Akşener'den Erdoğan'a: İçeride aslan, dışarıda kedi olmaktan vazgeçin
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu.
İdlib'de askerlerimizin şehit olduğunu hatırlatarak konuşmasına başlayan Akşener, "Maalesef, yeni haftaya, yine kahreden haberlerle girdik. Ortadoğu coğrafyasında oynanan, çirkin bir satrancın yeni hamleleri, 8 kahramanımızı daha aramızdan kopardı. Rusya ile el ele vermiş Suriye ordusu, İdlib’deki Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına saldırdı. 5 kahraman askerimizi ve 3 sivil memurumuzu şehit verdik, 9 yaralımız var. Her birinin ruhu şad, mekânı cennet olsun... Türk yurdu, dahili ve harici bedhahların tüm gayretlerine, tüm acılara rağmen ayakta kalmaya devam edecek" dedi.
"İÇERİDE ASLAN, DIŞARIDA KEDİ OLMAKTAN VAZGEÇİN"
"Ordumuz teyakkuzda. Cenazelerimizi kaldıracağız. Mehmedimize moral vereceğiz" ifadeleriyle konuşmasını sürdüren Akşener şunları söyledi:
"Ancak; Çok önemli bir noktanın altını çizmek isterim: Bakın, 2 Şubat’ta Ukrayna’dan açıklama yapılıyor; 'Türkiye Ukrayna’ya 200 milyon liralık askeri yardım yapacak.' deniyor. Aynı günün gecesi, 3 Şubat’ın ilk saatlerinde, Ukrayna’yla Kırım’ın işgali nedeniyle sorunlu olan Rusya’nın kontrolündeki Suriye ordusu, Türk askerini hedef alıyor. O satrancın tarifi açık; askeri yardım yapıyor ve askeri hedef oluyoruz. Üstelik Rusya, pişkinlik edip; 'Türkiye bize çalışmalarıyla ilgili bilgi vermedi.' diyor. Sayın Erdoğan da bu acı tabloya rağmen, seyahatini iptal etmeyip, Ukrayna’ya gidiyor. Gelişmelerden memnun musun Sayın Erdoğan? 'Dostum' siyasetinle bizi soktuğun bataklıktan memnun musun? Dış politikada aklı bırakıp, egonla iş götürünce olanlardan memnun musun? Sen Türk Devleti’ni yönetiyorsun. Akıllı olmak, gelişmeleri doğru okumak ve dış politikamızı, devlet ciddiyetiyle yürütmek zorundasın. Ama her şeyden önce, duyguların yerine milletimizin çıkarlarını öne koymak zorundasın. Şimdi sana ve hükümetine düşen görev açık ve nettir; Gök kubbeyi, Mehmedimizi toprağa düşüren alçakların başına yıkın. Devlet aklı ile ve bir kez olsun iç politika hesapları yapmadan hareket edip, Türk Milleti’nin ve Türk Devleti’nin gücünü gösterin. “O ne der, bu ne yapar?” demeyin. İçeride aslan, dışarıda kedi olmaktan artık vazgeçin. Bir an önce ve tereddütsüz gerekeni yapın. Değerli milletvekilleri, sevgili gençler; Acıları bal eyleyebilen büyük milletimiz, hayatın her alanında farklı bir acıyla karşı karşıya."
