1943'ten 2020'ye Çankırı'da deprem gerçeği - 2
Sözcü18'in usta kalemlerinden Ömer Faruk Eryılmaz'ın çalışması olarak sizlere sunduğumuz "1943'ten 2020'ye Çankırı'da deprem gerçeği" başlıklı yazının ikinci bölümünü sizlerle paylaşıyoruz. Yazı dizimize gösterdiğiniz büyük ilgiye teşekkürler...
1943 depreminden sadece iki ay sonra 1 Şubat 1944 günü yine sallanıyordu bölge.
Bu kez adı bize göre “Büyük Deprem” kayıtlara göre “Çerkeş Depremi”, ya da “Bolu-Gerede Depremi”.
Ama fay aynı fay, zon aynı zon, şerit aynı şerit.
İLGİLİ HABER
1943'ten 2020'ye Çankırı'da deprem gerçeği - TIKLA
Yani, Hasan Özgör’ün deyimiyle ya da o günkü adıyla, “Saroz – Erzurum zonu”. Ya da şimdiki adıyla “Kuzey Anadolu Fay Hattı”
7.2 Büyüklüğündeki bu depremi bizzat yaşayanlardan birisi de SİSMOLOGIE’un yazarı Hasan Özgör’dü.
“1944 de, merkezi Gerede, Çerkeş ve Kurşunlu olan büyük bir yer depremi. 1 Şubat gecesi, her taraf karlarla örtülü. Şiddetli soğuk rüzgarla birlikte. Henüz sabah olmamıştı. Saat 06'yı 5 geçe birden bir uğultu ve gürültü ile şiddetli bir sarsıntı koptu. (O zaman Gerede’de bulunuyordum) Ne haldir diye yataktan fırladım. Fakat derhal yere yıkılmam bir oldu. Evin çatısı tepemde bir yandan diğer yana gidip geliyor, ailem ve çocuklarım feryat içinde. Dışarıda at kişnemeleri, köpeklerin fena fena uluyuşları ve diğer hayvanların acı acı bağırışlarından başka hiçbir ses duyulmuyordu. Çok şükür oturduğumuz ev ahşap ve sağlam bünyeli olduğu için hiçbir hasar olmadı. Deprem geçer geçmez derhal bütün ev efradı ile sokağa kendimizi zor attık. Dışarıda şiddetli zemherinin kavurucu soğuk rüzgarlarının ıslıkları arasında bazen boğuk insan feryatları duyuluyordu. Gerede’de bulunan Süvari Grubu erleri ve subayları enkaz altından yaralı ve ölüleri çıkarıyor, yaralıları cami ve okullara taşıyorlardı. Bu felaketi kedersiz atlatan Geredeliler, diğer hemşerilerinin imdadına koşuyordu. Bu suretle akşama kadar bütün kasabanın zayiatı öğrenilmiş, sıra köylere gelmişti. Köylere de ekipler gönderilerek 10 gün içinde bu korkunç depremin acısını çalışkan Geredeliler onarmaya ve birbirlerinin dertlerini sarmaya muvaffak oldular. Bu depremde Ortaokulun güneyinde ve fay hattının 10 metre kuzeyinde bulunan Fizik-Kimya laboratuvarı 1,5 metre güneye kaydı.
Yıldırım Beyazıt camisi ile minaresi bu depremde yıkıldığı gibi, şehrin yüzde 30 binası da hasara uğradı.
15 Gün sonra memleketim olan Kurşunlu’ya giderken Çerkeş’ten geçtim. Bu güzel kasabanın halini sormayın. En güzel binalar ve IV. Murat’ın yaptırmış olduğu caminin kubbesi 25 mt. batıya fırlamış, Çerkeş’in meşhur 40 bacalı hanı yıkılmış, çarşı ve okullar sanki yer değiştirmiş, korkunç manzaralar bana depremin esas merkezinin Çerkeş olduğunda bütün şüphelerimi giderdi. Köylerdeki manzara da bu durumdan daha az vahim değildi. O zaman Çerkeş’te bulunan 10. Kolordu, Çerkeşliler'in derdine ortak oldu. Kısa bir zamanda bütün kasaba ve köylerin yarasını sardı. Bu Birlikten yüzlerce er telef oldu.
