Akşener: İstanbul'da da Türkiye'de de birinci parti olacağız

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin 100 Bininci Üye Katılım Programı'nda konuştu. Akşener, "Kavga çıkarmak, kutuplaştırmak isteyecekler, iftiralarla pranga vurmaya çalışacaklar uymayacaksınız." dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin İstanbul’daki üye sayısının 100 bine ulaşmasından dolayı Yenikapı’da düzenlenen ‘Omuz Omuza 100.000 Üye' programında konuştu.

image small

Anket şirketlerinin ilk zamanlarda Güçlendirilmiş ve İyileştirilmiş Parlamenter Sisteme yönelik soru sormadığına dikkat çeken Akşener, bu durumun daha sonra tersine döndüğüne işaret etti.

Salondakilere “Çok güçlüsünüz, çok güçlüyüz.” diye seslenen Akşener, “Bu gücün farkında olmak gerekiyor. Bunu anladığımız zaman Türkiye’de de, İstanbul’da da birinci parti olacağız.” dedi.

Konuşmasının devamında “Başbakanlık” söylemini yineleyen İYİ Parti lideri, “Bu ülkenin, bu aziz milletin helal oyları ile inşallah birinci parti çıkacağız. Ben de o iktidarın, hak edilmiş birinci çıkmış partisinin, hak edilmiş başbakanı olacağım inşallah.” şeklinde konuştu.

image small

Akşener'in konuşmasından satırbaşları şöyle:

‘TÜRKİYE’Yİ DEĞİŞTİRECEĞİZ’ DEDİK

‘Ben yurtdışında yaşamak istiyorum. Korkuyorum. Bu ülkede sokakta yürümekten korkuyorum’ diyen genç kızlarımızın, yüreği titreyen o çocuklarımızın, ‘Ben ülkemde kalacağım, ülkemi seviyorum. Ülkemde umudum var, hayallerim var’ demelerini Allah bize sağlamayı nasip etsin.

25 Ekim 2017’de olamaz denileni yapmış, yapılamaz denileni başarmış, iyi ve cesur insanlar. Bir karar verdik ve İstanbul teşkilatımız bir hedef koydu. ‘İstanbul’da 100 bin üyemiz olacak’ dedi. Önce güldüler. Allah’ımıza şükür 100 bin üyeyi geçtik. İstanbul’da yazılı, çizili, nüfusa kayıtlı 100 bin kişilik bir aileyiz.

Bugün burada 32 bin sandık görevlimizin temsilcileri var. Bugün burada mahalle başkanlarımız var. Bugün burada 100 bin üyeyi kapı kapı dolaşıp, İYİ Parti’ye kazandıran teşkilat mensuplarımız var. Allah onlardan razı olsun.

20 Ocak 2020’de arkadaşlarımla birlikte bir karar verdik. İl il, ilçe ilçe, esnaf esnaf bu ülkeyi gezme kararı verdik. Çünkü bir kayıkçı kavgası ile meşgul Türk siyaseti ‘sen bunu dedin, sen şunu dedin’ ama gerçek dertlerin konuşulmadığı, insanların birbirlerini itekleyerek mutlu olduğu ama gerçeğe dair, derde dair, probleme dair hiçbir kelamın edilmediği; dert bilinmediği için de çözümün üretilmediği bir Türkiye’yi değiştireceğiz dedik.

Bugün geldiğimiz noktada 2 buçuk yıl gezdik, dolaştık. Milletimizle el ele verdik. O esnaf dükkanlarında bu ülkenin acı hikayelerini; bu milletin mensubu olmaktan bu memlekette yaşamaktan bize mutluluk veren iyi hikayelerini de dinledik.

Esnafımızın, çiftçimizin, besicilerimizin, atanamayan öğretmenin, EYT’linin, gece tencere kaynatamayacak durumda olan annenin, 92 puanla atanamamış 58 puanla yanındaki arkadaşının atandığını görmüş ve evden dışarıya çıkmak istemeyen 24 yaşındaki gençlerin annelerinin babalarının acılarını şahit olduk. Onlarla ilgili çözümler ürettik, kamuoyunun bilgisine sunduk.