"ERDOĞAN UTANMADAN 'HESABINI VERMEYE ZAMANIMIZ YOK' DİYOR"
Elazığ depreminin ardından yurttaşların deprem paralarının ne yapıldığını merak ettiğini hatırlatan Akşener, "Benim vatandaşım, kağıt binalar gerçeğini görüyor, 'Deprem paralarını ne yaptınız?' diye soruyor. Ama Sayın Erdoğan utanmadan çıkıyor; 'Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da, bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok.' diyor. Sözüm ona 'gereken' yere harcamışlar… Gereken yerin neresi olduğu belli değil. Ama belli ki; Elazığ’a harcamaya gerek duymamışlar. Bakın size, cep telefonuma gelen bir mesajın, bir bölümünü okuyayım: “Elazığ’da şu ana kadar incelenen 14 bin binadan, bin 800’ü için yıkım kararı çıktı. 78 Bin bina incelenecek, kim bilir, yıkılacak bina sayısı kaça çıkacak... Allah aşkına, bu kadar mı emanet yaşıyoruz?” Şimdi düşünün; 10 bin binanın yıkılma ihtimali olan bir kentteki çaresizliği düşünün. Ülkeyi ve o kenti yönetenlerin sorumsuzluğunu, belki de sorumluluğunu düşünün. Sonra da benim kardeşim, “Deprem için toplanan paraları ne yaptınız?” diye sorunca, gördüğü muameleyi düşünün... Hak bunun neresinde? Adalet bunun neresinde? Devlet insanlığı bunun neresinde? İktidarlar babasının parasını değil, milletin parasını harcar. O yüzden, her kuruşun hesabını vermek zorundadırlar. Buna zaman ayırmak zorundadırlar. Devleti yönetenler, milyarlarca liranın nereye gittiği sorulduğunda, vatandaşına atarlanmaz, oturur, kuruşu kuruşuna hesabını verir. Yüzüm pak, alnım ak der. Ne var ki, bugün Türkiye’yi yönetenlere bu haklı soruyu sorduğunuzda, bırakın hakkınız olan cevabı almayı, üstüne bir de azar işitiyorsunuz. Efendiler! Yönettiğiniz yer babanızın çiftliği değil, milletin devleti, milletin hazinesi. Bugün vermeseniz bile, yarın mecburen hesabını vereceksiniz. Tarih defalarca göstermiştir ki; Bu gerçekten kaçışınız yok" diye konuştu.
"KIZILAY'I NAYLON BAĞIŞLARLA LEKELEYEMEZSİNİZ"
Bir ülkede, demokrasinin gelişmesinin önündeki en ciddi sorunun, ülkeyi yönetenlerin ahlaki çöküntüleri olduğunu belirten Akşener konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü, demokrasinin kavramsal temelinde erdem vardır, ahlak vardır. 150 yıllık Hilal-i Ahmer, yani Kızılay’ımızda yaşananlara bakın. Ecdat yadigarı, kötü gün dostu, iyiliklerin sembolü Türk Kızılayı, bunların elinde artık yandaşlara kaynak aktarmak için kullanılan, bir “NAYLON BAĞIŞ” kurumuna dönüşmüş. Biz Kızılay’ı her felakette ısıtan battaniye biliriz.
Biz Kızılay’ı, aç karınları doyuran ana şefkati biliriz. Biz Kızılay’ı, kötü gün dostu biliriz. Peki bugünkü iktidar ne yapmış? İktidarları döneminde, girmedik sektör bırakmayıp semiren bir şirketten para almaları gerekmiş. Ne yapmışlar? Kızılay’a demişler ki; “Biz Ensar Vakfı’na para vereceğiz. Ama bu parayı önce sana yatıralım, oraya sen aktar.” Neden? Çünkü Kızılay’a verdikleri paranın tamamını vergiden düşebiliyorlar. 8 milyon dolar, 2017 kuruyla 30 milyon lira gönderip, Kızılay’a da demişler ki; “Sen sadece 75 bin dolarını al, gerisini Ensar Vakfı üzerinden, bizim çocukların derneğine aktar.” Peki vergiden düşen bu 30 milyon lira aslında kimin parası? Elbette milletin parası… İşsizlikten kıvranan gençlerin parası. Mutfağı tutuşmuş annelerin parası. Emekliye vermedikleri zam orada, Çalışanlara vermedikleri zam orada, Tarlasını süremeyen çiftçinin desteği orada, Hayvancılıkla uğraşan, ama elinde hayvanı kalmayanların hakkı orada, Saraya takılan EYT’lilerin hakkı orada. Elinizi vicdanınıza koyun. Milletin 30 milyon lirasını, çoluk-çocuğunuzun oyuncağı derneklere aktaracaksınız diye, Kızılayımızın üzerine leke düşürmeye ne hakkınız var? Kızılay’ın sancağı, al bayrağımız gibi kıymetlidir. Kızılay’ı, naylon bağışlarla lekeleyemezsiniz.
Çoluk çocuğunuzun oyuncağı vakıflara, derneklere, milyon dolarlar aktarılacak diye, Türk Milleti’nin 'Vicdan Kalesi' Kızılay’ın surlarında, gedik açamazsınız. Ayıptır, günahtır. Allah sizi ıslah etsin."