tutuklamanın ancak hakim kararı ile yapılabileceği hüküm altına alınırken hakim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir ve bunun şartlarını da kanun gösterir denilmektedir. Devamında yakalanan ve tutuklanan kişilere yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialara herhalde yazılı ve bunun mumkün olmaması halinde sözlü olarak DERHAL, toplu suçlarda ise engeç hakim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir demektedir.

Yakalanan veya tutuklanan kişinin tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için  gerekli süre hariç engeç kırsekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en geç dört gün içerisinde hakim önününe çıkarılacağı, kimsenin bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamayacağı.bu surelerin olağanüstü hal, sıkıyönetim ve savaş hallerinde uzatılabileceği vurgulanmaktadır. Aynı şekilde "kişi yakalandığı ve tutuklandığında, yakınlarına derhal bildirilir" denilmektedir.

Anayasa'nın 36. maddesinde ise "hiç kimse kanunen tabi oldğu mahkemeden başka bir merci önününe çıkarılamaz" demek suretiyle kanuni hakim güvencesinden bahsedilmektedir.

38.maddede ise "... Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar .kimse suçlu sayılamaz .Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunmaya ve delil göstermeye zorlanamaz" denilmektedir. Kanuna aykırı elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez  demekte ve ceza sorumluluğunun şahsiliğinden bahsetmektedir."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
3 Yorum
Önceki ve Sonraki Haberler