Ve ne kadar kaçmak isteseler de, bugün Türkiye’de somut problemler konuşulabiliyorsa, bugün dertler konuşuluyorsa, bu dertler üzerinden rekabet anlayışı küçük küçük ortaya çıkmışsa, bunun sebebi sizsiniz. Hep beraber yaptığımız yoğun çalışmadır.

image small

"KUL HAKKININ HESABI MAHŞERDE SORULUR"

Benim ter içindeki fotoğrafımı gösterdiniz. O fotoğraf Ordu’da çekildi. Aynı ter Müsavat Dervişoğlu’nun gömleğinde de vardı. Ona benzer fotoğraflar pek çok yerde çekildi. Ona benzer fotoğrafların benimle beraber çalışan arkadaşlarımızın gömleklerinde de aynı alın terinin var olduğunu bildiğimiz için bugün buradayız.

Allah gayret edenleri, nefsini ezenleri, kul hakkına dikkat edenleri mükafatlandırır. Ama kul hakkına el uzatanları, aç uyuyanlara, ‘Ben açım’ diyenlere hakaret edenleri, ‘Tarlama tohum atamadım’ diyenleri teröristlikle suçlayanları ve saraylardan burnunu uzatmayıp, Türkiye’nin her bir yerini saraydaki şatafatla yaşıyor zannedenleri de önce bu millet helal oylarıyla sandıkta attaya gönderir; elbet Cenabı Hak da bugün olmasa da mahşerde bu kul hakkının hesabını sorar.

Böyle bir Türkiye’den, bugün umut eden, bu ucube sistemi değiştireceğine inanan bir Türkiye’ye; umut içinde ‘Biz bu işi başarırız’ diyen bir Türkiye’ye gelinmişse altını çize çize tekrarlıyorum; bunun sebebi sizsiniz, biziz.

İstanbul’da 100 bin kişilik bir aileyiz. Bu 100 bin kişinin oluşmasıyla ilgili emek sahipleri burada. Türkiye’yi gezdiğimiz dönemde ve hala olduğu gibi; bir de Anlat İstanbul projesi ile her hafta sonu, Türkiye’nin her yerinden seçilmiş milletvekillerimiz, bütün partililerimiz, GİK üyelerimiz, genel başkan yardımcılarımız, kurucularımızın da gelip mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev apartman zili çalmak kaydıyla yaptıkları çalışmanın neticesinde de; iddia ediyorum İstanbul’da birinci parti olacağız.

image small

"ÇOK GÜÇLÜYÜZ"

Ben sizi tanıyorum, ben bizi tanıyorum. 2019 Haziran ayında Antalya’da; ‘Parlamenter sisteme geçeceğiz inşallah’ dedik. Onu dediğimiz zaman ben söyledim, beraberce kararlaştırdık. O zaman hatırlayın anket şirketleri parlamenter sistem adına soru sormuyorlardı.

Yani bu ucube sistemin ilelebet devam edeceğine yönelik bir kanaat oluşmuştu. Bunu özel olarak anlatıyorum. Çok güçlüsünüz, çok güçlüyüz. Bu gücün farkında olmak gerekiyor. Bunu anladığımız zaman Türkiye’de de birinci parti, İstanbul’da da birinci parti olacağız biz.

image small

"TÜRKİYE’DE BİRİNCİ PARTİ OLMAK
HEPİMİZ İÇİN ÇOCUK OYUNCAĞIDIR"

Bir vaka analizi olarak hatırlatıyorum. İlk defa söyledim. Sonra tekrar tekrar etmeye başladınız. Arkadaşlarıma ‘Biz bunu bir çalışalım’ dedim. Aradan 4 ay geçti, anket şirketleri ‘Parlamenter sisteme dönülsün mü?’, ‘Bu ucube sistemde kalınsın mı?’ diye soru sormaya başladılar.

