Akşener'den Erdoğan'a "Helallik" yanıtı
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisini Meclis'teki grup toplantısında konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuştu.
Gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Meral Akşener, Gazze'de gerçekleşen İsrail saldırılarına tepki gösterdi. İktidarı eleştiren Akşener, "Savaş tüccarları kazandı, Gazzede'ki siviller, İsrail demokrasisi kaybetti. Maalesef bu dönemde ülkemizden somut bir adım görmedik. Bol miktarda hamaset var" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Akşener, "Kürsüden sallamayı liderlik sananların devri bitiyor. Liderlik hamasetle değil icraatla olur" diye konuştu. Akşener, esnaftan ve çalışandan "Helallik" isteyen Erdoğan'a "Milletimizin yakasından bir düşün artık. Hangi yüzle bu milletten helallik istiyorsun? Ayıptır, günahtır. Mesela git o 5 müteahhitten helallik iste. Mesela git Saray'da beslediğin 5 maaşlı danışmanlardan, yandaşlardan, trollerden ve malum vakıflardan helallik iste" diye seslendi.
Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:
"Dünya siyasetinde bir değişim var. Ergen tavırlı popülist liderler, seçimleri birer birer kaybedip, tarihin tozlu sayfaları arasına karışıyor. Ama her biri, giderayak bir kriz üretmekten kendini alamıyor. Nitekim bunun son örneğini, Filistin’de yaşıyoruz. Gözümüzün önünde bir insanlık dramı yaşanıyor. Siviller, kadınlar ve çocuklar insafsızca katlediliyor.
Bildiğiniz üzere, Mart ayında, İsrail’de seçimler yapıldı ve oluşan tablo, İsrail’in en uzun süreli başbakanı Netenyahu’nun, yeni bir hükümet kurmasına imkan vermedi. İsrail Cumhurbaşkanı da, hükümeti kurma görevini, Yeş Atid partisine verdi. Birdenbire, İsrailli Arap partileri kritik bir öneme sahip oluverdiler. Çünkü hükümet ortağı olma, yeni iktidarı belirleme ihtimalleri doğdu. Bu gelişmeler üzerine, bir anlamda Sayın Erdoğan’ın İsrail versiyonu olan, Benyamin Netenyahu, siyasi rakiplerini baltalamak ve bu şekilde koltuğunu koruyabilmek için, gözünü kırpmadan, sivillerin ve çocukların hayatlarına kast etmekten geri durmadı. Önce Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra kışkırtmaları yaşandı, ardından da, Gazze’ye operasyon başladı. İsrailli Arap partileri de, yaşananlara tepki olarak koalisyon görüşmelerinden çekildi. Kim kazandı? Savaş tüccarları kazandı. Koltuk meraklıları kazandı. Değişim istemeyen statükocular kazandı. Peki kim kaybetti? İsrail’de yaşayan Araplar kaybetti. Gazze’deki siviller, kadınlar ve çocuklar kaybetti. İsrail demokrasisi kaybetti.
Bu insanlık ayıbı karşısında, maalesef ülkemizi yönetenlerden, İsrail’i caydıracak, Filistinlilerin hayatını iyileştirecek, somut tek bir adım göremedik. Mesela, İsrail ile aramızda, 6 milyar doları aşan ticari ilişkiler var. Peki bu ilişkiler askıya alındı mı? Alınmadı. Mesela, Kürecik Radar Üssü var değil mi? İran’dan İsrail’e yapılacak bir saldırıyı haber vermesi planlanıyor. Peki bu üs kapatıldı mı? Hayır. Bunların hiçbiri yok. Peki ne var? Bol miktarda hamaset var. Kürsüden tarih tiratları var. A Haber’de, Yeni Şafak’ta ateşli yorumlar var, yazılar var. Gerçi bu hususta, arkadaşların hakkını teslim etmemiz lazım. Doğu Türkistan için bu kadarını bile yapamadılar. Dün kürsüden insanlık nutukları atan Sayın Erdoğan, Çin mezalimine karşı, Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz için ağzını bile açamamıştı."