Memleketim Kurşunlu’ya gelmeden önce jeolojik ve sismolojik bilgilerime dayanarak kasabanın içinden hiç endişem yoktu. Fakat çürük bünyeli ve et toprak üzerine kurulmuş olan köylerin derdi ile yanıp tutuşuyordum. Kurşunlu’ya geldiğimde aynı şeylere şahit oldum. Fakat köylerden her gün yüzlerce yaralı Kurşunlu’ya geliyor, Kurşunlu camilerindeki ilk tedavi yuvalarında ilk yardım yapıldıktan sonra, Çankırı hastanesine trenle sevk ediliyordu. Bu depremde Kurşunlu’nun bilhassa Yabanlı (Yeşilöz), Çatkise, Çama, Bozkuş, Çardak, Hacımuslu, Çukurca, Çiğni, Mandı, Sarıkaya, Sivricek, Melan Çayı vadisindeki köylerden de bilhassa eskiden kaza merkezi olan Melan, meşhur şair Tevfik Fikret’in köyü olan Dalgoz ve Bayramören köyleri çok hasar gördü. Bilhassa Bayramören köyünde depremi müteakip başlayan yangın(*) bir çok ocakları söndürmüştü.
Milletimiz ve hükümetimiz bu depremlerde zarar gören vatandaşlarımızın acılarını ve kayıplarını kısa bir zamanda giderdi. Menşei tektonik olan bu deprem (İzmit-Erzurum hattının) hakikaten mevcut olduğunu ispata kafidir.
Kurşunlu’ya bu depremde teşrif eden sayın Ord. Prof. Hamit Nafiz Pamir’e, Melanlı bir köylü el yazması bir tarih kitabı verdi. Sayın profesörün söylediğine göre, 107 sene önce yine bu çevrede şiddetli bir deprem olduğunu bu kitabın sonuna ebcet hesabı ile tarih düşülmüş olduğunu öğrenmiştim.” diye anlatıyordu bu taş üstünde taş bırakmayan depremi, Kurşunlulu Tarih ve Coğrafya öğretmeni Hasan Özgör...
Deprem sonrası TANİN gazetesinde yer alan haberde; Çerkeş Hükümet Konağı ve posta-telgraf, belediye ile Halkevi dahil olmak üzere ilk ve ortaokul binalarının tamamen yıkıldığını bildiriyor. "Kasabada 600 ev yıkılmış, geri kalan 200'ü de harap bir hale gelmiştir" bilgisi yeralıyor. (Ersan Eren arşivi-2020)
Çerkeş'in 'deprem' öncesi bilgilerinin yer aldığı gazete kupürü. (Ersan Eren arşivi - 2020)
AFAD’ın resmi sayfasında, gazete kupürleri ve çeşitli kaynaklarda, doktora tezlerinde, değişik sayılarda verilen ölü sayıları bir birlerini tutmayıp, aradaki fark çok büyük olsa da; “170 kilometre uzunluğunda, 4 metre genişliğinde ve 1 metre derinliğindeki kocaman bir alanı yerle bir eden bu depremde, 25 bin insanın öldüğünü (1945 yılında ülke nüfusu 18 milyon 790 bin 987) 15 bin ev, ahır ve samanlığın kullanılamaz hale gelip, 20 bine yakın hayvanın telef olduğu” bilgilerini de Hasan Özgör’ün kitabından öğreniyoruz. (DEVAM EDECEK)
(*) Yazar burada 26 Kasım 1943 depremi ile birlikte yaşanan Bayramören’de çıkan yangını birleştirmiş. Kanaatim odur ki Bayramören yangını ile ilgili ayrı bir çalışma yapılması gereklidir ve bu çalışmayı da bilgi ve belgelere ulaştığımda görevin yine bizlere düştüğünün farkındayım. (ÖFE)
5 Şubat 1944 tarihli gazete kupürü Çerkeş'te yaşanan depremle ilgili haberinde "... Çankırı vilayetinde 1019 ölü tespit edildi" diyordu. (Ersan Eren arşivi - 2020)