Bunu duyuran, bu tartıştıran biziz, sadece İYİ Parti. Sonra bu anket şirketlerinin sorularında ‘İyileştirilmiş-Güçlendirilmiş’ adını verdiğimiz bu sistem öne çıkmaya başladı. Muhalefette yer alan siyasi partiler, parlamenter sisteme dair çalışmalar yapmaya başladı. Bu arada Millet İttifakı genişledi ve 6’lı masa ortaya çıktı.

6’lı masada bir araya gelindi, bütün siyasi partilerin yaptığı çalışmalar birleştirildi ve 6’lı masada genel başkanların, genel başkan yardımcılarının oluşturduğu o metin bizim partimizde GİK’ten geçti, milletvekillerinden geçti, il başkanlarından geçti. Hepimiz en ufak teferruatı ile tartıştık, onayladık.

Sonuç olarak o tek metin, partimizin de kararı olarak, o 6’lı masanın sonucu olarak, 28 Şubat günü kamuoyu ile paylaşıldı. Yıl 2019, Antalya, Haziran ayı; yıl 2022, 28 Şubat. 3 yılın sonunda muhalefette bulunan 6 siyasi partinin onayıyla, fikirlerinin birleşmesiyle, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş imza altına alınmışsa, bunun anlamı şudur: Siz isterseniz, siz inanırsanız; İstanbul’da birinci parti olmak, Türkiye’de birinci parti olmak hepimiz için çocuk oyuncağıdır.

Unutulmuş bir kavramı hatırlatıp, vatandaşımızı, milletimizi ikna edip ve onun üzerinde ortaklaştık. Bunun ne olduğunu idrak ettiğimiz gün, gerçekten inanarak söylüyorum; bu ülkeyi yönetme ehliyeti bizde var. Bu ülkeyi yönetme hakkını, bu ülkeyi yönetme yetkisini bu aziz millet bize verecektir.

image small

"HAK EDİLMİŞ BAŞBAKAN OLACAĞIM"

Çalışmak zorundayız. İster 1 yıl sonra ister daha önce yapılacak bir seçime kadar, çalışmak, çalışmak, çalışmak zorundayız. Bu ucube sistemden, bu istibdat sisteminden ülkemizi kurtarmak istiyorsak çalışmak, çalışmak, çalışmak zorundayız. Yorulmamak durumundayız. Yılmamak, yıkılmamak mecburiyetindeyiz. Eğer ‘Bu ucube sistemi de alıp gidecekler’ diyorsak -ki diyoruz, bu irade bizde var. Sandıkta geldiler, sandıkta gidecekler.

1 yılın sonunda bu çalışmamızın neticesinde, bu ülkenin, bu aziz milletin helal oyları ile inşallah birinci parti çıkacağız. Ben de o iktidarın hak edilmiş birinci çıkmış partisinin hak edilmiş başbakanı olacağım inşallah.

Kurulduğumuz günden beri tuzak üzerine tuzak, iftira üzerine iftira, engel üstüne engel, çengel üstüne çengelle karşılaştık. Vız geldi, tırıs gitti. Dolayısıyla bundan sonra daha da çoğalacak… Bundan sonraki engeller, çengeller, tuzaklar, onlar, bunlar hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.

Şimdi sizden bir şey istiyorum. Bir, her şehirde 1. parti çıkacağız. İki, seçime hazır olacağız. Üç, seçmenin oyunu namusumuz bileceğiz."

"KAVGA ÇIKARMAK İSTEYECEKLER"

Partililere seslenen Akşener, şöyle devam etti:

"Sizden bir şey istiyorum. Bir, birinci parti çıkacağız her şehirde ve Türkiye genelinde birinci parti; iki, seçime hazır ve nazır olacağız; üç, seçmenin oyunu namusumuz bileceğiz, namusumuz.