ERDOĞAN'A SERT SÖZLER
"Sayın Erdoğan; kürsüden sallamayı liderlik sananların devri, artık bitiyor. Milletimiz, televizyonlarda estirilen hamaset rüzgarlarına artık inanmıyor. Samimiyetsiz ağlak tavırlarınızla, Filistin için çok şey yapıyormuş gibi görünme çabanızı, artık kimse yemiyor. Devlet insanlığı, kürsü şovlarıyla değil, akıllı bir diplomasiyle olur. Liderlik, hamasetle değil, icraatla olur. Samimiyetle olur, tutarlılıkla olur, ciddiyetle olur. Boş konuşmayı bırakıp, gerekeni yapacaksın. Tabi bunu yaparken de, korkmayacaksın, dik duracaksın, İsrail’e yaptığın gideri, Çin’e de yapabileceksin. Türk Devleti’nin Cumhurbaşkanı’na yakışan budur. Bu vesileyle, Netenyahu ve destekçilerini şiddetle kınıyor, uluslararası toplumu, bu insanlık ayıbına karşı, Filistinlilerin yanında birlik olmaya ve Netenyahu vahşetine dur demeye çağırıyorum."
19 MAYIS AÇIKLAMASI
"Yarın 19 Mayıs. Milli bayramlarımızın her biri bizler için çok değerlidir. Ama 19 Mayıs’ın yeri bir başkadır. 23 Nisan bir sonuçtur. 30 Ağustos bir sonuçtur. 29 Ekim bir sonuçtur. Ama 19 Mayıs, milletimiz için tarihi bir başlangıçtır. Ülkemizin dört bir yanına çöreklenen düşmanlara karşı, Türk Milleti’ne pranga vurulamayacağı gerçeğinin, yeniden ispatı için atılan, tarihi bir adımdır. Bu adım; Son devletimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun, ilk adımıdır. Bu adım; Binlerce yıllık tarihimizden süzülen inanç ve kararlılığın, tüm dünyaya ilanıdır. Bu adım; İstikbali, istiklalden ayrı düşünmeyip, bu kutlu günü, gençlerin bayramı ilan eden bir büyük vizyonun imzasıdır. Ez cümle 19 Mayıs; iç cephedeki sayısız gediğe rağmen, Türk Milleti’ni aynı kutlu ülküde buluşturan bir büyük destanın adıdır. Kutlu olsun!
Bugün de zor bir dönemden geçiyoruz. İşte o nedenle, tıpkı 1919’da olduğu gibi, Bugün de, o ilk adımı atacak cesarete sahip olmalı ve o umudu taşımalıyız. Bu topraklarda, yeni destanlar yazmak için, o ilk adımı mutlaka atmamız gerekiyor. O adım, 1919’da bağımsız bir ülke hedefiyle atıldı. Biz de bugün, güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye hedefiyle atacağız. Muazzam bir gelişme, eşi benzeri görülmemiş bir kalkınma hedefiyle, o ilk adımı atacağız. Ve tıpkı 1919’da olduğu gibi, bugün de o ilk adımı, milletçe omuz omuza hep birlikte atacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü biz biliyoruz ki; bu yolda ihtiyacımız olan kudretin, inancın ve cesaretin sırrı, Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs’ta attığı, o ilk adımda saklıdır. Çünkü 19 Mayıs, milletin azim ve kararlılığının önünde, hiçbir engelin duramayacağı gerçeğinin, asla silinemeyecek kanıtıdır.
Bu vesileyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, İstiklal kahramanlarımızın ruhları şad, mekanları cennet olsun. Yüce Allah, bizi onlara karşı mahcup etmesin. 19 Mayıs, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun! Böylesine büyük bir kahramanlığın mirasçıları olarak bizler, Türkiye’nin huzuru, refahı ve zenginliği için üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz. Milletimiz ve ülkemiz için en iyi olanı istemek, en iyi olanı başarmak zorundayız."