17 Aralık davasında devlet borçlu çıktı
Reza Zarrab ve bakan çocuklarının aralarında olduğu 17 Aralık sürecinin gözaltına alınıp tutuklanan isimleri, ‘haksız tutuklama’ gerekçesiyle tazminat almaya da hak kazandı.
Reza Zarrab ve eski bakan çocuklarının da dahil olduğu onlarca kişi, devletten “haksız tutuklama” tazminatı almaya hak kazandı. Mahkemenin belirleyeceği bu tazminatlar, maliye hazinesinden, başka ifadeyle vatandaşın cebinden çıkacak.
AKP iktidarına uzanan büyük yolsuzluk ve rüşvet dosyalarında 25 Aralık soruşturması kapatılmıştı. Bu karar, yeni adli yılın başladığı ilk gün 6 Eylül’de verilmişti. Ardından önceki gün 17 Aralık soruşturmasıyla ilgili sıfırlama kararı geldi. İstanbul Başsavcılığı, bu kez işadamı Reza Zarrab, eski Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler ve eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan’ın da aralarında bulunduğu 53 kişi hakkında takipsizlik kararı verdi.
MALLARIN İADESİ
Karar, “Usulüne uygun delil toplanmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı ve herhangi bir örgüte rastlanmadığı” gerekçesine dayandırıldı. Başsavcılık takipsizlik kararında, eski Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evindeki ayakkabı kutusundan çıkan paraların dışında, soruşturmada el konan, para dahil tüm malların sahiplerine iadesine karar verdi.
ÜSTÜNE PARA ALACAKLAR
Savcılığın 17 Aralık’ı aklama kararının çarpıcı bir başka sonucu da oldu: Reza Zarrab ve eski bakan çocukları dahil onlarca dokunulmaz kişi, üstüne devletten alacaklı hâle geldi. Bunun nedeni ise haksız gözaltı ve tutuklama nedenleriyle uğranılan maddi ve manevi zararların devlet tarafından karşılanmasını düzenleyen Anayasa ve kanunlar. Gerek anayasanın 19. Maddesi, gerekse CMK’nun 141. Maddesi gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra yargılanıp beraat eden, ya da 17 aralık’taki gibi olduğu gibi haklarında dava açılmayıp savcılıkça takipsizlik kararı verilen kişilere tazminat ödemesini emrediyor. Buna göre, 17 aralık dosyası kapsamında gözaltına alınıp tutuklanarak cezaevine konulan ve 56 gün sonra tahliye edilen Süleyman Aslan ile 70 gün sonra tahliye edilen Reza Sarraf, Barış Güler ve Kaan Çağlayan dahil önceki gün takipsizlik alan 53 kişi ile 25 Aralık dosyalarında takipsizlik alan onlarca kişi, ‘haksız tutuklama tazminatı’ verilmesini için dava açabilecek.
BİZ ÖDEYECEĞİZ
Ağır ceza mahkemelerinde açılacak bu davalarda veya Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılacak bireysel başvurularda bu kişilere ciddi miktarda maddi ve manevi tazminatlar ödenmesine karar verilmesi hiç sürpriz olmayacak. Önemlisi, mahkemelerin belirleyeceği haksız tutuklama tazminatları maliye hazinesinden, başka ifadeyle vatandaşların cebinden çıkacak.
YÜCE DİVAN YOLU KAPANIYOR
Savcılığın takipsizlik kararı asıl büyük sonuçları ise siyaset alanında gösterecek. Takipsizlik kararı, ortaya çıkan ciddi kanıtlar üzerine istifa etmek zorunda kalan AKP’li dört bakanın Yüce Divan’a gönderilme olasılığını da neredeyse sıfırlayacak. Meclis’te kurulan ancak görevi yaptırılmayan Soruşturma Komisyonu, savcılığın takipsizlik kararını esas alarak AKP’li bakanların Yüce Divan’a sevk edilmemeleri yönünde rapor yazabilecek ve meclis genel kurulundaki AKP çoğunluğu da bu tartışmalı gerekçeyle daha rahat biçimde bakanlarını aklayabilecek.
EN AĞIR FATURA SAVCI VE HÂKİMLERE
Savcılığın takipsizlik kararından sonra, en ağır fatura, 17-25 Aralık soruşturmalarında imzası bulunan Savcı ve hâkimlere kesilebilecek. Bu isimlerin meslekten ihracı için de en önemli kanıt olarak savcılığın takipsizlik kararı kullanılabilecek. Nitekim, HSYK müfettişleri, 17 aralık savcısı Muammer Aktaş hakkındaki soruşturmasını birkaç gün önce tamamlamış ve suçlu (!) bulduğu Aktaş’ın meslekten ihraç edilmesini istemişti. Yeni HSYK’nun da bu rapora destek vermesi halinde Aktaş dahil meslekten ihraç edilecek birçok hakim-savcının ardından tutuklanmasının da gündeme gelebileceği yargı-siyaset kulislerinde şimdiden konuşulmaya başlandı. (TARAF)