O sandığa atılan oya halel getirtmeyeceğiz. İktidar mızıkçılık yapmak için her şeyi yapıyor. Seçim yapılacak efendiler.

Milli iradeye el uzatanın başına neler geldiğini daha yakın zamanda, İstanbul'da ikinci seçimde İstanbullu belediye seçimlerinde gösterdi. Biz haktan yana hakikatten yana, cesur olarak milletimizin kullandığı oyları namusumuz bilerek, namusumuza emanet olarak kabul edip, sandık başında da seçim süresi içerisinde sandıktaki oylar açılıp ıslak imzalı tutanaklar alınıncaya kadar orada beklemek suretiyle üzerimize düşeni yerine getireceğimize buradan sizin adınıza, hepimiz adına söz veriyorum aziz milletimize.

Şimdi onlar düşünsün. Biz kararlıyız, şimdi onlar düşünsün. Kavga çıkarmak isteyecekler, uymayacaksınız. Kutuplaşma çıkarmak isteyecekler, uymayacaksınız. Biz hedefe ayarlı bir ok gibi o hedefe seçim gününe ve İYİ Parti'yi birinci parti etmeye odaklı olacağız.

Yeni üyelerimize sesleniyorum: İYİ Parti ailesinin mensuplarısınız. Rozetlerinizi ister yakanızda, ister cebinizde, ister çantanızda taşıyınız. Ama o rozetler sizin kimliğinizdir. Bu partinin mensubu olarak, bulunduğunuz her yerde partimizin politikalarını, iddialarını anlatacaksınız. Partimizi savunacaksınız, iftiraların karşısında iftiraların işlemesine müsaade etmeyeceksiniz.”

Akşener, konuşmasının ardından partisinin İl Başkanı Buğra Kavuncu ile birlikte partiye yeni katılan üyelerin rozetlerini taktı."

"SEÇİME HAZIRIZ"

Buğra Kavuncu ise konuşmasına şunları söyledi:

"Bugün buraya iki nedenden dolayı toplandık. Üye sayımızın yüz bini geçtiğini ve 32 bin sandık görevlimizin büyük bir kısmının eğitiminin ve atamalarının tamamlanmış olduğunu kamuoyuyla paylaşmak. Aslında hem seçime hazır olduğumuzu, hem de her geçen gün büyüdüğümüzü ve hedefe yaklaştığımızı göstermek.

Bugünün bir diğer önemi de biz birlikte başardık, birlikte başarıyoruz ve ancak birlikte başaracağız demek.

Birlikte başardık diyoruz, çünkü en zorlu şartlarda 2017'de kurulan partimizin kurucu il başkanı Sayın Ersin Beyaz ve ekibi, bizlere üzerinde yürüyebileceğimiz bir yol açmıştı ve bayrağı bize devrettiler. Burada bir kez daha kurucu il başkanımıza, il yöneticilerine ve ilçe başkanlarına en derin minnet ve saygılarımı sunuyorum.

Birlikte başarıyoruz diyoruz. Demeliyiz. Bir takımın, bir ekibin, bir teşkilatın başarısı birlikteliğine bağlıdır. Ekip ne kadar büyük ve birbirine bağlıysa, birlikteyse o kadar güçlüdür. Netice alıp alamaması da buna bağlıdır.

İstanbul'da da tek ve büyük bir ekip vardır o da İYİ partinin il ve ilçe teşkilatlarıdır.

Kapıları bu bayrağa, bu ülkeye ve bu millete sevdalı herkese açıktır. Bu anlayış olmadan, nasıl yüz bin, nasıl milyon olabilirsiniz, nasıl büyür, nasıl iktidar olursunuz? Biz sevgide cömert olduğumuz için birbirimizi sevdik, milletimizi sevdik. O yüzden yüz bin olduk, o yüzden büyüyoruz.

Üye hedefimiz için çaba gösterirken bir taraftan da mahalle teşkilatlanmamızı büyük oranda tamamladık. 964 mahallenin büyük bir kısmında, mahalle başkanlıklarımızda bir kadın ve bir erkek temsilcimiz var.

Mahalle başkanlıklarımızı oluştururken bir taraftan da siyaset akademimiz eğitim verdi. Tüm teşkilatlarımız, mahalle başkanlıklarımız bu eğitimlere katıldılar. Özellikle provokasyon ve iftiralarla mücadele de sabrın en büyük silahımız, öfkenin is en büyük düşmanımız olduğu tüm zihinlere nakşedildi.

Başaracağız diyoruz. Tüm bunların çalışmadan olmayacağını, gerçekleşmeyeceğini biliyoruz. Bunu bize anlatan, aslında anlatan değil gösteren bir liderimiz var. En büyük ilham kaynağımız liderimiz.

"KAPI KAPI DOLAŞTIK"

Şubat ayıyla beraber Anlat İstanbul programımız başlattık. Bugüne kadar 25 ilçe, 500'e yakın mahalleye girdik. Kapı kapı dolaştık. Sorunlarını kaydedebildiğimiz on binin üzerinde vatandaşımızla görüşme yapmışız. Dokunduğumuz, görüştüğümüz yüz binlerde kişi olmuş. Merkeze hep insanımızı, milletimizi aldık. Onların dertlerini önceliklendirdik. Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartına sahip herkes bu büyük milletin mensubudur, ağa da odur, Paşa'da odur, bizim milliyetçilik yaklaşımımız bu karta sahip herkesin huzur ve mutluluğunu temin ve tesis etmektir. En büyük önceliğimizdir.

Anlat İstanbul çalışmaları kapsamında en çok gündeme gelen konu ekonomi ve ona bağlı olarak yoksulluk ve işsizlik. Dün Maltepe'de sahadaydık. İlçe başkanımız Yağız ve İstanbul milletvekilimiz Yavuz vekille, kalabalık bir grup, bir kahvehaneye girdik. Sohbet ettik. Yine konu ekonomiydi. Birkaç vatandaş herşey çok iyi, bolluk bereket var, işsizlik problemi yok gençlerin iş beğenmeme problemi var dediler. Gençlerimize önerilen maaşla, Maltepe'deki kira ücretlerini ve elektrik faturalarını yan yana koyduk. Ve gördük ki, gençler iş değil köleliği ret ediyor. İşverende köle aramıyor, maliyetler belini büktüğümüz için çaresizliğini gösteriyor. Bizim fazla konuşmamıza da gerek kalmadı. Kahvehanedeki vatandaşlar tepki verdi... Makulün sesi her zaman olduğu mantık ve akıl dışılığı susturuyor.

KENTİN SORUNLARINI ANLATTI

Ekonomiden sonra en çok gündeme gelen konu sığınmacılar. İlçelere göre farklılık gösterse de, konu her geçen gün, vatandaşlarımız tarafından daha fazla gündeme getiriliyor. Vatandaşımız bu konuda çözüm istiyor, sığınmacıların ülkelerine nasıl ve ne şekilde gönderileceğine dair tatminkar bir cevap ve plan istiyor. Hudutlarımızın namus olduğunu bilen birilerinin bu ülkeyi yönetmesini istiyor.

Kentsel dönüşüm yine bir çok mahallede karşımıza çıkan bir konu. Ümit vekilimizle Güngören'de bir muhtarımızla yaptığımız bir görüşmede, muhtarımız adeta çaresizce haykırıyordu. Mahallemdeki binaların %70'i depreme karşı dayanıksız. İlk büyük depremde yıkılacağını biliyoruz diyor.

Göz göre göre ölümü beklemektir bu. “Kentsel dönüşüm” kavramı artık anlamına yitirmiş, adeta çözümsüzlüğün tanımı olmuş. İstanbul'da yüzbinlerce vatandaşımız bu durumda ve işin özellikle finansman boyutu çözülemediği için arzu edilen dönüşüm sağlanamıyor. İstanbul'un en öncelikli meselelerinden biridir bu.

Uyuşturucu maalesef bir çok ilçede karşımıza çıkıyor. Esenyurt'da Genel Başkan yardımcımız Ümit Dikbayır'la bir ev ziyareti yaptık. Bir annenin oğlu, bir eşin kocası ve bir ablanın erkek kardeşinin bağımlılıktan kurtulmak için nasıl çırpındıklarını gördük. Bağımlı arkadaşımızı getirdiler. Gözlerimizin içine bakarak, çaresizliğin ve gelecek endişesinin yarattığı baskıdan kurtulmak için uyuşturucuya çare olarak sarıldığını anlattı.

İl teşkilatlarının iki ana fonksiyonu vardır. Biri sahada gördüklerini Genel merkeze iletmek ve doğru politikalar üretilmesine katkı vermek, diğeri de Genel merkezin ürettiği politikaları sahaya yansıtmak. Tüm bu tespit edilen problemlerle ilgili çözüm önerilerimizi vatandaşlarımızla paylaştık. Anlat İstanbul haziran ayı sonunda bitiyor. Eylül ayında hemen ikinci kısmını başlatıyoruz. Ve bu sefere her ilçeye, en çok gündeme gelen çözüm önerisiyle gidiyoruz.

"SANDIK GÜVENLİĞİ KONUSUNDA HAZIRLIKLARIMIZI
BÜYÜK ORANDA TAMAMLADIK"

Sandık güvenliği konusundaki hazırlıklarımızı büyük oranda tamamladık. Artık atı alan Üsküdar'ı geçemeyecek! Birileri çıkıp “ bir şey olmasa da kesin bir şeyler oldu” diye saçmalamayacak. AA akışı sebepsiz yere veri akışını kesse de biz ne olup gittiğini anlık takip edebileceğiz. Milletin namusu olan oylarımıza, aynı 31 Mart'ta olduğu gibi yine, ve hattat çok daha güçlü bir şekilde sahip çıkacağız. Tüm Türkiye eminin olsun!

Konuşmamın başında da söyledim. Bu bir bayrak yarışıdır. Zamanı geldiğinde, bizde, bizden sonra gelecek olan yönetime, sistemi oturmuş, kişilere bağlı olmayan bir il teşkilatı bırakmalıyız. İş hayatında altın bir kural vardır. Özellikle kurumsallaşmasını tamamlamış, güçlü ve köklü kurumlarda bu kriter çok önemlidir.

En kıymetli yönetici, kendisinin yokluğunda bile sistemi aksatmadan çalıştırabiliyor, işletebiliyorsa, o en kıymetli yöneticidir! Herşeyi kendine bağlayan, yokluğunda sistemin tıkandığı, hayatın durduğu yönetici ise en riskli yöneticidir. Bir müddet sonra kitleleri kendisiyle beraber felakete sürükler!

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en zor döneminden geçiyor. Karanlık bir dönemin içerisindeyiz. İnsanımız kutuplaştırılıyor, ayrıştırılıyor ve ötekileştiriyor. Isırarla öfke dili hakim kılınmaya çalışılıyor. Biat kültürü ve tek adama bağlı olan bu ucube sistem yaşasın diye, hem içerideki kötü niyetli ve taşeron güçler, hem de dış güçler şeytanın aklına gelmeyecek şekilde algı operasyonlarıyla durdurmak bilmeden çalışıyorlar.

Biz ise kendi il teşkilatımız için ne istiyorsak ülkemiz içinde onu istiyoruz. Birlik, beraberlik ve huzur istiyoruz. Güven istiyoruz. Kişlere bağlı olmayan, tıkır tıkır işleyen bir devletimiz olsun istiyoruz. Ucube cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden, tek adam rejiminden acilen kurtulmak istiyoruz.

Bu karanlıktan, bu zorlu süreçten Türkiye'yi çıkaracak güçlü bir lidere ihtiyaç var. Çelik gibi bir iradeye, muazzam bir cesarete, merhamet ve şefkate, devlet tecrübesine sahip bir lidere ihtiyaç var. Bu ülkenin tüm bu sıfatları şahsında toplamış Meral Akşener'e ihtiyacı var.

İYİ Parti’ye üye olan isimlerden bazıları:

AHMET ZEKİ ÜÇOK

1961 yılında, Bursa’da doğdu. Işıklar Askeri Lisesi'ni ve Hava Harp Okulu'nu bitirdi. 1981-1993 yılları arasında uçaksavar subayı olarak görev yaptı. Bu arada İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi ve Askeri Hakim Sınıfı'na geçti.

Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Doktora eğitimini tamamladı. Birçok kumpas davasında, kumpasçılara karşı mücadele verdi ve bundan dolayı hakkında birçok soruşturma ve kovuşturma açıldı.

Bu soruşturma ve davalar kapsamında dört kez tutuklandı.

Hakkındaki kumpas davalarda haklı olduğu anlaşıldı ve beraat etti.

AYŞE ÇEBİ

Trabzon’un Araklı ilçesinde doğdu. TÜMBİAD, TÜMBİFED, TÜMBİKON, TSTK gibi kurumlarda ve STK’larda görev aldı. Çebi Vakfı’nın genel sekreterliğini yürütüyor.

GÖZDE SAZAK

Yüksek Mimarlık yapıyor. Türk siyasetinin önemli isimlerinden, kıymetli devlet adamı merhum Gün Sazak’ın yeğeni.

İYİ Parti’nin Maltepe Belediyesi’ndeki kent konseyi temsilcisi.

KAĞAN BOYACIOĞLU

Marmara Üniversitesi İşletme (Almanca) bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Lisans eğitimi sürecinde down sendromlu çocuklar hakkında hazırladığı sosyal sorumluluk projesi ile dünya birincisi oldu.

Daha sonra Oxford'da yüksek lisans öğrenimini tamamlamak için İngiltere'ye gitti.

Uluslararası Yönetim, Uluslararası İlişkiler ve Para Politikaları bölümünde yüksek lisansını tamamladıktan sonra Türkiye'ye döndü.

Şu anda da TEB-BNP ortaklığında müfettiş olarak görev alıyor.

NECDET TEKİN

1947 yılında Kırklareli'nde doğdu. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü’nü bitirdi, Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden İstatistik Doktorası derecesi aldı.

Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyeliği, bir dönem İstanbul Ticaret Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı, 20. ve 21. Dönem Kırklareli Milletvekilliği ile Milli Eğitim Bakanlığı yaptı.

PROF. DR. KEREM KARABULUT

1 Ocak 1966’da doğdu. Lisans ve Yüksek Lisans eğitimlerini Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde tamamladı.

"Türkiye’de Sağlık Sektörü-Sağlık Harcamaları Üzerine Bir Uygulama" başlıklı teziyle aynı üniversitede Doktora eğitimini tamamladı.

2017-2020 yıllarında Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dekanlığını yürüttü.

Atatürk Üniversitesi’nde akademik görevini sürdürüyor.

EMİN ÖZKURT

1979 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Yüksek Lisans eğitimi için İngiltere'ye gitti.

Manchester Üniversitesi'nde Uluslararası Ticaret Hukuku Yüksek Lisansı yaptı ve "Telekomünikasyon Hukuku" üzerine tezini sundu.

Spor Hukuku alanındaki çalışmalarıyla uzun yıllardır tanınan ve pek çok önemli kulübün, sporcunun ve federasyonun ulusal ve de uluslararası düzeyde hukuk danışmanlığını yürüten Özkurt, Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi CAS'da ve de EuroLeague Tahkim Kurulu'nda tek Türk yargıç olarak ülkemizi uluslararası alanda temsil ediyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Okuyucu yorumları ile ilgili olarak açılacak davalardan Sözcü18.com sorumlu değildir.
Önceki ve Sonraki Haberler